Komşularla ticaretin önemi
.
Bu hafta yollardayım. Salı, Iğdır üzerinden Doğubayazıt’a gidildi. İshakpaşa Sarayı’nı çok etkileyici buldum. O arada Ağrı Dağı’nın görkemli görüntüsü ününde çekilen resmimi twit’ledim (@AS_Akat).
Çarşamba Iğdır’da Anadolu Sohbetlerine katıldım. Komşularla ticaretin önemini anlattım. Kısa bir Ankara arasından sonra bölgeye geri döndüm. Bu satırları Kars Kalesi’nin gölgesinde yazıyorum. Birazdan Sarıkamış’a kaz yemeğe gidiliyor.
Görünmeyen duvarlar
Iğdır konuşmamı hazırlarken bölgenin sosyal ve ekonomik göstergelerini taradım. TÜİK, Türkiye’yi 26 coğrafi birime ayırıyor. Gelişmişlik sıralamasının en altını TRA2 (Kars Ağrı, Iğdır, Ardahan) ve TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) paylaşıyor.
Şaşırmadım ama gene de hüzünlendim. Şüphesiz, çetin doğa koşulları buna katkı yapıyor. Ama tek başına açıklamıyor. Ekonomik ve toplumsal gelişmenin önündeki insan yapısı engelleri unutmamak gerekiyor.
Özellikle kapalı sınırların dış ticareti engellemesini kasdediyorum., 1923 sonrasında Sovyetler Birliği yüksek bir duvar örmüştü. Dağıldı ama bu kez Ermenistan sınırı kapatıldı. Ardından ABD’nin İran’a ambargosu geldi. Görünmeyen duvarlar bir türlü yıkılamadı.
Kısır döngüyü kırmak
Bir kısır döngü devreye gidiyor. Sanayi ve ticaret gelişmiyor. Sosyal sermaye yetersiz kalıyor. Eğitilmiş nüfus göç ediyor. Böyle sürüyor. İşte, kısır döngünün kırılmasında komşularla ticaret kritik bir rol oynayabilir.
Irak ve Suriye pazarlarının güneydoğuda, Gürcistan’ın doğu Karadeniz’de yarattığı sinerji iyi biliniyor. Aynı olayı Yunanistan için Ege adalarında izliyoruz. Sınırların açılması, dış ticaretin hareketlenmesi bölgeye canlılık getiriyor.
Doğrusu kısa dönemde iyimser değilim. Maalesef siyasi engeller sürüyor. Ama eninde sonunda gerçekleşeceğine inanıyorum. Yazımı bir Karslının gözlemi ile bitiriyorum. “Burası Türkiye’nin bittiği yer; halbuki başladığı yer olmalıydı!”
Doğru söze ne denir...