Mülteci dramına sanatsal bakış
.
Son dönemde güncelliğini koruyan mülteci krizi konusuna sanatçılar da tepkisiz kalmıyor. Benim de çok sevdiğim ve takip ettiğim genç sanatçı Fırat Engin’in, bu konuyu odağına aldığı sergisini açıldığı gün gezdim.
“Bekle Beni Posedion”
Orta Doğu’dan Avrupa içlerine kadar uzanan göçmenlik ve mülteci krizin beraberinde getirdiği sosyo-kültürel sorunlara ışık tutmayı hedefleyen Fırat Engin, sergi hazırlık aşamasında mültecilerin rotalarını bizzat takip ederek ve onlarla röportaj yaparak kapsamlı bir saha araştırması gerçekleştirdi. Saha çalışması boyunca gördüklerini, gözlemlediklerini ve dinlediklerini an an not alan sanatçı, video, fotoğraf ve neon yerleştirme gibi farklı medyumlarda ürettiği işlerini izleyiciyle paylaşıyor.
Sanatçı, özellikle “deniz” imgesi üzerinden; kıyı boyunca uzanan sahillerin, koyların, teknelerin, dalgaların ve balıkçıların, anlatılan hikayelerin, konuk olunan evlerin kendisinde bıraktığı izlerden yola çıkarak bu trajik konuya dikkat çekiyor. Birbirini tamamlayan enstalasyonlarında Engin, mültecilerin denizden Yunan Adalarına geçiş mücadelelerini düşündürücü görüntüler aracılığıyla yansıtıyor. Serginin açılışını yapan “Ophelia” isimli çalışma, mekana doldurulmuş kumlara eşlik eden sahil videosu ile, bizi göçmenlerle empati kurmaya yönlendiriyor. Hemen videonun karşısına yerleştirilen neon yazı ise nehirde boğulan Ophelia’nın hikayesi ile denizde boğulan mültecilerin hikayelerini karşılaştırmamızı bekliyor. Mekanın bir diğer kısmında yer alan üç kanallı video yerleştirmesinde sanatçı, mültecilerin motivasyonlarını “hazırlık, çıkış ve geriye kalan” şeklinde üç aşamada ele alıyor. Çalıların arasında saklanarak bekleyişe, tüm hazırlıklar yapıldığında botlara çıkışa ve geride bırakılmış eşyalardan yapılan bir bayrağın dalgalanışına tanık olduğumuz bu çalışmada, sahildeki can yelekleri de çarpıcı bir imge olarak hafızalarda yerini alıyor.
Fırat Engin, bir diğer çalışmasında ise karşılıklı iki deniz görüntüsü ile, balıkçıları ağırlayan dalgasız sularla, mültecileri ağırlayan hırçın, dalgalı suların zıtlığına vurgu yapıyor. “Denizin Ahlakı“ isimli ikili video, tıpkı mülteciler gibi bizim de zihnimizdeki deniz algısını değiştirerek bu ikilemi sorgulamamızı sağlıyor.
Bekle Beni Posedion, karışık düzenleme
Edebi örneklere göndermeler var
Fırat Engin, düşünür Gaston Bachelard’ın “Su ve Düşler” kitabı ile çalışmaları arasında kurduğu ilişkiye de değiniyor. Sanatçının işlerinde, Bachelard’ın çözümlemeye giriştiği edebi örnekler üzerinden derinleşen göndermeler bulunuyor. Uzun zamandır devam eden ve ülkelerin politikaları sebebiyle daha da devam edecek gibi görünen bu evrensel sorunun altını çizen sanatçı, bugüne kadar farklı açılardan ve gözlerden de sıkça işlenmiş bu konuya, kendine has bir bakış açısı getiriyor. Bu yönüyle dikkat çeken “Ruh Dolu Kayıklar, Su ve Düşler!” başlıklı sergiyi, mutlaka görülecekler listenize eklemenizi öneririm. Fırat Engin’in tamamen alternatif ve bağımsız bir mekanda konumlandırdığı sergisi, 30 Nisan tarihine dek Meclis-i Mebusan 25 Numara’da ziyarete açık olacak.