Kapitalizmin geleceği
.
Üçüncü çeyrek milli geliri bugün yayınlanıyor. İmalat sanayisi üretimine bakarak yüzde 5’i aşabileceğini yazmıştım. Ancak SETA’nın iktisatçılar arasında yaptığı anketten yüzde 4,2 çıktı. Merakla bekliyorum.
Konferans programı ve Hindistan’la üç buçuk saat fark gündemi izlemeyi zorlaştırıyor. Yazımı ekim sanayi üretimini görmeden yollayacağım. Büyüme açıklandığında ise trende olacağım. Neyse, arayı dönünce kapatırım.
Krize rağmen
Delhi’de ilginç sunumlardan birini Craig Calhoun yaptı. Geçen yıl eski okulum LSE’ye direktör (rektör) seçildi. Dünyanın önde gelen sosyal bilimcileri arasındadır. Başlığı: “Kapitalizmin geleceği var mı?”
İktisat-sosyal bilimler diyaloğunun mutlaka güçlenmesi gerektiğini hep savundum. Mevcut bölünmüşlük ikisini de zayıflatıyor. Birbirinden öğrenecekleri çok şey var. Kanalı açacak tüm çabaları destekliyorum.
Kapitalizm tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Gelişmiş ekonomilerde büyüme durdu. Aynı anda gelir dağılımı hızla daha da bozuluyor. Ona rağmen ortada bir alternatif de görünmüyor. “Dokuz canlı” olduğu çok açıktır.
İki büyük tehlike
Özel mülkiyet-piyasa ikilisi geçmişte değişen koşullara bir şekilde uyum sağlamayı becerdi. Özünü kaybetmeden bugüne ulaştı. Aynı performansı gelecekte gösterebilir mi? İç içe iki tehlike cevabı belirleyecektir.
Biri küresel ısınmadır. Sermaye birikimi (büyüme) modelinin kaçınılmaz sonucudur. İnsanlığı hızla büyük bir felakete taşıyor. Diğeri gelir/servet dağılımı adaletsizliğidir. Yol açtığı toplumsal kutuplaşma siyaseti kilitliyor.
Felaket senaryosu iki mekanizmanın birbirini beslemesinden kaynaklanıyor. Kilitlenen siyasetin küresel ısınmaya çözümü engellemesi bir kısır döngüyü tetikliyor. Yani sistem geçmiş başarısını mümkün kılan uyum esnekliğini kaybediyor. İnsanlığı uçurumun kenarına taşıyarak çöküyor. Neden olmasın!