Hem de en yakın arkadaşımla...
.
Eski sevgilin ya da eski kocan...
Ve en yakın arkadaşın.
Yok canım!
Olacak iş değil!
Olmaz!
Ama olmaz olmazmış biliyorsunuz...
Dün okudum; Demet Akalın diyor ki,
“En yakın arkadaşım, eski kocama âşık.”
Buyrun buradan yakın, işte olmuş bile...
Ama biliyorsunuz Demet Akalın, en yakın arkadaşı ve eski kocası bizi ilgilendirmiyor.
Biz her zamanki gibi olayın geneline bakıyoruz.
Niye?
Çünkü bu sadece onların başına gelen bir olay değil.
Ne yazık ki!
Yok mu?
Aranızda en yakın arkadaşı ex eşi veya ex sevgilisiyle birlikte olan kimse yok mu?
Çoook...
Peki en yakın arkadaşının ex’iyle birlikte olan?
O da çoook...
O halde bir bakalım...
Bu nasıl oluyor da oluyor?
En yakın arkadaşınla ex’in nasıl bir araya geliyor?
Nasıl olacak?
Her şey bir telefon görüşmesiyle başlar.
Hem de konu ayrılıktır...
“Ya, ne oldu hay Allah! Niye böyle oldunuz?” diyerek...
Sonra iş, “bir kahve içip konuşalım” a döner.
Kahve için buluşulur.
Adam yani dana anlatmaya başlar, “ya aslında onunla kişiliklerimiz uymuyordu zaten.”
Ve o kilit cümleyle devam eder:
“Bak, mesela sen olsan...”
İşte tam o sırada kadın tarihi rolünü oynamaya başlar: şefkat!
İhtiyacı olana şefkat göstermek...
Arkadaşlar, ister kadın ister erkek olsun, doğru zamanda doğru kişiye şefkat gösteren her zaman kazanır.
Ha, ne kazanır, o ayrı...
En azından bir kere yatar yani...
Neyse biz konumuza dönelim.
Burada erkeğin rolü ise sadece içgüdülerine uymaktır.
Zaten kadını yani sevgilisinin arkadaşını tatilde falan mayolu görmüştür o.
Ya da mini etekli, dekolteli falan.
Beğenmiştir.
Bir-iki dokunmuştur.
Öyle taciz değil, temas diyelim...
Aklına takılmıştır onun...
Artık neresi takılmıştır bilemem ama üzerinde düşünmüşlüğü vardır yani.
O da bunu anlayıp belli belirsiz sinyaller yollamıştır.
İşte bu sinyallerle bu düşünmüşlük de o kahve buluşmasına gelir.
Şefkat gördükçe erkeğin şehveti artar.
Yani onların şefkatten anladığı budur.
Bir kadın ona şefkat gösteriyorsa, onu... Onunla yatmalıdır. Genetik şifreleri bunu emreder.
Neyse kahve biraz sonra şaraba dönüşür.
İyice rahatlanır...
Erkek artık cesaretine göre ya orada ya kızı eve bırakırken falan hamlesini yapar.
Kız direnir...
“Ama saçmalıyorsun... Nasıl olur?”
Ama olan olmuştur.
Ya da olacaktır.
O gün ya da birkaç gün sonra iş biter.
İşte o sırada kadın kendisini arkadaşının ex’ine âşık sanır. Belki de âşık olur.
Adam mı?
Tabii ki onunla da olmaz.
Üzerinden biraz zaman geçip de bir arkadaşına anlatırken o kızdan şöyle bahseder:
“Kaltak! İyiydi ama o da âşık mâşık olmuştu. Ya bu kadınlar var ya, korkulur bunlardan. Yok abi, kadın kadının kurdudur, kesin! Dur bi arayayım n’apıyor?”