Küfürün adresi belli
.
‘Mavi Gece’ diye bir film çekmişler.
Basın tanıtımı için başrol oyuncularını toplamışlar.
Ayça Varlıer’in bu filmde senaryo gereği argo konuşması gerekiyormuş.
O kelimeleri de kendisine rol arkadaşı Fırat Tanış ile sevgilisi Ahmet Çilesiz öğretmiş.
Ayça’nın bir filmde rol kesemeyecek kadar argo bilmemesi garibime gitti.
Kulaklarını kapatıp öyle dolaşıyor olmalı.
Yoksa etrafta konuşulan argonun bini bir para.
Evde, sokakta, maçlarda, trafikte, iş yerlerinde herkes argo konuşuyor.
Hatta argo demek biraz hafif kaçar resmen küfür ediyor.
Ayça belki de çevresinde uçuşan küfürlerin arasından argo bulmakta zorlandı.
Argo konuşmak zaten inandırıcı değil.
Bir işi yapacaksan hakkını vereceksin.
Rol icabı da olsa okkalı küfür edeceksin.
Onun da adresi belli.
İnternetteki efsane telefon şakamdaki Emlakçı Küfürbaz Metin.
Ben de onun filmini çekmek istiyorum.
Konuyla ilgilenen yapımcılardan haber bekliyorum.
‘Küfürbazlar Kralı Emlakçı Metin’in bir filmini yapalım.
Argo dedikleri şey neymiş, nasıl olurmuş herkes görsün!
Yabancı hocaların kaderi
Canım Türkiyem’deki futbol piyasası kıyma makinasına benziyor. Onun için bizde çalışan yabancı futbol adamlarının işi zor.
Özellikle İstanbul’daki büyük kulüplerin başında olanların günleri hep sayılı.
Victor Pereria gibi!
Başta basın olmak üzere taraftar ve yöneticiler adamı ülkemize geldiğine bin pişman ediyor. Lisanını, insanını, örf ve adetlerini bilmedikleri bir ülkede kendilerine yerli bir yardımcı tercihan deneyimli bir Türk hoca talep etmemekte direniyor.
Sonra da Sivas’a, Gaziantep’e, Kayseri’ye, gittiğinde tam sudan çıkmış bir balığa dönüyor.
Derwall- Mustafa Denizli ile Piontek-Fatih Terim örneği önlerinde. Ya arkalarında gurur duyabilecekleri bir eser bırakıp tarih yazacaklar.
Ya da Prandelli ve benzerleri gibi bileti verilip apar topar yollanacaklar!
Acun’un cipleri
Acun Ilıcalı başarılı olduğu kadar vefakar bir patron.
Sevdiği, arkadaş gurubunu kesinlikle yanından ayırmıyor.
Bunun için de hiçbir maddi fedakarlıktan kaçınmıyor.
Kendi kanalındaki projelerde onlara çeşitli işler veriyor.
Yakın çevresiyle vakit geçirmekten büyük keyif alıyor.
Dışarıya çıktığında genelde hep aynı isimlerle takılıyor.
Murat Boz, Eser Yenenler, Oğuzhan Koç ve Gökhan Şükür gibi ünlülerle birlikte dolaşıyor.
Geçen akşam yine bu grup le Arnavutköy’e yemeğe gitmiş.
Balıkçının önü son model cipleri satan araba galerisi gibiymiş. ‘Cipler Yarıştı’ diye başlık atarak bu haberi vermişler. Ben olsam ‘Acun’un Cipleri’ derdim. Ne de olsa hepsinin parasını bir şekilde o ödemiştir. Tıpkı Demet Akalın’ın TV 8’deki bir şarkı yarışmasının jürisinde olduktan sonra bileğindeki pahalı kol saatini gösterip "Bunu Acun’un parasıyla aldım" demesi gibi.
Acun’un saati, Acun’un cipleri. Bonkör adam vesselam!
Seçim var heyecan yok
Yarın erken bir genel seçim var. Ama ülkede bir seçim havası yok.
Partilerin seçim kampanyaları sönüktü.
Mitingler kalabalıklara rağmen coşkusuzdu.
Sokaklarda bayrakları, pankartlar yok denecek kadar azdı. Liderlerin konuşmalari sanki banttan yayınlanıyormuş gibi tekrarlayıcı ve monotondu.
Bu seçimle ne değişecek kimse bilmiyor.
Anketlerde hata payı yüksek olduğu için sonuçları da kimse kestiremiyor.
Seçim var ama heyecan yok. Millet ya alıştı ya sıkıldı ya da bu seçim lafından bıktı.