Demir parmaklıklar arasında
.
Sevgili Deniz Seki zor günler geçiriyor.
Allah yardımcısı olun. Önce kalan cezasını tamamlamak için tekrar hapishaneye girdi.
Şimdi de ameliyat olması gereken bir rahatsızlığından dolayından hastaneye nakledildi. Kadın çile dolduruyor.
Özgürlüğünün yanısıra sağlığını da kaybetmemek için yaşam savaşı veriyor.
Yetkililerden bu gibi durumlarda empati yapmalarını beklemek hayal.
Deniz Seki’nin kaldığı hastane odasının penceresine demir parmaklıklar monte etmişler.
Kaçmasın diye.
Demir parmaklıklı üst kattaki pencerenin dışardan fotoğrafını çekmişler.
Deniz’in ordan kaçmak için yüksek müksek demeyip aşağı atlaması gerekiyor.
Sağlıklı ve atletik yapılı Hande Ataizi bile yıllar önce Bodrum’da magazincilerden kaçarken tuvaletin penceresine sıkışıp çaresiz kalmıştı. Deniz Seki herhalde bu haliyle hastane odasındaki pencereyi gördüğünde “Ben ilk fırsatta burdan atlar kaçarım” diye düşünmedi. Demir parmaklıklar arasından hayata bakmak zorunda kalmak. Kader işte!
Nazlı ile Karadayı
Kenan İmirzalıoğlu ile Sinem Kobal’ı sabaha karşı bir trafik çevirmesinde aynı arabanın içinde görüntüleyince aralarında aşk var dediler. Sinem’in eski aşkı Arda, bu işe çok bozulacak diye iddia ettiler.
İki taraf da şimdiye kadar bu konuda sessiz kalmayı tercih etti.
Kenan ile Sinem’in birlikteliğini teyid edecek bir haber çıkmadı. Derken ünlü ikili geçen akşam tesadüfen aynı mekana gitmiş.
Dedikodular alevlenmesin diye biri girince diğeri ordan çıkmış.
Malzeme fakiri magazinciler hemen bu olayın üstüne atlamış. Havada aşk kokusu var, aşk oyunu oynuyorlar yakıştırması yapmış.
Ortada henüz netleşen bir ilişki yok ama başlaması an meselesiymiş.
Mekandan içeri giren Kenan, dışarıya çıkan Sinem olduğu için olsa gerek “Kenan ilişkiyi istiyor, Sinem nazlanıyor” demişler. ‘Nazlı ile Karadayı’
Yakında sinemalarda!
En sıkıcı Oscar töreni
Hollywood’un en önemli gecesi Akademi Ödüllerinin dağıtıldığı Oscar töreni bu yıl son derece sönük geçti.
Los Angeles’den canlı olarak yayınlanan tören son 16 yıl içinde en düşük reytingi alan Oscar töreni oldu.
Her zamanki gibi muhteşem bir görsel şölen bekleyenler hayal kırıklığına uğradı.
Lady Gaga’nın tek şarkılık performansı haricinde kayde değer hiçbir şov yoktu.
Sunucu Neil Patrick Harris’in esprileri zayıftı. Herhalde bunu kendisi de farketti ki gecenin sonuna doğru çocuk bezini andıran bir donla çıplak sahneye çıkarak günü kurtarmak istedi. Ama o bile yetmedi. Oscar töreninin bu denli sıkıcı geçmesinin nedeni belki de ödüllere aday olan ve izleyenin içini karartan türden filmlerdi. En iyi erkek ve kadın oyuncu dallarında kazananlar ALS ve Alzheimer hastalarını canlandırıyordu. En iyi film adaylarından Birdman, Whiplash, Her şeyin Teorisi ve Keskin Nişancı yapımlarının hepsinin konuları birbirinden depresifti. Durum böyle olunca altın heykelciklerin dağıtıldığı ve yeryüzündeki yıldızların parlamasını beklediğimiz gece tarihin en sıkıcı Oscar töreni olarak tarihe geçti.