FED'in faiz artışları etkili değil mi?
ABD Merkez Bankası FED'in Haziran 2004'ten bu yana artırdığı faizlerde yüzde 4.75'e gelinmesine rağmen, ekonomik yavaşlamaya işaret eden net bir sinyal alınamadı...
ABD Merkez Bankası FED'in Haziran 2004'ten bu yana artırdığı faizlerde yüzde 4.75'e gelinmesine rağmen, ekonomik yavaşlamaya işaret eden net bir sinyal alınamadı. Son açıklanan dayanıklı mal siparişlerinde Mart ayında; beklenti yüzde 1.6 iken; yüzde 6.1'lik artış olmuş. Şubat ayında açıklanan yüzde 2.7'lik artış da yüzde 3.4'e düzeltilmiş.
Diğer taraftan ABD'deki konut değerleri toplamında 1998'den bu yana en yüksek değerlere ulaşılmış durumda. Her ne kadar satılmayı bekleyen ev stoklarında artış ve yeni inşaat ruhsatlarında azalma olsa da ABD'deki konut 'balonu' patlamamış görünüyor.
Sadece bu iki dataya bakarak FED'in faiz artışlarının ekonomiyi soğutmaya yetmediğini düşünmek yanlış olur. Ancak ABD'deki 'ikiz açıklarda'da bu işaretler henüz daha görülmüyor. Her ne kadar FED'in faiz artışlarının reel ekonomiye yansımasının altı ayı bulduğu araştırmalarda ortaya konsa da, faizler neredeyse iki yıl önce artırılmaya başlandı ve bir şekilde bu artışların etkili olması gerekirdi.
Anlaşılan gelinen seviyeler istenen sonuçları vermemiş durumda. FED'in Mayıs'taki toplantısında faizlerin 25 baz puanlık artışla yüzde 5 seviyesine yükseleceği piyasalarca kabul edilmiş durumda. Piyasanın beklentisi, son açıklanan toplantı notlarına göre, daha fazla artış olmayacağı yönündeydi. Ancak gelen datalar bunu desteklemediği için 5.25 ve sonrası yeniden konuşulmaya başlandı. Bunun etkileri de 10 yıllık ABD tahvil getirilerinde görülmeye başladı ve getiriler yüzde 5.10'ların üzerine çıktı.
Diğer yandan emtia piyasalarında yaşanan yükselişler sadece borsalardaki fiyat hareketleri olarak kalmıyor, nihayetinde reel ekonomiye de yansıyor ve yansıyacak. Başta petrol olmak üzere; bakır, alüminyum ve diğer sanayi metalleriyle, ethanol-alkol piyasalarındaki yükselişler nihayetinde reel ekonomiye enflasyon olarak yansıyacaktır.
Hedge fonların bu piyasalar girerek yarattıkları spekülatif hareketler, bu fonlara 'finansal kazanç' sağlasa da, bireyler için enflasyon demek. Temel madenleri ve petrolü bir girdi olarak kullanan sektörlerde yükselen fiyatlar, ilgili iş kollarında daralmaya ve küçülmeye, dolayısıyla da işsizliğe neden olabilecek.
Büyük merkez bankaları da bu gelişmeleri gördüklerinden olsa, sürekli olarak faiz artışlarından söz eder haldeler. Son rakamlar baz alındığında; FED'in yüzde 5.25'in dahi üzerine çıkması gerekecek, bunu da diğer merkez bankaları takip edecekler görünüyor.
Ancak son yıllarda merkez bankaları piyasaları rahatsız etmemek için faiz artışlarında "şok" adımlar yerine kademeli artışları tercih ediyorlar. Bu da katılımcılara zaman kazandırıyor, oyunu "uzatmalara" götürme şansı tanıyor. Yüksek faizler cesaretlerini kırmaya da yeterli olmuyor. Görünen o ki bunun da hepimize "enflasyon" olarak bir maliyeti olacak.