En büyük başkan Aziz başkan
Aziz Başkan’ı eleştirenler onun gücünü ve başarılarını kıskanıyor...
Fenerbahçe bu sezon şampiyon olursa bunu ne teknik kadroya, ne futbolculara, ne de muhteşem taraftarına borçlu olacak. Başkan Aziz Yıldırım, sarı lacivertli camiaya şampiyonluğu tek başına getiren kahraman olarak tarihe geçecek. Aziz Başkan’ı eleştirenler onun gücünü ve başarılarını kıskanıyor. Adam tek tabanca koskoca Türkiye Futbol Federasyonu, hakemler, rakipler ve kendi takımının içindeki formsuzluklar, huzursuzluklarla mücadele ediyor. Böyle bir başkan her kulübe gerek...
Galatasaray’ın başkanı başarısız olduğunu kabul etmek zorunda kaldı ve kabak zavallı Arda’nın başına patladı. Beşiktaş’ın başkanı kendi stadında maçlara bile gidemiyor. Ne zaman konuşsa, eline yüzüne bulaştırıyor.
Aziz Başkan ise ligin bütün seyrini değiştiriyor. Sezonun başında Arda’ya astronomik bir transfer ücreti teklif etti. Çocuğun aklı karıştı ve ezeli rakibinin en büyük silahı mermisiz kaldı. Adnan Polat yönetimi biraz becerikli olsa Aziz Başkan’ın blöfünü görür Arda’yı Fenerbahçe’ye verirdi. O zaman Arda bu verimsiz yılında Galatasaray’ın değil Fenerbahçe’nin sorunu olurdu. Ama Aziz Başkan bu tip takım içi sorunlara da ’Azizsilin’ ile çözüm buluyor. Bizim sözde korkusuz futbol medyasının da Aziz Başkan’dan ödü kopuyor. Erman Toroğlu, Hıncal Uluç gibi büyük isimleri bir şekilde pasifize etti. Türk futbolunda ”Ali Şen Başkan Fenerbahçe şampiyon“ dönemi bitti. ”En büyük Başkan Aziz Başkan“ devri başladı. Bu böyle biline!
TACİZCİ PİLOT
THY çalışanı bir hostes, İzmir uçuşu sırasında pilotun tacizine uğradığını kurum içi mail sisteminden herkese duyurmuş. Pilotu işten atmışlar. Hostes, pilotun kendisine masaj yaptırmak istediğini, eteğinin altına koku spreyi sıktığını, sıkıştırdığını, “parfümün ne güzel’’ diyerek boynundan koklamaya çalıştığını ve yemeğe çıkmak için zorladığını iddia etmiş. Adı gizli tutulan hostes pilota çayı nasıl içtiğini sorduğunda ”Sen parmağını koy öyle içerim“ cevabını aldığını açıklamış. Pilotun ne demek istediğini anlamayıp sorduğunda bu kez parmağının şeker niyetine kullanılacağını öğrenmiş. İşten atılan pilot özel bir havayolunda uçuşa başlamış, hostes ise izne ayrılmış. Uçağın ön tarafında meğer neler oluyor neler...
Aradaki perdeyi demek boşuna çekmiyorlar. Pilot tacizci macizci ama garantici. Bir yandan hostesin parfümünü beğenip boynunu kokluyor, bir yandan da eteğinin altına güzel koksun diye koku spreyi sıkıyor. Bangkok seferlerini hatırlayıp masaj istemesini anlarım. Ufacık kabinin içinde kocaman uçağı kullanmak kolay değil. Hostesi sıkıştırmasını da anlarım. Daracık alan sonuçta... Ama şeker niyetine hostesin parmağını çayına sokma isteği beni aşar. Bunu unutana kadar uçaklarda çay, kahve içmek istemeyeceğim gibime geliyor. Olayın ilginç tarafı kovulan pilotun hemen bir başka yerde iş bulması... Havacılık sektöründe pilotların tacizini fazla önemsemiyorlar herhalde... Yoksa, havadaki Coşkun ya da Nuri Alço hemencecik nasıl iş bulurdu? Tacize uğrayan hostes de izinde bu arada... Psikolojik bir travma yaşıyor olması normal. Kendinizi onun yerine koyun hanımlar... 10 bin fitte kafasında armalı şapka olan adamın biri eteğinizin altına koku spreyi sıkıyor ve parmağınızı şeker niyetine kullanmak istiyor. Oynatmaya az kaldı, doktorum, pardon pilotum nerede yani!
Zenginler zenginlerle evlenmek zorunda mı?
Holding sahibinin kızı armatör biriyle evleniyor. Haksızlık bu! İnsanın komünist olası geliyor. Evlilikte bir tarafın fakir olması gerekiyor arkadaşlar. İki taraf da zengin olursa boşta kalan iki fakire ne olacak? Onlar da birbirlerini bulacak ve ömür boyu parasız mı yaşayacak? Nerede o güzelim eski romantik Türk filmleri? Zengin kız yakışıklı ve gururlu fakir delikanlı ile evlenirdi. Fabrikatörün oğlu işçi kıza aşık olur, onunla hayatını birleştirmek için mirastan reddedilme pahasına ailesiyle mücadele ederdi. Nerede benim Ediz Hun’larım, Filiz Akın’larım? Nerede benim anlayışlı, zengin, iyi kalpli Hulusi Kentmen gibi tonton babalarım? Bu devirde iki zengin birbirini buluyor ya da biri diğerine adrese teslim gidiyor. Bu sayede zengin ailelerin paraları fakirlere gitmiyor. Servetleri aralarında kalıyor. 5 yıldızlı otellerde havai fişekli görkemli düğünler yapılıyor. Bazıları mutlu, mutsuz devam ediyor, bazıları dayanamayıp boşanıyor. Ben fakir bıçkın sokak delikanlısı ’Tophaneli Osman’ İzzet Günay’larımın zengin aile kızlarıyla nikah masasına oturacağı günleri bekliyorum. Köylü kızı ’Kezban’ Hülya Koçyiğit’lerimin zengin veliahtlarla evlenip dünyayı gezmesini istiyorum. Zenginler zenginlerle evleneceklerse, bari yüklü bir evlilik vergisi ödesinler. Paranın parayı çekmesi yetti!
HaftanIn FIKRASI
Temel çok iyi eğitilmiş bir köpek alıyor. Adını Bilgi koyuyor. Bilgi Temel’in her söylediğini anlıyor, hatta Temel eve telefon ettiğinde ahizenin karşısında her sorduğu soruya farklı bir ses çıkartarak cevap veriyormuş. Temel yine bir gün evi aramış. Bilgi telefonu açıp ’Hav’ demiş:
- Ula Bilgi... Sen misun ?
- Hav..!
- Fadime evde mi? -Hav..!
- Başka kimse var mı? -Hav..!
- Ula kaç kişi var? -Hav... Hav...
- Ne yapıyorlar?
- He he he he he he (soluma sesi)
- Yahu ne zamandan beri ?
- Uuuuuuuuuuuuuu (uluma sesi)
HaftanIn DeĞİŞkenİ: Şirin Ediger
Okan Bayülgen’in Eşi Şirin Hanım: “Okan’ın her şeyden nefret etmesine bayılıyorum. Birlikte her şeyi eleştiriyoruz. Pozitif insanlarla aynı ortamlarda kalamıyoruz, fenalık basıyor” demiş. İnsanlar nasıl değişiyor! Şirin Hanım, Okan’dan önce aşırı kibar, düşünceli, karşısındakini incitmekten çekinen ve her daim pozitif geçinen sunucu yapımcı Osmantan Erkır ile evliydi. Kadına herhalde Osmantan ile olan eski evliliği kabus gibi geliyordur. Haklı!