Çocuk anonsları
Aslında ciddi bir anons!
Ali Sabancı çok yaratıcı bir iş adamıdır. Üstün vizyonu ve cesaretini kendi kurduğu Pegasus Havayolu şirketinin kısa süredeki üstün başarısıyla kanıtlamıştır. Sabancı gurubunda rahmetli Sakıp Bey’e en çok benzeyen de Ali Sabancı’dır. Karizması ve espri yeteneği müthiştir. Geçen hafta Kıbrıs’a Pegasus ile uçtum. Uçak havalanmadan yapılan güvenlik uyarılarının anonsunu küçük çocuklara yaptırmışlar. Olmamış! Çocuklar ne kadar şirin olursa olsun uçakla ilgili bir bilgi vermeye başladıklarında bilmiş ve itici oluyorlar. Ayrıca kabinin içinde bir dolu bebek ağlaması yankılanırken bir de yüksek sesle çocuk anonsu hiç çekilmiyor. Eminim sevgili dostum Ali Sabancı bunu ilginç olmaktan ziyade anonslar dinlensin, yolcuların dikkatini çeksin diye yapmıştır. Ancak pratikte öyle olmuyor. Yolculara ilk gördüklerinde ilginç geliyor sonra uzadıkça sinir bozucu olmaya başlıyor. Uçak güvenliği ciddi bir iş. Çocuk anonslarıyla bunu sulandırmaya hiç gerek yok. Benden söylemesi. Gerisi Ali Bey’in bileceği iş.
Evlere sperm zenginlere bakire servisi
İngiltere’de birbirinden bağımsız iki ayrı olayda; evlere sperm servisi veren iki iş adamını ve zenginlere bakire servisi veren iğrenç bir çeteyi yakalamışlar. Kendi kurdukları internet sitesi üzerinden çocuk sahibi olmak isteyen bekar ya da eşleri kısır kadınlara sperm satan iki adam ve zengin Arap müşterilerine, 13 yaşında bakire kızları pazarlayan çete elemanları şimdi yargı önünde hesap verecek. İngiltere dejenere bir toplum mu oldu yoksa dejenere olmuş insanlar İngiltere’de mi yaşıyor bilmiyorum. Ama bütün anormal haberler, araştırma sonuçları dikkat ederseniz hep İngiltere’den geliyor. İngilizlerin “Curiosity killed the cat” (Merak kediyi öldürdü) diye bir deyimi vardır. Şimdi aynısı İngiltere’de yaşayan insanların başına gelmeye başladı. Oradaki Araplar bile dinlerini imanlarını unuttular. Paranın dini imanı yoktur derler. Doğruymuş.
Benzer sesler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 12 Dev Adam’ı makamında kabul ettiğinde yaptığı konuşmayı dinlerken sesini ve konuşma tarzını televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ’a benzettim. Gözümü kapasam sanki Abdullah Gül değil Yüksel Aytuğ konuşuyor sanırdım. O derecede bir benzerlik vardı. Konuşma şekli, tonu sesin arada bir çatlamasına kadar ikisinin sesi birbirine çok benziyor. İki insanı birbirine fizik olarak benzetmek kolay. İkisini yan yana görünce aralarında bir benzerlik olup olmadığını anlarsınız. Ses olarak benzetmek için övünmek gibi olmasın ama bendeki gibi bir ‘radyocu kulağı’ olması gerekir. Şarkıcılarda durum farklı. Örneğin, Nihat Doğan’ın sesini Özcan Deniz’e benzetebiliyor. Zeynep Dizdar ise dilediği anda sesini tıpkı Ajda Pekkan gibi çıkarabiliyor. Ses taklidi ayrı bir sanat. Bizim Radyo N101’de hafta içi 18.00-20.00 saatleri arasında ‘101 Sesli Adam’ programını yapan ‘Panel Uğur’, başta Hıncal Uluç, Erman Toroğlu, Şansal Büyüka, Müslüm Gürses, Reha Muhtar ve Bülent Ersoy olmak üzere sayısız ünlünün sesini birebir taklit ediyor. Hatta ünlünün kendisi bile bazen onu duyduğunda ‘Acaba konuşan ben miyim?’ diye şaşkınlık içinde kalıyor. İnsanın dünyanın bir köşesinde hiç görmediği ve tanımadığı bir ikizi olduğu söylenir. Acaba tıpatıp benzer seslisi de var mı? Ruh ikizi gibi ses ikizi. Ben bir tane bulsam her sabah radyoya yollacağım evde ense yapacağım. Nerede o şans?
George Michael’ın son enayiliği
İngiliz şarkıcı George Michael, geçtiğimiz Temmuz ayında uyuşturucunun etkisiyle direksiyon başında sızıp evinin yakınındaki bir fotoğrafçı dükkanına dalmıştı. Geçen gün mahkemesi yapıldı. Dünyaca ünlü şarkıcı 8 hafta hapse mahkum oldu. Ehliyetine 5 yıl el konuldu. 2007 yılında yine aynı haltı işleyen George Michael’ı hakim bu kez affetmedi. Cezasını ertelemedi. Para cezasına çevirmedi. Kodese tıktı. Bunu George Michael adam olsun filan diye yapmadı. Bu kafası dumanlı şımarık herifin topluma zarar vereceğine inandığı için yaptı. Bizim ülkemizde topluma zarar vereceğini bas bas bağıran sürücüler ise trafikte cirit atıyor. İngilizler ahlaki konularda ne kadar dejenereyse bizde trafik konusunda maalesef o denli dejenereyiz. George Michael ve 24’ün yıldızı Keifer Sutherland gibi milyonlarca dolar serveti olup uyuşturucu veya alkol aldıktan sonra araç kullananların yaptığı büyük enayilik. Sanki şöför tutacak paraları yok! Hatırlarsanız aynı George Michael yıllar önce halka açık bir parkın tuvaletinde sivil bir erkek polise seks yapmayı teklif ettiğinde ‘eşcinsel’ olduğu ortaya çıkmıştı. İşte bu da onun son enayiliği!
Çözüme bak hizaya gel
Manisa Belediyesi’nin, halkın sorunlarına çözüm bulmak için kurduğu “188 Çözüm Merkezi”ne günde ortalama 600 telefon geliyormuş. Gelen telefonlardan en ilginci kadının birinin evinin önünde yatan bir köpekten korkup yardım istemesi olmuş. Eve giremediğinden yakınan kadına merkezdeki görevli “Köpeğe hoşt deyin o gider” diye akıl vermiş. Kadın “Dedim ama gitmedi bir kere de siz der misiniz?” diye rica edince görevli onu kıramayıp “Peki, hanımefendi siz telefonu köpeğe uzatın” demiş. Bu olay benim yaptığım tüm telefon şakalarından daha başarılı. Bugüne kadar kimseye telefonda ‘hoşt’ dedirtmek aklıma gelmedi...
Ali Ağa’nın uyanıklığı
Ülkemizin inşaat sihirbazı megastar müteahhit Ali Ağaoğlu, 12 Dev Adam’a daha temelini yeni attığı bir projede daireler vererek uyanıklığını bir kez daha göstermiş oldu. Sakın yanlış anlamayın. Uyanıklık burada olumsuz anlamda değil. Müteşebbis olması anlamında. Düşünsenize. Ali Ağa, tapuları dünya ikincisi basketbolcularımıza hediye ederken bir taşla iki kuş vurdu. Öncelikle kamuoyuna “Helal olsun Ali Ağa yine ağalığını gösterdi“ dedirtti. İmajı prim yaptı. Ayrıca yeni projesinin bedavadan inanılmaz etkili reklamını yapmış oldu. Hediye ettiği daireler şimdi Ali Ağa’ya diğer tüm dairelerin satışı olarak daha proje tamamlanmadan geri dönecek. Hem 12 Dev Adam hem de Ali Ağa bu işten kazançlı çıktı. Kim Hidayet Türkoğlu ve Ersan İlyasova ile komşu olmak istemez? Ali Ağa işini biliyor. Uyanık adam vesselam!
Canım bakanım
Canım Türkiyem’in sayın bakanları kendilerine ‘canım‘ denmesinden hoşlanmıyor. Baksanıza Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, ‘canım’ dendiğinde sinirlenmiş. Yabancı uyruklu çalışanları için yardım isteyen Les Ottomans Hotel’in sosyetik sahibi Ahu Aysal, “Canım Bakanım“ deyince Bakan Bey kendisini terslemiş. “Ben bakanım, senin canın nereden oluyorum?” demiş. Siyasetçilerin sağı solu belli olmuyor. Seçimlerde oy isterken canım dediğinde gözlerinin içi gülüyor. Ama sonra maazallah bir işin düştüğünde canım demeye kalkarsan zılgıtı yiyorsun. Mecliste birbirlerine ‘Sayın’ dedikten sonra küfreden milletvekillerini görünce Bakanın ‘canım’ denmesinden rahatsız olması normal. Çünkü bizde iyi bir lafın ardından mutlaka kötü bir şey geliyor!