Piyasalar sakin mi dalgalı mı olacak?
.
2015’te iç piyasa, iki seçim, Fed’in kararı ve jeopolitik gelişmelerle hareketliydi. Piyasaların gözü bu yıl AB çıpası ve reform paketinde olacak. Kur cephesinde sert iniş çıkışlar görülmez. Dolar/TL ortalaması 3.10 olur. Gözler, görev süresi dolacak TCMB Başkanı Başçı’nın faiz hamlelerine çevrilir.
İlk kez 2012’de ‘Suriye meselesi Türkiye için çok önemli bir sorun olacak’ demeye başladığımdan bu yana süre giden problem 2016’da gündemdeki yerini koruyacak ancak önümüzdeki yıllar için Pasifik Bölgesi’nde yaşananlar daha fazla dünyanın gündemini işgal etmeye başlayacak.
2015 yılında iki seçim arasında sona eren “Barış Sürecinin” ardından şiddetlenen çatışmalarda can kayıpları, sokağa çıkma yasakları ve bölgeden göçler de arttı. İç barışımızın tehdit altında olduğu bir dönemde, dış politikada yapılan hataların bedellerini yavaş yavaş ödemeye başladık, korkarım daha da fazla ödeyeceğiz.
Kartlar yeniden dağıtılıyor
25 Ocak’taki ilk toplantıda Birleşmiş Milletler eliyle Suriye’de oluşturulmaya çalışılan barışın; bir tarafının IŞİD olmadığı durumda, nasıl hayata geçeceğini kestirmek zor. Ancak, bölgedeki savaş halinin böyle devam edebilmesi mümkün değil. Bu yıl içinde bölgedeki sınırlar yeniden çizilecek gibi görünüyor. Bizim açımızdan en önemli kırmızı çizgi olan “Kürt Koridoru’nun” tamamlanması olasılığı artıyor. Buna nasıl tepki vereceğimiz, NATO bünyesinde bu konuda ne kadar destek bulacağımız henüz net değil. Ancak 2015’ten yeni yıla kalan ve net olan tek bir şey var: Artık ‘Şangay 5’lisi’ veya ‘yüzümüzü Doğu’ya da dönmemiz’ söz konusu değil.
Türkiye yeniden NATO ve Batı bloğu ile yola devam edecek. Bunun beraberinde AB ile müzakerelere dönülmesi, hem yeni yıl için iyi bir “çıpa” vazifesi görecek hem de ülke içinde bozulan dengelerin yeniden “AB kriterlerine” uyum çabasıyla kurulması umudu artacaktır. Belki de kartların yeniden dağıtılacağı yeni yıl için elimizdeki en somut olumlu “kart” da bu olsa gerek.
Merkez Bankası testine hazırlanın
Merkez Bankası (TCMB) “testi” sırasında gösterge bono bileşik faizlerinde yüzde 13.75, 10 yıllık tahvil getirilerinde de 12.25’leri test edebiliriz. Böyle bir durum hasıl olmuşsa Merkez’den (ister görevdeki, ister müstakbel Başkan’dan) “şok faiz artışlarının” geldiğini görebiliriz. Büyümenin yüzde 3’e oldukça yakın, enflasyonun da yüzde 7.5’in üzerinde seyredeceği, özellikle ülkenin güneyine ihracatının son derece sıkıntılı olduğu, turizm gelirlerinin ciddi oranda düşme tehdidi ile karşı karşıya olduğu “oynak mı oynak” bir yıla hazır olmakta fayda var.
Doların yıl ortalaması 3.10 olur
Dolar/TL kuru 2015’i düşük kapatma çabalarına karşın, bu yıl içinde gerek iç politikadan gerek Fed’den gerekse de bölgedeki gelişmelerden dolayı hayli “oynak volatil” olacak. 2016’da görülecek düşük/yükseklerden çok, yıl ortalamasının 3.10 seviyelerinde olacağını tahmin ediyorum. Üstelik bu tahminimi de uzun bir süredir koruyorum. Yılın özellikle ikinci çeyreğinde; Merkez Bankası Başkanı tartışmalarının yaşanacağı dönemde; dolar/TL kurlarında 3.30’lu seviyelerin test edilmesi olasılığı hiç de az değil. Eğer bu dönemde gerek var olan Erdem Başçı yönetiminin “orta yolcu” tutumu, gerekse de müstakbel başkanın “gerçeklerden” uzağa düşen görüşlerinin hakim olduğu bir ortam oluşursa piyasalar ertelenen “TCMB testini” devreye alabilirler.
Borsada iyimser senaryo: Yıl sonunda 93.000
Sanırım bankaların hazine pazarlama bölümlerinin ve VIOP’un yeni işlem hacmi rekorlarını kırdığı bir yıla giriyoruz. BIST 100 Endeksi’nde yılın ilk çeyreğinde 62.000-65.000 bandının test edilmesini, aşağıdaki iyimser ve umutlu senaryonun hayata geçmesi durumunda yıl sonunu 93.000 seviyelerinden kapatabileceğini tahmin ediyorum. Tüm bu olumsuz senaryoyu tersine çevirebilecek tek şey; Kürtler’le bir “Barış Sürecinin” yeniden başladığı, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün temel alındığı; İran ve İsrail ile barışmış, AB ile tam üyelik patikasında yol alan bir Türkiye olsa gerek. Bunu ne kadar başarabilirsek, o kadar “iyiyiz”, bunlardan ne kadar uzaklaşırsak, o kadar “kötüye gideceğiz”. Buna yeni bir “hikaye” demiyorum, yeni bir “var olma kararı” diyorum.
İran ve İsrail’le ilişkiler önemli
Bu yıl içinde İran ile Batı arasındaki anlaşmanın ilk adımları atılmaya başlanacak. İran; bir yandan petrol piyasalarına yeniden dönmesi, diğer yandan yaptırımların hafiflemesi ile artacak küresel ticareti ile tüm dünya için önemli bir pazar olacak. Dış politikada İsrail ile yaşanan ilişkilerin (mecburi) “normalleştirilme” sürecinin benzeri İran ile de sağlanabilirse (Rusya için normalleşme daha uzun zaman alacaktır) biz de bu pazardan pay alabiliriz. Aksi takdirde İran ile ‘bölge liderliği’ konusunda hem de İran pazarından kalıcı pay kapabilme adına uzun vadeli önemli kayıplara uğrayacağız. Yine de İsrail ile zoraki barış, bu yılın olumlu gelişmelerinden birisi olacak.
Reform paketi rotayı düzeltir mi?
İçeride bu yılın en önemli konularından birisi Anayasa süreci ve bu bağlamda Başkanlık tartışmaları olacak. Daha ilk adımlarında tökezleyen yeni Anayasa taslağı Meclis’te 367 oyu alamaz da yeniden bir referandum sürecine girecek olursak, işimiz çok zor olacak. Bu durum ekonomi açısından 2015’te yaşanan sıkıntıların artarak devam etmesi anlamına da gelecektir. Buna bir de faiz artış sürecine başlamış olan Fed’in 2016’da 2-3 yerine 4 kez faiz artırması eklenirse, ekonomi tarafında şartlar özellikle yılın ikinci yarısında çok daha zorlaşabilir. Eğer açıklanmış olan ‘reform paketi’ harcama paketi olmaktan çıkarılıp; gerçekten ülkenin rotasını gelişme yönüne çevirecek hale getirilmezse, ucuz para döneminde elde edilmiş kazanımların birçoğunu değilse de önemli kısmını geri verebiliriz. Nisan ayında yeni Başkanı atanacak olan Merkez Bankası; 2015’in son toplantısında olduğu gibi ekonominin gereklerini değil de politik tercihleri öne çıkaran bir patika izleyecek olur ise özellikle kur cephesinde 2015 kadar sert olmasa da sorunlar yaşamaya devam edeceğiz demektir.