Ekranda sabah şovları
Şarkı söyletip göbek attırmakla nereye kadar gidilir?
Televizyonda Seda Sayan, Petek Dinçöz, Lerzan Mutlu, Gülben Ergen, Ebru Şallı, Müge Anlı sabah programları yapıyor. Seda Sayan’ınki bayatladı. Petek’in güzelliği yeter. Lerzan Mutlu eğlenceli. Gülben Ergen’inki lüzumsuz. Ebru Şallı’nınki yararlı. Müge Anlı’nınki de olaylı. Özet olarak hepsi bundan ibaret. Artık farklı bir şeyler yapmanın zamanı geldi. Seda Sayan, biraz kendini yenilerse yine başarılı olabilir. Çünkü çok seviliyor. Petek Dinçöz kendini çok geliştirdi. Ekranda ne tutar ne tutmaz biliyor ve ona göre programı çok başarılı idare ediyor. Lerzan Mutlu matrak bir kadın. Doğal ve samimi. Ancak kanalındaki imkanlar kısıtlı. Gülben Ergen bildiğimiz Gülben Ergen. Askerlik yapar gibi program sunuyor. TRT’de olduğu için dikkatli olmak zorunda. Ebru Şallı’nın programına konuk olmuştum. Çok tatlıydı. Bence izleyiciyi yormayan ve eğiten güzel bir program yapıyor. Pilatesi ve ‘puff puff’ diye nefes vermeleri de cabası. Müge Anlı’nın programı ‘Tatlı Sert’ de sanki devamlı bir stres ve gerginlik hakim. Müge hem tatlıyı hem serti başarıyla oynuyor. Sabah programlarının hepsinde bir ‘konuk’ sıkıntısı var. Konuk bulmakta zorlanıyorlar. Ağzı laf yapan, sıkıcı olmayan, akıcı konuşan ve kameralara oynayan konuklar bulmak kolay değil. Üstelik her gün. Formatı konuklara dayalı program yapmak imkansız. Bizim televizyonlara çıkan konuklar çok verimsiz. Onlardan medet ummak deveye hendek atlatmaktan daha zor. Şarkı söyletip göbek attırmakla nereye kadar gidilir?
Alex, Türk olursa...
Fenerbahçe"nin başarılı futbolcusu Alex De Souza, Türk olmak ve Ali De Souza ismini almak arzusundaymış. Alex gibi profesyonel hayatında başarı, özel hayatı düzgün örnek bir sporcunun Türk olması çok güzel bir olay. Ancak Alex’in kesin kararını almadan önce bilmesi gereken bazı gerçekler var. Adını Alex’den Ali’ye değiştirmekle Türk olunmaz. Onlar bizim gözümüzde Türk isimli yabancılar olarak kalır. Türk olmak için her şeyden önce sucuklu yumurtayı seveceksin. Pastırmalı börek dediklerinde iştahın kabaracak. Kuru fasulye pilavın müdavimi olacaksın. Önüne beyaz peynir, kavun koyduklarında "Rakımı getirin" diye tutturacaksın. Kendini limon ya da lavanta kolonyasıyla temizleyeceksin. Alex, sakin bir adam. Türk olursa o sakinliği bir kenara bırakması gerekecek. Çünkü bizde onun gibi fazla sesi sedası çıkmayan sakinlere "uzaylı" gibi bakarlar. Daha yüksek sesle, daha heyecanlı ve daima karşısındakiyle tartışır gibi konuşması gerekecek. Alex sabahları nasıl kalkar bilmiyorum. Ama Türk olursa güleryüzlü olamaz. En azından öğlene kadar asık suratlı ve nemrut, daha sonra da sinirli ve gergin olması lazım. Türkçe bilmesi o kadar önemli değil. Ayrıca her fırsatta kalkıp göbek atmayacaksa boşuna vatandaş matandaş olmasın. Kaçak DVD izleyerek kendini son çıkan filmler konusunda gündemde tutması da iyi olur... Bunları yapamayacaksa hiç boşuna zahmet etmesin. Tamam mı Ali De Souza kardeş?
Sizin sevgiliniz ne kokuyor?
Fransiz tasarımcı Ghislain, greyfurt, bergamot, tarçın ve misk karışımından ‘İstanbul’ adını verdiği bir parfüm yapmış. Topkapı Sarayı’ndan esinlendiği için parfümle ilgili tanıtımlarda “Sevgilim İstanbul Kokuyor’’ sloganını kullanıyormuş. Sizin sevgiliniz ne kokuyor bilemem ama ben şahsen sevgilimin İstanbul kokmasını istemem. Hatta hiçbir şehir kokusu olmasın. Dünyanın en romantik kenti Paris bile metrolarından dolayı sidik kokuyor. Londra’da yağmurdan dolayı rutubet kokusu hakim. Roma o kadar eski bir kent ki artık küf kokuyor. Los Angeles deseniz falafel, suşi, tako ve burrito kokuyor. New York binaların bidonlarından taşan atığa yetişemiyor resmen çöp kokuyor. İstanbul da olsa olsa kokoreç, ızgara, balık, ter ve koli basili karışımı bir şey kokuyordur. Ghislain, parfümüne kendi adını verseydi merak edip alırdım. Parfümlerde yabancı ve özellikle Fransız isimlere nasılsa alıştık. Bir de ‘Ö Dö Parföm’ diyorlar ya! Ama ‘Sevgilim İstanbul Kokuyor’ başlığıyla ‘İstanbul’ adında bir parfüm çıkarttıysa çok teşekkür ederim ama ben almayayım. Mersi Boku yani !
İstinye Park’ta satranç turnuvası
Fevziye Mektepler Vakfı 125’nci kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında bu hafta sonu düzenlenen satranç turnuvası için bugün saat 14.00’ de İstinye Park’da olacağım. Işık’çılar canım Türkiyem’in ışık saçan genç beyinlerine satranç turnuvasıyla destek oluyor. Hepinizi bekliyoruz!
*Haftanın önerisi: Aşk acısı çekiyorsanız Aşk Doktoru’na gidin.
2 aspirin versin. Sabaha geçer. Geçmezse onu Tabibler Odası’na şikayet edersiniz!
*Haftanın mektubu: "Cinsel organım yamuk, bezlenme hatası olabilir mi?"
(Bir okuru Dr. Haydar Dümen’e soruyor)
*Haftanın fotoları: Ayşe Arman’ın, Ajda Pekkan’ın yanında ve yatakta ablası gibi çıktığı kareler.