Gösterişi seven ünlü kadınlar
Bazı kadınlar gösterişli olmayı ve ilgi çekmeyi seviyor
Farklı, cesur hatta dikkati çekmek için marjinal giyiniyor. Açılışları, galaları, davetleri, iki eli kanda olsa kaçırmıyor. Foto muhabirlerine gülümseyerek poz vermeye bayılıyor. Magazin sayfalarında kendi resmini görünce mutlu oluyor. İpsos KMG Araştırması’na göre canım Türkiyem’in en uzun süre dinlenen radyosu, Radyo N 101’deki ‘Back-up Morning Show’da yaptığımız ankete göre işte size ‘Top Ten Gösterişi seven ünlü kadın...’
1) Ivana Sert: Ceketinin altına hiçbir şey giymeyecek kadar gösterişi seviyor. Her fırsatta her yerde boy gösteriyor. Hayatını gösteriş için yaşıyor denebilir.
2) Eda Taşpınar: ‘İkoncan’ diye diye kızın aklını çeldiler. O da alıştı. Gösteriş yaşamının en önemli parçası oldu. Sevgilisini göstermeden bile yapamıyor.
3) Deniz Berdan: Hiç gereksiz yere magazincilerin göz bebeği olmak için uzun süre çırpındı. Sonunda amacına ulaştı. Artık paparaziler onun peşini bırakmıyor.
4) Süreyya Yalçın: Mirasını doya doya gösterişiyle yiyor. Şatafatlı giysileri, cicileri, sevgilisi ve süs köpeğiyle nereye gitse ilgi odağı olmaya devam ediyor.
5) Ahu Aysal: Hotel Les Ottomans’ın sahibi sosyetenin taçsız kraliçesi haline geldi. Varlıklı kadın. Çevresi zengin. O gösterişi sevmeyecek de kim sevecek?
6) Siren Ertan: Başarılı modacı Siren Hanım aslında gösterişi pek sevmiyor. Ama çarpıcı güzelliği ve renkli fiziğiyle her defasında dikkatleri üstüne çekiyor.
7) Elif Dürüst: Elif Hanım da gösteriş meraklılarından değil. Son derece zevkli ve kaliteli bir duruşu var. En sade haliyle bile hemcinslerini gölgede bırakıyor.
8) Ebru Şallı: Çalışkan ve üretken. Gösteriş hayatının bir parçası olmuş. Karnı burnunda hamileyken bile kenara çekilmiyor. Hep göz önünde olmasını seviyor.
9) Hande Ataizi: Gösterişi sevmesi sayesinde sosyetik oldu. Bu saatten sonra onun için artık geri dönüş yok. İyi bir oyuncu. Yaptığı gösteriş bile profesyonelce.
10) Emina Sandal: Kendini göstermek için ısrar ve inatla bir dizide rol almaya başladı. Bakışları ve çağdaş güzelliği onun gösterişe olan hevesine katkı sağlıyor.
Yarım asırlık fark
70 yaşına merdiven dayayan Kıbrıslı ünlü işadamı Asil Nadir, kendisine 21 yaşında yeni bir sevgili bulmuş. Arada neredeyse yarım asırlık yaş farkı var. Amanin Bo! Jenerasyon farkı dedikleri bunun yanında önemsiz kalır. Asil Nadir’in eski eşi Ayşegül Tecimer de hem antika eşyalara hem de kendisinden yaşça bir hayli genç erkeklere olan meraklıydı. Evliliklerinden aralarında kalan tek ortak nokta da bu olsa gerek. İkisi de meğer yanında genç sevgili istiyormuş. Herhalde birbirlerinden yaşlandılar diye ayrıldılar. Asil Nadir genç sevgilisi Nur ile ilk göz göze geldiğinde “Bu o” demiş. Ben esas kadın onu ilk gördüğünde ne dedi onu merak ediyorum. “Sapık mı ne? Dedem yaşımdaki adam bana ne biçim bakıyor“ demiş olmasın? Sonra belki adamın kim olduğunu öğrendi, gözlerine dolar işaretleri geldi ve bakış açısı değişti. Olamaz mı? Bence bal gibi olur. Yoksa erkeğiyle yarım asırlık yaş farkı daha 21 yaşında olan çiçeği burnunda genç bir kız için hiç çekilmez. 50 yaş büyük olan adam Benjamin Button rolündeki Brad Pitt olsa bile. Ne diyelim... Allah Asil Nadir’e kuvvet, eşi Nur Hanım’a da sabır versin. Yoksa bu beraberlik Viagra ve psikiyatristlerle zor yürür!
Kütüphane dediğin böyle tanıtılmalı
Canım Türkiyem’in eğitmenleri muhteşem. Öğrencilerin okuması için ellerinden geleni yapıyorlar. Örneğin Koç Üniversitesi, Suna Kıraç Kütüphanesi’ne bir tanıtım filmi çekmişler inanılır gibi değil. Gökten beyaz kanatlarıyla melek rolünde kırmızı kısa kollu gömlekli bir delikanlı, beyaz tüylerini etrafa saçarak kütüphanenin önüne iniyor. “Huzurlu çalışmak istediğin o anda... Sessizliği odanda bulamadığında... Bildiğim bir yer var benim... Belki senin de bildiğin... Önünden her gün geçtiğin“ diye bir şarkı döylemeye başlıyor. Sonra oradan geçmekte olan ve kendisine “Deli mi acaba bu?” gibilerinden bakan bir öğrenciyi kolundan çekerek kütüphaneye sokmaya çalışıyor. Bu arada kamera kütüphanenin içini ve çalışan görevlileri gösteriyor. Onlar da şarkıya dudak uydurup içeride dans etmeye başlıyorlar. Gerisini artık ben anlatmayayım. Siz internete girdiğinizde bir bakın. “İşte Kütüphane“ isimli şarkıyı mutlaka dinlemeniz gerekiyor. 4 dakikalık amatör klipte emeği geçen herkesi kutluyorum. Bir kütüphane ancak bu kadar sempatik tanıtılabilirdi. Bravo Koç Üniversitesi!