Masal düğün ve kaçak gelin
.
Monaco Prensi Albert ile evlenen Güney Afrikalı eski yüzücü Charlene Wittsock’un masal düğünden önce 3 kez kaçmayı denediği ancak bunu bir türlü başaramadığı iddia ediliyor.
Gelin hanım iki ay önce Paris’e gelinlik almaya gittiğinde ilk kaçış eylemini gerçekleştirmiş. Koskoca Monaco Prensi ile evlenecek kadın zaten giyeceği gelinliği sarayına ayağına getirtmiyor da alışveriş numarasıyla Paris’e tüyüyorsa şüphelenmek gerekir. Gelin hanımın ikinci kaçış denemesi Mayıs sonunda Monaco’daki Formula 1 yarışları sırasında olmuş. Dünyanın en süratli arabalarının önünden vızır vızır geçtiğini görünce aklına oralardan kaçmak gelmiş olabilir. Normaldir. Bir prens ile dünya evine girmeye hazırlanan her genç kızın başına gelir! Son olarak da düğünden üç gün önce Nice hava meydanında kaçarken polisler tarafından pasaportuna el konularak durdurulmuş. Prens yetkilileri arayıp “Sakın bırakmayın” dedi herhalde. Hayatımda bu kadar isteksiz bir gelin görmedim. Üstelik Avrupanın en köklü hanedanlığına gelin gidiyor. Söylentilere göre gelin hanımın kaçma nedeni prensin 3 gayrımeşru çocuğunun olduğunun masal düğünden birkaç gün önce ortaya çıkmasıymış. Bana hiç inandırıcı gelmedi. Koskoca Monaco prensinin 3 değil 13 gayrımeşru çocuğu olsa ne yazar? Herhalde hepsine bakacak kadar parası vardır. Yani kadına külfet olmazlar. Ayrıca bir, iki tane de kendisi meşru çocuk doğurur, olur biterdi. Ne var bunu büyütüp olay haline getirecek? Prens ile kaçak gelinin nikah sonrası dudaktan öpüştükleri fotoğraf aslında tüm gerçeği yansıtıyor. Gelin hanım hiç mutlu değil. Kocasını laf olsun, adet yerini bulsun diye zoraki öpüyor. Suratını buruşturmuş. Sanki acı çekiyor. Demek ki kimyaları tutmamış. Kadın adamdan ters elektrik alıyor. Şimdi siz bu satırları okuduğunuzda iddiacılara göre boşanmalarına 1/2 verilen ünlü çift, gelinin kaçmak istediği memleketi Güney Afrika’da balayında olacaklarmış. Prensin aklına şaşayım. Hem kadını oraya kaçmasın diye hava meydanlarından çeviriyor hem de sonra kendi eliyle onu oraya götürüyor. Kaşınmak buna denir. Masal düğünün sonu kabus balayı olmasın?
Piranha çiftler
Babası yaşındaki bohem reklamcı Ali Taran ile sürpriz evliliği sayesinde hayatında olmadığı kadar kendi reklamını yapmayı başaran şarkıcı ve köşe yazarı Ayşe Özyılmazel, "Ağız tadıyla mutlu olmak yok mu kaderimde?" diye sormuş ve kendisini eleştirenlere “Piranha gibisiniz be!” diye seslenmiş. Ayşe Hanım haklı. Etraf piranhalarla dolu. Eleştirmeyi seven polemiklere ve tartışmalara bayılan bir toplumuz. Başkalarıyla uğraşmak hobimiz. İşimizin olmadığı yere burnumuzu sokmak genlerimizde var. Nedeni de Ayşe Özyılmazel ve Ali Taran gibi medya piranhası olan çiftler. İlişkilerini göz önünde yaşayan, işine gelince basın ile yüz göz olan sonra işler istediği gibi gitmediğinde çevresine küsüp “tu kaka” yapan çiftler bunlar. Piranha toplumun, piranha çiftleri. Birliktelikleriyle etrafa huzursuzluk veriyorlar. Kendileri de huzursuz oluyorlar. Örneğin, Ali Taran ve Ayşe Özyılmazel kendilerine yöneltilen haklı ya da haksız eleştirilere antipatik yanıtlar vererek kendilerini sevimsizleştirdiler.
Ali Taran gibi reklam dünyasının yaratıcı beynine düğünün ardından Twitter’da yaptığı “Alemin ağzı torba değil ki büzesin diyorlar. Bazılarının ağzı zaten büzük ben ne uğraşayım” türünden çok basit ve mahallevari yorumları hiç yakışmadı. Bu arada Ali Bey’in çiçeği burnunda eşi Ayşe Hanım da köşesinden verdi veriştirdi. Sakız çiğneyip balon patlatıyormuş havasını veren yazı tarzıyla evliliğini savundu. Oysa hiç cevap vermeseler bir süre sonra olay kapanır giderdi. Ancak böyle durumlarda sessiz kalmak, Ali Bey ve Ayşe Hanım gibi piranha çiftler için mümkün olamıyor. Piranha çiftler kesinlikle laf altında kalmıyor. Herkese laf yetiştirmek için inanılmaz bir hırs ve de gayret gösteriyor. Adeta negatif enerji ile besleniyorlar. Piranha çiftler sayesinde hayatımız renkleniyor ve can sıkıntısından kurtuluyoruz.
Aslında düşünecek olursanız onlara çok şey borçluyuz. Yaşasın piranhacılık!
Şike fetvası
Canım Türkiyem’in gündemine bomba gibi düşen şike skandalının trajikomik yanları var. Bir tanesi Temel fıkrası gibi. İddialara göre Trabzonspor da şike yapmak istemiş ama bunu başaramamış. Şike yapmanın da bir beceri istediğini hayatımda ilk defa duyuyorum. Acaba ne yaptılar da işi bozdular? Merak etmemek elde değil. Film gibi. ‘Sırf sinemada olur bu tür olaylar’ dedirten cinsten. İkinci trajikomik olay İBB"li futbolcu İbrahim Akın’ın yine iddialara göre şike yapmadan önce inandığı bir hocayı arayıp fetva alması. Dinen caiz olup olmadığını sorması. İbrahim Akın, hocaya "100 bin dolar veriyorlar. Günah mı?" diye sormuş. "Hayır değil!" cevabını alınca bu sefer kur değiştirmiş şike yapmak için 100 bin Euro istemiş. Peki, orada bir günah söz konusu değil mi? Pazarlığı bozmak ve düşkünün acizliğinden kendi maddi çıkarların doğrultusunda yararlanmak günah değil mi? Resmen şike komedisi!
Pampişler
Şarkıcı Hilal Cebeci çok akıllı bir kadın. Kendinden söz ettirmesini biliyor. Hep gündem yaratacak taktikler kullanıyor. Aslında "benim" diyen reklamcıların Hilal Hanım’dan ders almalarında yarar var. Saatler hatta günler süren bitmek bilmeyen toplantılar ve beyin fırtınası yapacaklarına Hilal Cebeci’yi kendilerine örnek alsınlar. “Pampişlerim yatmadan önce son pozum” notuyla Twitter’a bir dekolte fotoğrafını koydu ortalık yıkıldı. Takipçileri 10 binlerdeyken 50 bine dayandı. Yani tek bir hamleyle takipçi sayısını beşe katladı. Allah bilir şimdi yüz binlerdedir. Hilal Cebeci’nin kankanın anlamına gelen "pampişlerim" lafı çok tuttu. Benim bile ağzıma takıldı. Radyoda "Pampiş Special" programı yaptım. Pampişçe sözcükler üretmekten kendimi alıkoyamadım. Örneğin “Bir pampiş bir pampişe gel birlikte pampişistanda bir pampişçi açalım” demiş. Bir deneyin bakalım söyleyebiliyor musunuz?
Elton baba
Dünyaca ünlü İngiliz müzisyen Elton John 18 yıl sonra İstanbul’da muhteşem bir konser verdi. Küçükçiftlik Park’taki konsere ben de gittim. Elton Baba gerçekten doyururucu bir müzik ziyafeti verdi. Eski ve yeni şarkılarından söyledi. Biraz daha tanınmış parçalarına yer verse ben şahsen daha memnun olurdum. Ama Elton Baba kariyerinde artık doruk noktasına gelmiş. Ticari değil zevkine göre takılıyor. Sahnede pengueni andıran renkli giysileriyle sempatik hareketler yaptı. Yaşına, boyuna, posuna göre atletik takıldı. Şahane çaldığı piyanonun üstünde unutulmaz bir şov yaptı. Elton Baba’yı herhalde son kez izlemek fırsatını bulduk. Bir 18 yıl daha geçse ne onun ne orkestrasının sahneye çıkacak hali kalmaz gibime geliyor. Konser alanı doluydu. İzleyicilerden çoğu cep telefonlarıyla Elton Baba’yı çekmekten konserin zevkini çıkaramadılar. Elton Baba çok profesyoneldi. Orkestrasındaki elemanları tek tek tanıtıp onore etti. İki günlüğüne geldiği için kocası David Furbish"i getirmemiş. O herhalde evde oturmuş çocuklarına bakıyordu.