Sanatçılarımızın Londra çıkarması
.
Bu ayın en heyecan verici olayı, Londra’daki Art Night etkinliğinde, üç başarılı sanatçımızın eserlerini görmekti.
Benim için bu ayın en heyecan verici olayı geçtiğimiz hafta gittiğim Londra’daki Art Night etkinliğinde üç başarılı sanatçımızın temsillerine tanıklık etmekti. Bölgenin önemli küratörleri ve sanat kurumları ile ortak yürütülen festivalde çağdaş sanata doyduk diyebilirim. Asıl gurur verici olan ise Halil Altındere ve Özge Topçu’nun bu özel etkinliğe davet edilmiş olması elbette. Başarılı güncel sanatçılarımızdan Banu Cennetoğlu’nun Chisenhale Gallery’deki sergisini de bu vesile ile izleme fırsatı bulduğuma memnun oldum.
Bu seneki edisyonun küratörlüğünü üstlenen Ralph Rugoff ve Hayward Gallery’nin, Türkiye’deki sanat üretimine kayıtsız kalmamış olmaları ülkemiz adına önemli bir gelişme. Etkinlik akşamı yapılan konuşmanın içeriği ve izleyenlerin soruları, oldukça ses getiren Space Refugee işi vesilesiyle Halil Altındere’ye duyulan yoğun ilgiyi göstermeye yetti. Geçtiğimiz yıl Sadık Paşa Konağı’ndaki kişisel sergisinde olduğu gibi orijinal versiyonuna uygun şekilde 3D gözlüklerle izlediğimiz video yerleştirme, 1987’de uzayda yedi gün geçiren ve 2012’de sığınmacı olarak İstanbul’a yerleşen Halepli astronot Muhammed Ahmed Faris’in etkileyici hikâyesini konu alıyor. Yapıtın gösterildiği mekânın niteliği ise yine özenli bir küratoryal çalışmayı gözler önüne seriyor. Dünyadaki en eski uzay bilimleri topluluğu olan ve kuruluşu 1933 yılına dek uzanan The British Interplanetary Society’de gerçekleşen gösterim, gecenin en çok konuşulanları arasına girdi diyebiliriz. Güzel haber ise tek günlük Art Night etkinliğinin dışında, 15 gün boyunca işin gösterilmeye devam edilecek olması.
Art Night kapsamında izleyiciyle buluşan diğer proje ise SAHA Derneği’nin de desteğini alan mekâna özgü bir enstalasyon. Özge Topçu’nun, ilhamını en doğal kamusal alanlardan olan pazar yerlerinden aldığı Agora isimli yerleştirmesi, kentin ana sebze-meyve hali New Covent Garden Market’teki atölye çalışmasıyla görünürlük kazanıyor. Ahşap sebze-meyve sandıklarını üst üste ve yan yana dizerek kurguladığı alanla sanatçı, sosyo-kültürel bir etkileşim ortamı olarak pazarları ve agora denilen buluşma/toplanma noktalarını zihnimizde canlandırıyor. Tarih boyu bu meydanların işlevini kaybetmesi, mahalle sakinlerince kullanımının azalmasına dikkat çeken Topçu, Art Night gecesinde izleyicilerinin katılımıyla interaktif bir kamusal paylaşım noktası tasarlamaya bizleri davet etti. Bu keyifli deneyimi, yerleştirmenin bulunduğu terastan görünen Battersea Elektrik Santrali’ne karşı yaşamak; hem kentsel dönüşüm hem de şehir silüetinin ve kültürel belleğin yeniden yapılanması adına düşündürücüydü. Gerilla sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan Meclisi Mebusan No: 25 adresinde geçtiğimiz yıl ziyaret ettiğim karma sergide, “ Peninsulian” isimli büyük ebatlı enstalasyonuyla dikkatimi çeken Özge Topçu’yu bir kez de bu vesileyle izlemek heyecan vericiydi. Siz de takibinize alın derim.
Art Night kapsamında olmasa da Banu Cennetoğlu’nun Chisenhale Gallery’de açılan kişisel sergisi kesinlikle başarılı bir yapım. Çok parçalı yerleştirmesinde, hafıza, bilgi tüketimi ve dağıtımı konularına dair sorularını; biriktirme, haritalandırma ve arşivleme pratiğiyle yönelten Cennetoğlu’nun sergisi 26 Ağustos’a dek devam ediyor.