Sahte sanat endüstrisi nasıl hızla ilerliyor?
Bu reprodüksiyonlar eski ustaların eserlerinin yanına konulduğunda, sanata bakış açımız da değişecek mi?
Koleksiyonunda Rembrandt, Rubens, Caneletto, Gainsborough ve Tudor zamanından 19'uncu yüzyıla kadar Britanya portreleri barındıran, Londra’nın en eski kamusal sanat galerisi Dulwich, eserlerinden birini, Çin’den gelen bir kopyası ile değiştiriyor. Orijinal eser çerçevesinden ayrılacak ve “sahte olan eseri bulmak üzere” ziyaretçiler galeriye davet edilecek. Nisan ayında galeri kopya olanı açıklayacak ve incelenmesi için orijinal eserin yanına asacak.
Çin’in Xiamen şehrindeki “Meishing” isimli yağlı boya üretim şirketi, tedarikçilerine on-line servis vererek Batı’ya ait başyapıt eserlerini tekrar üretiyor. Bu yeniden üretilen sanat eserleri, hızla artan bir biçimde Çin pazarı içindeki yerlerini alıyor. Bu bölgede yılda beş milyon kopya üretiliyor. İşin en şaşırtıcı tarafı ise tüm işlemlerin e-posta üzerinden yapılıyor olması. Müşteriler resimlerin ölçülerini hatta boya katmanlarını dahi kendileri seçebiliyorlar. Müze kalitesinde çıkan eserlerin fiyatları da sadece 120 dolar. “Made in China” olarak bilinen çalışmalar batı kültürünün nesneleştirilmesine kılavuzluk eder gibi. Peki bu reprodüksiyonlar eski ustaların eserlerinin yanına konulduğunda, sanata bakış açımız da değişecek mi? Otantik baş yapıt nedir ve onu nasıl tanıyabiliriz? Ne kadar gerçekçi olsa bile bir kopyanın sunamayacağı ama orijinal bir eserin sunabileceği şeyler nelerdir gibi sorular akla ilk gelenler.
Aslında kopyanın tarihçesi, Romalı sanatçıların Yunan heykellerinin kalıplarını çıkarmasıyla başlıyor. 16’ncı ve 17’nci yüzyıl’da replikalar çok popülerdi örneğin, Rönesans sanatçısı Titian’ın “Venüs ve Adonis” heykelinin pek çok kopyaları yapılmış ve günümüze ulaşabilmiştir. Yine bu yüzyılda kolesiyonerler ressamlara veya onların asistanlarına, başarılı kompozisyonları yeniden üretmeleri üzerine sipariş verirlerdi. O dönemde bağımsız kopyacılar tarafından yapılan replikalar da en az orijinalleri kadar popülerdi. El Greco’nun stüdyosu bu anlamda birçok resim üretmiştir. Görünen o ki eski ustaların eserlerini kopyalamak sanatsal eğilimin her zaman bir parçası olmuş.
Eserdeki sihir ve büyü
Dulwich’teki ziyaretçilerin çoğunun uzman olmadığı düşünülürse galerideki kopyayı tanıyamayacakları muhtemel. Ancak, izleyenin sahte ile gerçeği ayırt edebilmesi için, eserdeki o eşsiz “sihiri ve büyüyü” son derece derinlikli bir bakış açısı ile değerlendirmeli. Projenin asıl amacı insanları kalıcı koleksiyona her zamankinden daha fazla titizlikle bakmalarını sağlamak. Londra Kraliyet Akademisi Başkan’ı Charles Saumenez bir röportajında halkı eski ustaların eserlerine ilgi göstermeye itmek konusunda güçlük yaşadıklarını, insanların çağdaş sanata daha çok ilgi duyduğunu ve sanat tarihi konusunda pek de fazla bilgileri olmadığını vurguluyor.
Kanımca ustalardan biz insanlığa aktarılan tüm bilgiler çok değerli. Eski eserlere olan ilgiyi canlı tutmak adına gerçekleştirilen bu etkinlik bizlere her zaman ışık tutmuş olan ustalara karşı heyecanımızı pekiştirecek gibi görünüyor.