Soyunma kabinleri...
Gerçekten de insana, “soyunma” derler. Soyunma yanarsın!
Bildiğiniz mağazalardaki kabinlerden bahsediyorum.
İddia ediyorum; 21 yaş üstü hiç kimsenin o kabinlerdeki aynalarda kendisini güzel görmesi mümkün değildir.
Hayatının hiçbir döneminde, hiçbir yerde görmediğin boğumlarınla karşılaşırsın. En beğendiğin yerinde bile bir falso çıkar.
Işığından mıdır, kendini çok yakından gördüğünden midir nedir...
Yok canım kesin ışıktan...
Hadi şimdi iyi de, önümüz yaz, mayo bikini denerken falan, insanı kendinden nefret ettirir bu soyunma kabinlerindeki aynalar...
Dün tasarımlardan bahsediyorduk ya, e bu da bir tasarım hatası...
Tasarım ve pazarlama hatası...
Ne var?
Tasarım ille de 32 şekle giren sehpa ya da sandalye mi demek?
Bu mağazalar aynalarını düzeltseler şuraya yazıyorum, satışları yüzde 25 artmazsa neyim...
Tek bildikleri ayna numarası ince-uzun gösteren ki artık onlar bile vazgeçtiler!
Şimdi aranızdan, “Sen eğri büğrüysen aynalar ne yapsın?” diyenleriniz var biliyorum. Özellikle de erkekler.
Ama kızlar benim ne demek istediğimi anlamıştır.
Hani şu kadın-erkek farkını anlatan karikatürdeki gibi:
Normal kilodaki kadın aynada kendini çok şişman görüyor da, topluca adam aynada kendini vücutçu gibi görüyor...
Onun için fazla konuşmayın!
Yani, sanki siz çok güzelsiniz.
Peki bu aynaların hiç mi faydası yok?
Var tabii...
Mecburen spora başlarsın...
Bunca yıldır kaplumbağa felsefesiyle yaşamış biri olarak ben bile...
Ne kadar az hareket, o kadar uzun yaşam...
Buna da karşı çıkarlar ya...
“Ama o yerde yaşıyor, oysa kelebekler havada...” diye...
Ne biliyorsun havada mutlu olup olmadıklarını?
“E ama kaplumbağanın da sırtında ömür boyu taşıdığı yük var!”
Sanki bizim yok!
Kendisini herhangi bir mağazanın soyunma kabininin aynasında gören bir kadın için hiçbir felsefenin anlamı kalmaz.
Spora gitmesi gerekmektedir.
Atacak kendini Renewa’ya...
Tasarımı düzeltmeye...
Üstelik bir de kraliçe muamelesi görmeye...
Hem de selülitsiz kraliçe...
Başka çare yok!
Bu aynaların düzeleceği de yok.
Niye?
Çünkü hep diyorum ya, erkekler tasarlıyor.
Oysa bu tasarım ve pazarlama işini kadınlara bırakmak lazım....
Ama öyle her kadın olmaz.
Premenopoz olması lazım.
Artı 40 olacak...
Hatta artı 43...
Ev kadını da olmayacak.
Maddi durumu iyi, mümkünse boşanmış, meraklı bir metropol kadını...
Heh heh hee...
Korku filmi gibi...
Siniri tepesinde, itiraza alışkın, dalacak, tutturacak yer arayan bir kadın olması lazım; o bakımdan...
Olsun, ortaya danaların tasarımından daha iyi bir şeyler çıkacağı kesin!