Yurtdışında radikal değişim mi?
Son bir, iki yılda global finans piyasalarında işlem yapan sermayenin ilgisi gittikçe artan bir şekilde emtia piyasalarına kayıyor...
Son bir, iki yılda global finans piyasalarında işlem yapan sermayenin ilgisi gittikçe artan bir şekilde emtia piyasalarına kayıyor. Geçtiğimiz bir kaç onyıl boyunca akışkanlığı gittikçe artan sermaye; kur-faiz-hisse senedi yatırımlarından, yavaş yavaş petrol, değerli metal ve emtia piyasalarına yönelmeye başlamış görünüyor.
Geleneksel olarak petrol ve altın bu piyasalar içinde en fazla derinliğe sahip piyasalarken, bunlara bakır, alüminyum, şeker,al-kol ve hatta elektrik de eklendi. Bu ürünlerin spot piyasalarındaki gelişmenin yanı sıra, türev ürünlerinin işlem gördüğü alt piyasaların işlem hacimleri ve katılımcıları da gün geçtikçe artıyor.
Petrol piyasasına bakıldığında özellikle son iki yılda katılımcıların artışına bir de politik ve arz-talep problemleri eklenince volatilite oldukça yükselmiş durumda. Volatilitenin artması da yeni hedge fonlann bu piyasalara ilgisini arttırıyor. Klasik kur-faiz-hisse üçgeninde getiri beklentileri, emtia piyasalarına göre daha sınırlı kaldığından her geçen gün hem bu fonlar hem de yatırım bankaları petrol, değerli metal ve emtia piyasalarına yöneliyorlar.
Yaratılan beklenti de fiyatların hep yukarı çıkacağı yönünde olduğundan, yeni pozisyon almak isteyenlerin karşısına fazla sayıda satıcı çıkmıyor. Başta büyük petrol şirketleri olmak üzere gerçek üreticiler de bundan memnun olduklarından, bu oyun gittikçe artan hızlarla oynanmaya devam ediyor.
Yine petrolden bir örnek verir isek, petrolün finansal türevlerinde bazı yatırım bankaları piyasa yapıcısı konumuna gelmiş durumdalar. Bakıldığında bu bankalar ne petrol çıkaran ne de rafine eden kurumlar. Ancak bu yatırım bankaları ve beraberindeki hedge fonlar nerdeyse petrol fiyatlarını belirler konuma gelmiş durumdalar. Hatta işi biraz daha ileriye götürüp, fiziksel petrol depolama tesisi kuran, rafineri satın alan yatırım bankaları bile var.
Benzer durum değerli metallerde de var. Sanayi metalleri kurşun, bakır, aliminyum ve altın/gümüşte de yatırım bankalarının ve hedge fonların etkileri gittikçe artıyor. Günlük fiyat hareketlerinin yüzde 3'lere 5'lere ulaştığı piyasalar; faizlerdeki 25 baz puanlık (yüzde 0.25) hareketleri pek de fazla ka'ale almıyor görünüyorlar.
Önümüzdeki aylarda İran gerginliğinin, özellikle petrol ve altın piyasalarını daha da hareketlenmesi beklenmeli. Gerçekte İran'a bir müdahale olmasa bile "tehditi" yetecek.
Hedge fonların bir sonraki hedefi çok büyük ihtimalle tarım ürünleri piyasaları olacak gibi görünüyor. Buğday, kahve, kakao, pamuk gibi ürünler de bu fonların ilgi alanına girerse şaşırtıcı olmayacak.
Hedge fonların oynadıkları oyunlar nedeniyle oluşan tüm bu fiyat artışları da eninde sonunda hepimizin cebinden çıkacak.