Yatakta kısa boylu erkekler daha mı iyi?
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Lüzumsuz araştırmalar ülkesi İngiltere’den yeni bir araştırma sonucu daha çıktı. Bugüne dek her türlü fuzuli konuda araştırma yapmayı kendilerine görev bilen İngilizler şimdi de kadınların kısa boylu erkekleri yatakta "daha tatmin edici" bulduklarını yumurtlamışlar. New York Syracuse Üniversitesi’nde yapılan başka bir araştırmaya göre kısa erkeklerin eşlerine sadık oldukları, uzun boyluların ise "sıklıkla" aldattıkları ortaya çıkmış. Bütün bunlara rağmen kadınların uzun boylu erkekleri kısa olanlara tercih ettiği söyleniyor. Çöpçatan şirketlere başvuran kadınların tercihi en az 1.80’lik bir erkekle beraber olmakmış.
Bu verilere göre kadınların ne istediklerini bilmedikleri kanıtlanmış oluyor. Bilselerdi yatakta da dışarda da kısa boyluları tercih ederlerdi. Oysa onlar dışarıda gezerken yanlarında uzun boylu erkekler istiyorlar. Yatağa gelince kısa boylu olanları tercih ediyorlar. Var mı böyle bir çelişki? Çamaşır mıyız biz kardeşim? Yanınızda uzun uzun gezelim sonra yatağa girmeden yıkanıp çekelim. Dünyada kadınlar kadar kararsız bir canlı yok herhalde. Biz erkekler ne istediğimiz çok iyi biliyoruz. Uzun, kısa, zayıf, şişman bize hiç fark etmiyor. Kadın olsun yeter.
Ayırımcılık yapıyor muyuz? Kim olsa kabulümüzdür. Sanki biz istemez miyiz yanımızda dolaşırken bizden kısa biri olsun? "Yukarıda havalar nasıl?" diye sormak zorunda kalmayacağımız bir kadın. Sonra da
yatakta uzun bacaklı 1.80’nin üstünde bir hatun. Çünkü yatağın içinde bütün boylar birdir. Şiltenin üstüne çıkıp aynanın karşısında yan yaya zıplamadıktan sonra kim neyi fark edecek söyler misiniz? İstisnalar kaideyi bozmaz derler. Her kısa boylu erkeğin yatakta daha tatmin edici olduğunu da sanmıyorum.
Tarihten örnek vereyim. Napolyon ve Hitler mesela. Her tarafları tatmin edici olsa ne yazar? Sanırım bu araştırmayı kısa boylu uzmanlardan kurulu bir takım gerçekleştirdi. Çünkü züğürt tesellisine benzeyen bir sonuç çıkarmışlar. Neymiş efendim kısa boylu erkekler yatakta daha başarılı imiş. Ama kadınlar uzun boylu erkekleri tercih ediyorlarmış. O zaman kısa boylu olmanın erkeğe ne faydası var, söyler misiniz? Yatakta daha iyiler ama oraya girecek kadın bulamıyorlar. Kısa boylu erkeklerin uzunlara nazaran daha sadık olmaları da doğal. Yatacak kadın bulmakta zorlanıyor ve o yüzden elindekinin kıymetini biliyorlar da ondan. Yoksa sadık, madık olduklarından değil. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Parlevu Franse?
Fransızların kendilerini diğer milletlerden üstün görmeleri ve aşırı ukela olmaları bana hep antipatik gelmiştir. Antipatik kelimesini anlasınlar diye kullandım. Yoksa ‘itici’ diyecektim. Fransızlar garip insanlar. Futbol takımlarında tek tük gerçek Fransız oynar. Çoğu Fransıza benzemez. Siyah renklidir. Efsane olan Zidane Cezayirli’dir. Yabancı futbolcularını bağırlarına basan Fransızlar aslında bütün yabancılardan nefret ederler. Hepsi İngilizce konuşmasını bilmelerine rağmen sırf inatlarından bilmiyormuş gibi davranırlar. Yani sizin anlayacağınız Fransızlar acayip ırkçı ya da onların anlayacağı dilde yazacak olursak ‘racisme’ olurlar. Zaten Türkleri Avrupalı bulmayan ve bizi ölümcül bir tehlike olarak gördüğünü açıklayan Fransızların ırkçı parti lideri Le Pen’in değil bugüne kadar seçimlerde aldığı bol miktardaki oy sayısı, o ülkedeki varlığı bile bunun en canlı kanıtıdır. Aynı Le Pen’in AB’ye aday olan Türkiye’nin zengin tarihi hatırlatıldığında "Çin’in de zengin tarihi var ama onları da AB’ye istemiyoruz" demesi onun
ne kadar mankafa ya da kendisinin anlayacağı dilde konuşacak olursak ‘idiot’ veya ‘godiche’ olduğunu gösterir. Fransızlar ayrıca küstah ve terbiyesizdirler. Fransızcasıyla ‘insolente’ ve ‘impole’ olmaktan adeta zevk alırlar. En pahalı restoranlarında garson olarak çalışan Fransızlar size ‘lütfen’ hizmet ederler. Lüks otellerinin kapılarındaki Fransız görevliler sanki istenmeyen bir misafir geldi gibi sizi karşılarlar. Ama bahşiş almaya geldiğinde yüzlerindeki sahte tebessümü eksik etmezler. Bir keresinde Paris’te bir taksideydim. Arkadaşlarla aramızda Türkçe konuşuyorduk. Şöför Fransızdı.
Hiç konuşmamasından ve asık suratından anlaşılıyordu. Derken sohbetimizde Fransızca bir kelime geçti. O hiç konuşmayan şöför birden direksiyon başından bizim telaffuzumuzu düzeltmeye başladı. Hayretler içinde kaldık. Telaffuzumuz gerçi pek düzelmedi ama bizim zengin Türkçe küfür hazinemizi açmamıza epey yardımcı olmuştu.
Sadece bize karşı değil bu Fransızlar kendilerini İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlardan kurtaran Amerikalılara karşı bile ukelalık yaparlar. Onun için onlara aldırış etmeyin.