Mahallede Karşılaşmalar
.
Hafta sonu ajandanız için oldukça renkli seçenekler var bu ay. Arnavutköy’den Maslak’a uzanan iki alternatif sanat etkinliği eminim sizi de çok heyecanlandıracak.
Red Bull Art Around projesi kapsamında bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Mahallede Karşılaşmalar” isimli sergi, alışık olduklarınızdan farklı. Tarihiyle, kültürüyle İstanbul’un en ayrıcalıklı semtlerinden olan Arnavutköy’de sanatseverlerle buluşan etkinlik, 14 sanatçının 14 eserini sokakların, mekânların dokusu arasına gizliyor. İzleyici olarak yapmanız gereken, haritayı elinize alıp hem o güzel semt ruhunun tadına varmak hem de yapıtları gizlendikleri yerlerde keşfetmek. Ben bu keşfi, serginin küratörlüğünü üstlenen Naz Cuguoğlu, Mine Kaplangı ve Serhat Cacekli eşliğinde gerçekleştirdim.
Sanat Arnavutköy’e yakıştı
Tarihi dokusu, yokuşlu sokakları, balıkçıları, mahalle sakinleri ve esnaflarıyla hala eski bir Rum köyü havasını taşıyan bu semte çağdaş sanat kesinlikle çok yakışmış. “İçimizde kaç farklı hayaleti barındırıyoruz?” sorusundan hareketle, geçmişe dair tükenmeyen nostalji duygusunu ve gelecek hayalini bir arada işleyen sergi; yürüdüğümüz sokakların, içinde bulunduğumuz mekânların geçmişi, tahribatı ve yok oluşunu bizlere hatırlatıyor. “Hayaletler” başlığı oldukça yerinde bir seçim olmuş bu açıdan. Keyifli tur sırasında, gizli bahçelerden geçip merdivenlerden inerek tüm o Arnavutköy ruhunu içime çektim. Gördüğüm yapıtlar arasında beni en çok etkileyen, Sabo’nun kurgusal bir hikâye üzerine şekillendirdiği eczane çalışması oldu. Arnavutköy’de yaşamış bir bilim adamı ve bir virüsten etkilenen semtin sakinlerini, işin baş kahramanı yapan sanatçı, resim ve desenlerini sergilediği yerleştirmesinde oldukça özgün bir yaratıma imza atmış. Bahar Yürükoğlu’nun saklı bir bahçenin içerisinde sürpriz yapan renkli pleksiglas yerleştirmeleri de yine başarılı bulduğum bir diğer iş oldu. Doğal ve yapayın iki ucunu bizlere hatırlatan sanatçı, izleyiciyi yaşama dair tezat kavramlara ilişkin bir sorgulamaya davet ediyor. Guido Casaretto’nun yeryüzüne düşmüş bir meteoru andıran heykeli ise adeta sokağın bir parçası kadar doğal duruyor. İzleyicinin optik ve fiziksel algılarına meydan okuyan sanatçı, kendine has üslubunu yine en nitelikli şekilde bizlerle paylaşmış. Bir diğer sürpriz ise sahil kıyısında bağlı duran balıkçı teknesi yerleştirmesi. Ilgın Seymen’in günlük hayatta kullandığımız plastik malzemelerin zehirleyici yönlerini vurguladığı çalışması, kesinlikle yerini ve anlamını bulmuş. Bu keyifli sanat rotasını deneyimlemek, ardından da bir kahve eşliğinde semtin ruhunu özümsemek için 20 Mayıs’a kadar vaktiniz var.
Dijital aura
Sıra dışı projelerle karşımıza çıkan 42 Maslak Art!SPACE Gallery’deki Art Innovation Prix 2018 sergisine de uğramanızı öneririm. “Dijital aura” temasıyla izleyiciyle buluşan sergide, global gündemin paralelindeki teknolojik ve bilimsel unsurları sanatla buluşturan 20 adet eser bulunuyor. Yeni medya, biyo sanat, kinetik sanat ve veri sanatı gibi çalışmaların interaktif nitelikleri de oldukça zihin açıcı. 18 Mayıs’a kadar görülmeli.