DİVA’nın serüveni başladı
.
Uzun zaman oldu bir tiyatroya gitmeyeli. Rahmetli babaannem beni küçük yaşlarda koluna takar, o tiyatro senin, bu müzikal benim, her hafta sonu bir oyunu seyretmeye götürürdü. Yıllar geçti, tabii ergen dönemleri derken, ben başladım kaçmaya. Yıllar sonra, çok sevdiği, hayran olduğu Dormen Tiyatrosu’nda ona güzel bir yerden bilet aldım. Kardeşim ile ikimiz babaannemize sürpriz yaptık. Nasıl da sevinmişti. Torunlarıyla birlikte bir tiyatroya gitmek, sanki beklediği bir şey gibiydi. Ne zaman bir oyuna gitsem, onun o günkü o mutlu yüzünü hatırlarım. O yılları anlatmak? Haydi... Size “Diva” dan bahsedeyim..
Ayta’nın heyecanına dahil olmak
Yeni küçük sahnelerin açıldığı ve harika oyunların sergilendiği haberleri kulağıma geliyordu. Sosyalleşmek gece çalışan biri için zor oluyor. Yeni oyunları seyretmek için “normal” insan statüsünde olmak lazım. En büyük sıkıntım da bu. Ama sıkı takipteyim bu aralar. Neden mi?
Çok sosyalleşen, kod adı Barbiel (Yunan mitolojisinde Ekim meleği) olan sevgili arkadaşım, kolumdan tutup beni zorla oradan oraya sürüklüyor da ondan. Gittiğimiz birkaç film galası, konser, açılış derken... Bugünün sürprizi ise, ikimizin de çok sevdiği Ayta Sözeri’nin yeni heyecanı “Diva” oyununda yanında olmaktı. Onun için çıktık yola. Yol boyunca Ayta’nın kulaklarını çınlattık. Kayıp Şehir dizisindeki muhteşem oyunundan, Sezen Aksu’nun sahnesinde söylediği şarkılardan... Daha birçok şeyden bahsettik.
Cihangir’de 90 kişilik Tatavla Sahne’nin kapısında yerimizi aldık. Kapıda kuyruk. Yerler numaralı değil. Biletinizi gişeden alıp koltuklara kuruluyorsunuz. Ufak, sıcak bir yer. Sahnede genç hoş bir kadın resim yapıyor tuval üstüne. Farkında değiliz, oyun çoktan başlamış. Elifcan Onurlar rolü gereği, bir karış mutsuz suratı ile boyaları karıştırıyor, Ella & Louis’in albümünden bizlere caz şarkıları ayarlıyor. Oyunda entel, her şeyden kendini kaçırmış bir ressam. Ne bilelim oyunun başladığını? Salon hâlâ yerleşmeye çalışıyor. Onun da kapıda gözü, bizim de. Seviniyoruz. İlgi büyük, oturamayanlar ayakta kalanlar, yer arayanlar var. Oyun başladı anonsu ile içerde bir sessizlik. Bir bir sahnede Gülüm Baltacıgil Gacoin ve Ömer Fırat Köker de yerlerini alıyor. Ressam kızımız atölyesine yerleşen, rahat davranan “Diva”nın yardımcıları ile bol bol didişiyor. Ve işte Diva sahnede, alkış kıyamet bir giriş.
“Diva” çektiği filmlerle, söylediği şarkılarla, sansasyonlarıyla, yardım kampanyalarıyla gündemin en önemli magazin malzemesi olan bir kadın aslında. Oyun kısaca Diva’nın isimsiz bir sanatçıya yani ressama destek olmak için, onun atölyesi olan evine gitmesi ve evde yaşanan ilginç olayları anlatıyor.
Daha fazla detay vermeyeyim. Ama ekip bir harika. Ayta Sözeri yani Diva, gayet başarılı rahat oyunu ve profesyonel oyuncu arkadaşları ile bir nevi döktürüyor. Hele finalde gözleri dolu dolu bir repliği var ki... Herkes ayaklandı alkışlamak için. Diva’nın yönetmenliğini ve yazarlığını, tiyatronun kurucusu, oyuncu Başak Kıvılcım Ertanoğlu yapıyor. Oyun, Aralık ayında Pazartesi ve Perşembe, Ocak ayından itibaren de her Salı yine Tatavla Sahne’de... “Diva”ya ait biletler, gişe ve Biletix’ten temin edilebilir. Barbeil ile oyundan çıktığımızda, aklımızdan “Zuhal Olcay’ın ‘Küçük Bir Öykü’ oyununu Ayta Sözeri tekrar oynasa ne güzel olurdu o şarkılar ile...’ diye geçirmedik değil hani...