Yeni üretimlerin peşinde...
.
Kuruldukları günden bu yana önemli projelere imza atan Spot ekibinin vizyonunu ve İstanbul sanat ortamına getirdiği yenilikçi bakışı çok yerinde buluyorum.
Küratörlüğünü Zeynep Öz’ün yaptığı, “Tipik Bir Orta Saha Mücadelesi Şeklinde Geçen Karşılaşma” isimli sergi dizisini açılır açılmaz ziyaret ettim. İlk durağım Şişhane’deki Bilsar Binası. Genç sanatçı Burak Ata’nın “Kahramanlar, Bedenler ve Harabeler” isimli sergisini, küratörü Özkan Cangüven ile gezme fırsatı yakaladım ve kendisinden bu genç yetenek hakkında çok değerli bilgiler aldım. Mimar Sinan Üniversitesi mezunu olan Ata, Mixer, Öktem Aykut, Pi Artworks gibi önemli galerilerde sergilere katılmış. Aldığı yoğun akademik eğitimin de etkisiyle Rönesans dönemini ve sanatçılarını kendisine referans alan sanatçı, bugüne dair tema ve olayları klasik dönem resimleri gibi betimliyor. Çalışmaların çerçeveleniş üslubu, figürlerin duruşu ve kompozisyon yapısı hemen Rönesans resimlerini aklıma getirdi. Umberto Eco’nun “Yeni bir Ortaçağ‘a Doğru” makalesinden aldığı ilhamla, Rönesans’ı hazırlayan Ortaçağ dinamiklerini farklı açılardan yorumlayan sanatçının işlerini çok beğendim.
Elhamra Pasajı‘nda yeni keşifler
İkinci durağım Adahan Oteli. Tarihi yapının altındaki sarnıçta özellikle İnci Eviner’in video enstalasyonunu çok beğendim. Sanatçının, Türkiye’de ilk defa gösterilen “Parlamento” isimli çalışması, sergi temasına dair anlatılar içeren üst düzey bir iş. Videonun yerleşimi için bu mekanın seçilmiş olmasını, tarihi sarnıcın mimari atmosferiyle örtüşmesi bakımından başarılı buldum. Ayrıca sanatçının Haziran ayında İstanbul Modern’de açılacak olan retrospektif sergisini sabırsızlıkla bekliyorum.
Son durağım ise Elhamra Pasajı. Her gittiğimde beni beklemediğim farklılıklarla buluşturan Beyoğlu, yine şaşırtmayı başardı. Pasajın girişinde yer alan mağazalarda, gelinlikten bijuteriye kadar pek çok ürün göz alıcı bir renk cümbüşü ve karmaşayla sunuluyor. İlgi çekici olduğu kadar nostaljik olan bu atmosfer, beni eski yıllara götürdü. Güncel bir sanat etkinliğinde, böylesine özgün bir mekan seçimiyle karşı karşıya olduğum için mutlu oldum. Burada da kat, oda ve dairelere yayılmış eserlerin yer aldığı “Yeni Üretimler” sergisinde benim açımdan en çok öne çıkan isimler, Eda Gecikmez, Ünal Bostancı ve Sena Başöz oldu. Güncel, politik konu ve figürleri odağına alan Eda Gecikmez’in “Süreli-Süresiz” isimli çizim ve desen çalışmaları tüm bir odayı kaplıyor. Günlük haberlerden, gazetelerden aşina olduğumuz olaylar sonucu toplumsal ve sosyal hareketlerin ortaya çıkışı ve etkileşimini konu edinen genç sanatçının yalın anlatımı beni çok etkiledi. Ünal Bostancı’nın kurguladığı “Zamansız Saray Müze” isimli kapsamlı yerleştirmesi ise ulusal tarihin sembolik öğelerini ironik bir yaklaşımla ele alarak eleştirel bir müze ortamı yaratmış. İki farklı odaya yayılmış halde, Sena Başöz’ün “Hemşire Serisi” ise favorilerimden oldu. Sargı bezinden yara bandına her tür tıbbi ekipmanı video, çizim, kolaj gibi güncel sanat teknikleri ile buluşturan sanatçının yerleştirmesindeki kavramsal yoğunluğu çok yerinde buldum.
Siz de benim gibi alternatif sanat etkinliklerinde keşfedecek isimlerin peşindeyseniz Domates Biber Patlıcan 3 sergileri 28 Mayıs’a kadar devam ediyor.