Olmadığımız yerin izleri
.
Kasa Galeri, 7 Eylül’de Hera Büyüktaşçıyan ve TUNCA’nın ‘Çünkü Biz Olmadığımız Yerdeyiz’ sergisi ile sanatseverleri buluşturuyor...
Eylül ayına girdiğimize göre sanat sezonunu başlamış kabul edebiliriz. Kulağıma gelen haberler de bizi yine çok heyecan verici bir sezonun beklediğini söylüyor. Açılışı ise iki önemli genç sanatçı Hera Büyüktaşçıyan ve TUNCA ile yapıyoruz. Sabancı Üniversitesi’nin her daim başarılı etkinliklere ev sahipliği yapan sanat mekanı, Karaköy’deki Kasa Galeri’de 7 Eylül tarihinde izleyiciyle buluşacak olan “Çünkü Biz Olmadığımız Yerdeyiz” isimli sergiyi görmek için sabırsızlanıyorum.
Kavramsal sanatın en önemli isimlerinden
TUNCA’yı kariyerinin başından beri beğeniyle takip ediyorum. Aldığı akademik eğitimin izlerini yansıtan üst düzey yetkinlikteki desenleri ile düşünsel birikim ve araştırmacı yönünü birleştirdiği eserleri, her daim derin alt metinlere sahip oluyor. Hera Büyüktaşçıyan ise malzeme ve fikir ilişkisinde çoktan ileri seviyelere ulaşmış bir yetenek. Rampa Galeri tarafından temsil edilen Hera, her zaman alternatif mekanlarda enstalasyonlarını görebildiğimiz aktif ve üretken bir sanatçı. Bana göre son dönemde Türkiye’deki kavramsal sanatın en önemli isimlerinden. Bu iki başarılı gencin çalışmalarını bir arada görebileceğimiz, Derya Yücel küratörlüğündeki ortak sergi fikri çok hoşuma gitti.
Tarihsel trajedilerin izlerini süren çalışmalar
Mimari, kent, sosyo-kültürel hafıza ve bireyin mekanlarla ilişkisi etrafında genel bir çerçeveye odaklanan Hera ve Tunca, hazırlık aşamasında İstanbul’un surlarından kapılarına uzanan gezintilerle kentin tarihi dokusunu yeniden keşfe çıkmışlar. Sonunda bu görsel ve zihinsel deneyimin ürünlerini özenle birbirine bağladıkları sergi ortaya çıkmış. Hera Büyüktaşçıyan’ın işi de tam bu noktada kentin mimari tarihindeki iki farklı yapı üzerinden politik ve simgesel bir yorumlama sunuyor. Hakimiyetini çoktan kanıtladığı mekana özgü yerleştirmelerine bir yenisini ekleyen Hera, “Eğri Kapı I, II ve Eşik” isimli çalışmasında galerinin bulunduğu Minerva Han’ın etkileyici dış cephesindeki mavi mozaikleri referans alıyor. Mimar Vasilios Kouremenos tarafından yapılan binanın kuruluş amacı ve sermaye konusundaki işlevini düşündüğümüzde, sanatçının, isim konusunda II. Theodosius surlarının en son kapısı “Eğri Kapı“dan ilham almasının arkasında yatan ironi ve metaforu görebiliriz. İncelikli bir düşünceyi yansıttığı işi ile Hera, serginin toplum-mekan ilişkisine uzanan temasını taçlandırıyor. TUNCA ise görselliğiyle bile izleyiciyi büyülemeye yeten “Rotunda I, II, III” isimli desenlerinde, tarihsel bir trajedinin imgelerine hayat veriyor. Sanatçı, Auschwitz/Birkenau bölgesindeki kampın su depolarından yola çıkarak ürettiği üçleme eserinde, küresel mimari formu ile kutsal mekanlara da bir gönderme taşıyan Rotunda’ları resmediyor. TUNCA, toplumsal ve bireysel hafızanın mekanlarla bağının kopamayacağı gerçeğine ışık tutuyor.
İsmini Pierre-Jean Jouvre’un bir şiirinden alan “Çünkü Biz Olmadığımız Yerdeyiz” başlıklı sergi, bizi, HERA ve TUNCA’nın yarattığı kurgusal “yer”e davet ediyor. Beni heyecanlandırmayı başaran bu sergi, verimli bir sezonun da habercisi gibi. 22 Ekim’e dek ziyaret edebilirsiniz.