Piyasa paranın yeni patronunu bekliyor
.
Bu hafta gözler Perşembe günü açıklanacak 2015 yılı büyüme rakamları ve ABD istihdam verilerine çevrilecek. İstihdam iyi gelirse ‘Fed Nisan’da faizleri artırır mı’ tartışmaları alevlenecek. Piyasanın en merak ettiği konu yeni TCMB Başkanı olacak
Bu hafta içeride Perşembe günü 2015 son çeyreği ve tüm yılın büyüme verisi, Cuma günü de ABD Mart ayı Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi açıklanacak. İlk veri geçmiş yılın nasıl geçtiğinin netleşmesi açısından önemli olsa da geleceğe dair önemli rakamlar ABD’den gelen olacak. 205 bin kişilik bir artış bekleniyor. Doğal olarak bu seviyenin üzerinde gelebilecek bir artış yeniden Nisan’da faiz artışı gelir mi tartışmalarını alevlendireceğinden önemli. Her ne kadar benim beklentim faiz artışı konusundaki kararın Haziran’a kaldığı yönünde olsa da piyasalar veri ile heyecanlanacak.
Faiz indirimine tepki yok
Geçen haftanın iç finansal piyasalar açısından önemli gelişmesi; Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın görev süresinin son toplantısında yaptığı 25 baz puanlık indirimdi. Piyasalar üzerinde ne rakamsal ne de psikolojik herhangi bir etkisi olmasa da böylesi kararın alınması, farklı yorumları beraberinde getirdi. Baz etkisinden dolayı önümüzdeki iki ay enflasyonun düşeceği piyasaların malumu.
Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) kararından sonra piyasaların rahatlamış olması, Başçı’nın da elini rahatlatmış olabilir dendi. Son toplantısında siyasilere mesaj yollamaya çalıştı diye konuşuldu.
Ancak benim tahminim; ister kendisi yeniden atansın, isterse de yeni bir isim başkan olsun; göreve başladığı günün hemen ertesinde (19 Nisan’da görev süresi sona eriyor, 20 Nisan’da PPK, 26’sında da Fed var) yapılacak toplantıda yeni başkanı bir karar almak zorunluluğundan kurtarmaya çalıştığını düşünüyorum. 50 baz puan da indirebilirdi ancak bu da siyasilere (yanlış) mesaj olarak algılanabilecekti.
25 baz puanlık indirimle ‘gider ayak’ tarafların hepsini olmasa da çoğunu memnun edecek bir adım atmış oldu. Doğal olarak kararın piyasalarda herhangi karşılığı olmadı. “İşgören faiz” dediğim TCMB ağırlıklı fonlama faizi, yüzde 8.90’lı seviyelerden Cuma günü 8.86’ya gerileyebildi.
Piyasalar yeni dönemde TCMB Başkanı’nın kim olacağı üzerinde yoğunlaşacak. Kim olacağından önce belki de ilk aşamada önemli olan; daha önceki başkan atamalarında yaşandığı gibi sürecin uzamaması ve gerginliklerle uğraşmamak olacaktır.
Altında 1.200 dolar kritik
BIST 100 endeksi ABD borsalarında yaşanacak bir hareket sırasında önceki hafta ile geçtiğimiz hafta arasında 80.121-79.369 arasında kadar daralan “boşluğunu” kapatabilir. Altın için de 1.200 dolar/ons seviyesi kritik.
İki hafta önce 1.2883 dolar/ons seviyesine kadar yükselmeyi “başaran” altın, geçtiğimiz haftayı 1.217 dolar seviyesinden kapattı. 1.237 seviyeleri önemli bir destekti, tutmadı. Şimdi sırada 1.193-1.200 seviyesi var. Bu seviye korunabilirse ne alâ, yoksa yeniden 1.135-45 bandına doğru hareket başlayacak demektir.
Beklentim bu hafta için 1.195 dolar test edildikten sonra yatay bir seyre dönülmesi.
ABD borsaları yorulabilir
Cuma günü ABD’den gelecek TDİ verisine kadar dayanırlar mı bilemiyorum ama teknik analiz penceresinden bakıldığında ABD endekslerinde önemli trendlere gelindi ancak aşılamadı. ABD ham petrolü, bakır ve değerli metallerde de benzer “yorgunluk” emareleri var. Mayıs 2015’te 18.351 seviyesinden bu yana gelen ana düşüş trendine 17.588 ile oldukça yakınlaşan Dow Jones endeksi bu seviyeleri aşmakta zorlanıyor. S&P 500 endeksi için benzer bir durum söz konusu. Bu hafta veya TDİ verisinden sonra gelişmiş ülke borsalarında büyük olmasa da teknik olarak “hatırı sayılır” bir düzeltme görebiliriz. Çarşamba günü ABD’de açıklanacak petrol verileri önemli. Stoklarda gerileme olacağı umudu Brent petrol fiyatını 42.50 dolara yükseltmiş ancak bu seviye korunamamıştı. Bu hafta açıklanacak veriler stoklarda bir azalma göstermezse petrol fiyatlarında 40 dolarların altına inildiği, hatta 38 dolarların altına dahi sarkmaların olduğu günler görebiliriz.
Merkez bankaları kâr etmeli mi?
2014 yılındaki 10 milyar TL’lik kârdan sonra Merkez Bankası’nın 2015’te de 13.9 milyar TL kâr elde ettiği açıklandı. Uğur Gürses; Radikal’de 11 Nisan 2015’ta yayınladığı “‘Para basan’ merkez bankası iyi değildir” başlıklı yazısında son üç başkanı kıyaslamış. 2001-05 arasındaki dönemde Süreyya Serdengeçti 4.64, 2006-10 döneminde Durmuş Yılmaz 10.45 milyar kâr yapmışken, 2011-14 döneminde 31.04 milyar kâra ulaşan Başçı bu performansını 13.9 milyarlık 2015 kârı ile 45 milyar TL’ye yaklaştırdı. Merkez bankaları kâr amacı gütmeyen, piyasaları düzenleme ve kontrol etme amacıyla kurulmuş kurumlardır. Evet, Merkez bankaları kâr ediyorsa ortada bir sorun var demektir. Bu perspektiften bakıldığında Başçı başarılı olarak anılmayabilir. Ancak TCMB’ye bir anonim şirket olarak düşündüğünüzde, Başçı’yı da bu şirketin CEO’su olarak kabul ettiğinizde; şirketinin kârını her yıl arttırmayı başaran, başarılı biri olarak görebilirsiniz. Hatta yeni dönemde neden görevini korumasın ki? Sonuçta rekor kâr var ortada.
Şaka bir yana bu kârın; ekonominin diğer tüm taraflarının maliyeti olduğunu da unutmayalım.