İlk çeyrek sonu sessizliği bozulur mu?
2007’nin ilk çeyreği geçen hafta sükûnet içinde sona erdi. Piyasaların; önceki yıl sonlarında sergiledikleri ‘yılı sakin kapatma sendromu’ son üç-dört çeyreğin kapanışında da etkisini göstermeye başladı
2007’nin ilk çeyreği geçen hafta sükûnet içinde sona erdi. Piyasaların; önceki yıl sonlarında sergiledikleri ‘yılı sakin kapatma sendromu’ son üç-dört çeyreğin kapanışında da etkisini göstermeye başladı. Mart’ın son haftasına girilirken bilançolar son şeklini almış oluyor. Katılımcıların pek çoğu da ciddi bir gelişme olmadığında, önemli bir pozisyon değişikliği yapmıyor. Bu da fiyatların dar bir aralıkta kalmasına neden oluyor.
Her ne kadar piyasalar-çeyrek sonu nedeniyle de olsa gerek-İran ile Batı dünyası arasındaki gerginliği yok saysa da, bölgede önemli gelişmeler yaşanıyor. ABD’nin ciddi bir saldırı gücünü bölgeye göndermesi uzun zamandan beri gündemde olan İran’a saldırı planlarının provası olarak da algılanıyor.
Bu gerginlik dünya borsalarını çok fazla etkilemese de; en önemli hareket petrol fiyatlarında oldu. 23 Mart haftasını 62.25 dolardan kapatan Brent ham petrolü, geçen Cuma günü 69.14 dolara kadar yükseldi. Ocak’ta 51 dolar dip seviyelerinden bu yana bir yükseliş trendinde olan petrol fiyatlarında 64 dolar zaten konuşuluyordu. Ancak İran gerginliğiyle fiyatlar beklentilerin de üzerine yükseldi.
Diğer yandan altın fiyatları “savaş senaryosunu” tam olarak desteklemedi. Hafta içinde 658 ons/dolar seviyelerinden 670 dolara ‘zoraki’ yükselen altın fiyatları haftayı 663 dolardan kapattı. Savaşın; en azından bu rauntta çıkmayacağı fikrini destekleyen bir başka gösterge de Brent petrolünün ileri tarihli vadeli kontratlarının yakın vadelilerden “düşük” olması. Yani bu kontratlarda iki seneden beri ilk kez “backwardation” yaşanıyor. Petrol fiyatlarını speküle edenler bile “savaş senaryosunu” kısa vadede fiyatı yükseltmek için kullandıklarını kabulleniyor.
Yurt içine baktığımızda da benzer şekilde yanı başımızda savaş çıkacağına inanılmıyor gibi... Çeyrek sonunda tüm piyasalar adeta ‘süt limandı’. Diğer taraftan, AKP’nin cumhurbaşkanı aday(lar)ını açıklayacağı “kritik” 16 Nisan’a 10 iş günü kala; piyasalar dar bir bantta hareket ediyor ve yurt dışından önemli bir haber gelmediği takdirde pozisyonlar korunacak gibi duruyor. Haftanın son üç günü bileşik yüzde 19.70-19.85 bandında işlem gören gösterge bono faizlerinde Salı günü yapılacak yeni 4 şubat 2009 vadeli bono ihalesiyle bu dar bandın dışına çıkılacaktır. Eğer ihale öncesinde Körfez’deki gerginlik artar ve ihalelere katılımı azaltacak bir hava oluşur ise 19 Mart’ta 20.15 ve 20.08 arasında oluşan ‘boşluğu’ kapatabilecek bir yükseliş yaşanabilir.
Bir taraftan cumhurbaşkanlığı için ‘kritik’ güne yaklaşıyor olmamız, diğer yandan İran derken; üstüne bir de ABD 10 yıllık tahvil getirilerinin 4.64’lere çıkmış olması ihale öncesi faizleri yükseltebilir. 1.3735-1.3770 seviyelerinin altına inemeyen dolar/YTL kurlarında da 1.3960’ın üzerine geçilip 1.4090 seviyelerine gelinir ise bu senaryonun gerçekleşme ihtimali daha da artar.
Bu haftanın ilk yarısında gözler Hazine ihalesi ve özellikle Körfez bölgesinde, ikinci yarısında yine ABD hisse senedi piyasalarında olacaktır ki, savaş ihtimalinin azalması ABD borsalarını olumsuz etkileyebilir.