Kasım’ın kaçırılmayacak sergileri
.
İstanbul’da birbirine yürüme mesafesinde yer alan sergiler, ufuk açıcı eserlere ev sahipliği yapıyor. İşte görmeniz gerekenler.
KRANK Art Gallery, özellikle tekstil üzerine çalıştığı özgün işleriyle tanınan Güneş Terkol’un “Evim Kalbimdir” isimli dökümantasyon sergisini ağırlıyor. Londra’da yılda bir kez gerçekleştirilen çağdaş sanat festivali Art Night için hazırlanan ve ilk defa Türkiye’de sergilenen pankart projesinde Terkol, Middlesex Street Estate sakini bir grupla çalışmış. Londra’da göçmenlere tahsis edilmiş iki konuttan biri olan Middlesex Street Estate, yüzde 70’i farklı azınlıklar tarafından birkaç jenerasyondur kullanılıyor.
Kadınlar ve göçmenlerin hayalleri
Proje kapsamında üretilen büyük boyutlu pankart, sanatçının tasarladığı zeminin üzerine işlenen sahnelerden oluşuyor. Semt sakinlerinin ümitlerinin, düşlerinin, bulundukları çevre ve komşuları ile olan ilişkilerinin duygu ve emek dolu şiirsel anlatımını gözler önüne seren bu çalışma, Londra’da “Kuş Bandosu” isimli gezici koronun performansıyla zenginleştirilmiş. Dikişi, eserlerinde kişisel tarihi, çevresi ve karşı karşıya geldiği toplumsal koşulların paralelinde şekillenen bir tür ifade biçimi olarak kullanan Terkol, işlerinde yer verdiği fikirsel ortaklıktan ödün vermiyor. Farklı coğrafyalarda yaşasalar da benzer meselelerle mücadele etmek zorunda kalan kadınlar, göçmenler, gençler, vb. kesimlerin hayalleri, korkuları, gelecek kaygıları ve güncel durumlarını naif ama güçlü sanat pratiğiyle daha da etkileyici kılıyor. 18 Kasım’a dek izlenebilir.
Toplumumuz uyutuluyor mu?
Zilberman, Mısır Apartmanı’ndaki her iki mekânında yeni sergilerini izleyiciyle buluşturdu. Ana galeride Alpin Arda Bağcık’ın “Kırmızı Reçete” isimli sergisi ismini, Sağlık Bakanlığı tarafından bağımlılık yapıcı ilaçların kötüye kullanımını engellemek amacıyla oluşturulan reçeteden alıyor. Sergide, medya eliyle bilginin kontrolsüzce çoğaltılarak bozulmasının olası sonuçları, uyutucu, uyuşturucu bir etkiyle izleyiciye sunuluyor. Toplumun içine düşürüldüğü bilinç uykusu vaziyetine dikkat çeken Bağcık’ın, sergisi 30 Aralık’a dek görülebilir. Zilberman’ın proje mekânında ise Gülçin Aksoy’un “A” isimli proje sergisini izleyebilirsiniz. Birçok dilde karşılığı olmayan “abla” ve “abi” kelimelerinden hareketle, geleneksel dil kodlamalarını masaya yatıran Aksoy, “A”nın hiyerarşisini sorguluyor.
İstiklal Caddesi’ne gelmişken Serkan Özkaya’nın Galerist’te açılan “Bekleyeceğiz” başlıklı sergisine uğramalısınız. Sanatsal röprodüksiyonun doğasını sorguladığı çalışmalarıyla bilinen Özkaya, Duchamp’ın son yapıtı Étant donnés’nin altında yatan gizemi çözmek için kolları sıvamış. Sergi için
2 Aralık son gün...
Gerçeklerle yüzleştiren enstalasyon
Ticari endişelerden uzak, bağımsız ve yaratıcı bir üretim sahasının gelişimine destek olmak amacıyla yola çıkan Merdiven, programına İpek Duben’in “LoveGame” adlı enstalasyonuyla başladı. Duben, izleyiciyi terk edilmiş bir kumarhane ortamında gerçeklerle yüzleştiriyor. Eşlerin, ebeveynlerin “sevdikleri kişilere”, birbirlerine, çocuklarına uyguladıkları her türden şiddet ve cinayeti, renkli bir kumarhane kurgusu içine adeta saklayan “LoveGame”, toplumun sınır tanımazlığını sorguluyor.
(Salı-cumartesi: 11:-18:00, Meclis-i Mebusan Cd. No:31, Beyoğlu)