Seçim sistemi
.
Rejimin adı temsili demokrasidir. Böylece vatandaşın kolektif kararları bizzat aldığı doğrudan demokrasiden ayrılır. Doğal olarak, vatandaş adına karar verecek temsilcinin seçilme yöntemi kritiktir.
Arşivime baktım.Yirmi yıldır ekonomi dışında galiba en çok seçim sistemi yazmışım. Bazıları tekrar tekrar yayınlanmış. Daha yeni Seyfettin Gürsel’in çalışmasına referans verdim.
İlk günden itibaren iki turlu dar bölgeyi savunduğumu bilhassa hatırlatmak isterim.
Daha kötüsü olmaz
Bektaşi fıkrasıdır. İki köylü arasında hangimizin şarabı daha iyi kavgası çıkmış. “Erenler şarabın meftunudur, o seçsin” denmiş. Bektaşi birini tatmış, parmağını “bu daha iyi” diye diğerine uzatmış. İtiraz gelince de “içtiğimden kötüsü olamaz, öbürü daha iyidir” demiş.
Mevcut sistemin çok iyi tasviridir. Milletvekillerinin üçte biri asıl-vekil ilişkisinin tümü ile koptuğu 4 büyük ilin geniş çevrelerinden seçiliyor. Vekil başına seçmen sayısı keyfi değişiyor. Barajla seçim bölgesi dışında tahdit getiriliyor. Bundan kötüsü gerçekten olamaz.
Reformun ana hatları teşhiste mevcuttur. Seçim çevresi daraltılmalıdır. Eşitsiz temsil düzeltilmelidir. Seçim bölgesi dışı tahdit kaldırılmalıdır. Dikkat: Sadece birinin düzeltilmesi ile sorun çözülmez. Mutlaka üçü de kapsanmalıdır.
İki turlu dar bölge
Dar bölge tanımı gereği üç sorunu da çözüyor. Bir: Bölge tek vekil seçiyor. İki: Ülke eşit nüfuslu bölgelere bölünüyor. Üç: Bir parti tek bölgede bile seçime girip vekil çıkartabiliyor.
Dar bölge demokrasilerde en yaygın kullanılan yöntemdir. İngiltere ve ABD “en çok oyu alanı” seçer. Yüzde 30 oyla milletvekili çıkabilir. Bizde belediye başkanları böyle seçiliyor. Pekâlâ çalışıyor.
Fransa iki turlu yapıyor. İkinci turda aday azalınca biri yüzde 50’yi aşabiliyor. Ayrıca ilk turda halkı ön seçime katmak da mümkündür. İkinci tura en çok oy alan iki parti kalır. İki turlu dar bölgeyi tereddütsüz destekliyorum. Türkiye’yi rahatlatır.