2013’te bütçe
.
Perşembe günü dolar için 2.20 TL’ye (sepet 2.60 TL) psikolojik sınır dedim. Mürekkebi kurumadan aşıldı. Acaba bana inat mı? Yoksa Salı toplanacak Para Politikası Kurulu öncesi heyecanı mı? Manidar (!) bulanlar çıkacaktır.
Kasım ödemeler dengesine değinmeyi unutmuşum. Dış açık piyasa beklentisinin altında geldi. Altın hariç açıkta düşüş sürüyor. Kasım’da yıllık 50.7 milyar dolara indi. Bu eğilim giderek güçlenir. Aralık verisi ile yılın tümüne bakacağım.
Çapa taramadı
2013 bütçe sonuçları Bakan Şimşek tarafından açıklandı. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Bütçe açığının hedefin altında kalacağı sonbaharda belirginlik kazanmıştı. Sonuç şaşırtmadı. Belki “sıcak paracıları” biraz üzmüştür, o kadar.
Her fırsatta vurguladım. Maliye politikası içeride ve dışarıda esen ters rüzgarlara karşı ekonominin temel çapasıdır. Yoksa dış açığın ulaştığı düzey gemiye çoktan demir taratmış, fırtınalı sulara taşımıştı.
Bütçe 2013’ü 18.4 milyar TL açık ve 31.5 milyar TL faiz-dışı fazla ile kapadı. Milli gelirin, aynı sıra ile, yüzde 1.2 ve yüzde 2’si ediyor. 2008’den bu yana en iyi gerçekleşmedir. Ekonomi yönetiminin başarı hanesine yazılmalıdır.
IMF’siz disiplin
Konjonktür boyutunu hatırlatalım. İki yıldır ekonomi yavaş büyüyor. Ona rağmen bütçe açığı daralıyor. Yani vergi gelirleri güçlü büyüme sayesinde denemez. Kısmen kur artışının vergi gelirlerine olumlu etkisini yansıtıyor.
Sizleri on yıl öncesine götürmek istiyorum. 2004 yazında herkes hükümetin IMF’le Standby Anlaşmasını yenilemesini istiyordu. Döviz ve kur sıkıntısı yoktu. Yani nedeni IMF olmadığı takdirde mali disiplinin bozulacağına kesin inançtı.
Bu mantığa karşı çıktım. “Siyasete güvensizliğin anatomisi” başlıklı yazımda (4/8/2004) “Türkiye’de toplum ve siyasi sınıf mali disiplinin önemini kavradı mı?” diye sordum. Tarih cevabımı doğruladı. Bütçe disiplini IMF’siz sürdürüldü. Çok önemlidir.