Sevgilisinin bilgisayarına göz atınca!
Sosyal medya aşkları serisi
İçi içine sığmıyordu. Hollandalı sevgilisi bir garip davranıyordu. O bir akrep burcuydu ve sevgilisinin her hareketine bir anlam verebiliyordu. Bir gariplik vardı. Çözmeliydi. Bu adam bilgisayarının başından ayrılmıyor ve yazışmalarını artık saklıyordu. Oysa ilişkilerinde, birkaç gün öncesine kadar hiç gizli saklı yoktu.
Bir Amsterdam seyahatinde tanışmışlardı. Hem işinden, hem de sevgilisinden yeni ayrılmıştı. O hüsranla soluğu, kafa dağıtmak için, çocukluk arkadaşının yanında almıştı. Kararlıydı. Yeni bir hayata başlayacaktı. Evlilikten dönen aşkı, onu çok yormuştu. Yurt dışı seyahatleri hep onu rahatlatırdı. Kız kıza bir puba gittiler. Bekar kaldığını kutlamak için, moral olsun diye arkadaşı
düzenlemişti geceyi. Hep beraber şarkılar söylüyor, dans ediyorlardı. Birden filmlerdeki gibi göz göze geldiler. Ne uzun boyluydu. Yine filmlerdeki gibi, elinde içkiyle gelen uzun boylu ile böyle bir gecede tanıştılar. O Amsterdam seyahatini uzattı. Uzattıkça uzun boylu ile yakınlıkları yıldırım aşkına dönüştü. Dönüş zamanı geldiğinde de kararlıydılar: Bu aşk devam edecekti.
İstanbul’a döner dönmez yeni bir iş buldu kendine. Ev bakmaya başladı. Sevgilisi ile teknolojiyi kullanarak, her an görüşüyorlardı. Aşklarını sosyal medyada ilan bile etmişlerdi. Hollandalı sevgili İstanbul’a gelmeye karar verdi. İkisi de sevgilisinden yeni ayrılmıştı. İkisi de işlerini yeni bırakmıştı. Onları bu denli yaklaştıran, aslında da biraz buydu. Yeni başlangıçlar. Tuttuğu evi yavaş yavaş döşemişti. Sevgilisinin bavulunu alıp gelmesini bekliyordu. Bir gün elinde bir demet çiçek ile kapısında buldu uzun boyluyu. Yeni hayat böylece başlamıştı. Sırada onun İstanbul’a ayak uydurması için yardımcı olmaya gelmişti. Hollandalı’nın, bildiği yabancı diller sayesinde iş bulması kolay oldu. Bol bol sosyalleşiyorlar, özellikle Türkiye’ye yerleşen yabancı çiftlerle sosyal medya üzerinden arkadaş oluyor ve görüşüyorlardı.
Maillerde yazılan gerçekler
Sevgilisi birkaç kez Amsterdam’a ailesini görmeye gitti. Bu normaldi aslında. Ama İstanbul’da mutlu olmadığını ağzından kaçırmıştı. Oysa o da, “İstersen burayı terk edelim. Hollanda’da yaşayalım o zaman” bile demişti. Her gittiğinde bu olanakları araştırdığını söylüyor, kağıtlarını hazırlatıyordu. Sevgilisi Amsterdam’dayken, onun bilgisayarına bir göz atmak fikri aklından geçti. Banka şifresini denedi ve birden açıldı. Mailler ve sosyal medya sayfaları... Felemenkçe olan yazışmaları anlamıyordu. Dikkatini çeken bir kızın fotoğrafları vardı. Ailesi dışında en çok onunla yazışmıştı. Yazışmaları kopyaladı. Hollanda’da yaşayan arkadaşına gönderdi. Gelen çeviriler onu şok etmişti. Düpedüz aldatılıyordu. Ertesi gün dönecek sevgilisine nasıl davranmalıydı? Evlilikten bahsederlerken, nereden çıkmıştı bu? Sevgilisine mail attı. Uzun boylu, uzun süre cevap vermedi. Bu da onu çıldırttı. Tabii beklediği dönüş olmadı. Hollanda’da kaldı...
Gelmekten çekindiği belliydi. Birkaç ay sonra eşyalarını almak istediğini belirten bir mesaj aldı. Sosyal medya üzerinden gelen bu mesaj da, en acımasız olanıydı zaten. Evi boşalttı. Onun eşyalarını kapıya bıraktı. Yeni bir yaşam için mekan değiştirmek, en güzeliydi. Yeni denizlere yelken açmak...