Faiz dışı rakamı kafa karıştırıyor!
Maliye Bakanı 2006 yılı faiz dışı fazla (FDF) rakamını yüzde 7.4 olarak açıklamasına karşın, Sayın Babacan ABD yolunda, rakamı yüzde 6.7 olarak açıkladı
Maliye Bakanı 2006 yılı faiz dışı fazla (FDF) rakamını yüzde 7.4 olarak açıklamasına karşın, Sayın Babacan ABD yolunda, rakamı yüzde 6.7 olarak açıkladı. Son iki üç yılda ‘tanımı’ değiştirilerek de olsa bu hedef tutturuluyor görünüyor. Bazı ekonomistlerin rakamlarına göre de FDF yüzde 6 dolaylarında.
Sayın Babacan’ın açıklamalarına göre fazlanın yüzde 6.4’lük kısmı merkezi bütçeden, yüzde 0.3’lük kısmı KİT’lerden sağlanmış. Burada çarpıcı olan programa göre KİT’lerden sağlanmış olması gereken fazlanın yüzde 1.5 olmasına karşın yüzde 0.3 olarak gerçekleşmiş olması. Aradaki farkın nerden kaynaklandığına dair net bir açıklama olmamasına rağmen bu farkın hem artan harcamalardan hem de IMF’in de ısrarla üzerinde durduğu elektrik zamlamlarının ertelenmesinde kaynaklandığı anlaşılıyor.
Burada önemli bir noktayı atlamamakta fayda var. 2002-2006 Ağustos arasında normal illerdeki sanayi elektriği fiyatlarında nerdeyse hiç artış olmamış, hatta 2003 yılından 2004’e geçilirken indirim dahi yapılmış.
Sanayiye ucuz elektrik temin edilmesinde normal şartlar altında bir sorun yok. Ancak bu, halktan toplanan dolaylı vergilerle bir anlamda ‘sübvanse ediliyorsa’ hepimiz adına bir sorun ortaya çıkıyor. Bu ‘sübvansiyon’ aynı zamanda maliyet artışlarını kontrol altında tuttuğundan dolayı enflasyon hedeflerine daha kolay ulaşılmasını sağlıyor. Ancak suni olarak. Bu tarz suni önlemlerin maliyeti daha sonra karşımıza çok daha yüksek olarak çıkıyor. Korkarım sosyal güvenlikte de benzer bir sorunla karşılaşacağız. Yanlış anlaşılmasın! Herhangi bir şekilde IMF’i savunuyor değilim. Ancak piyasaların ve kamuoyunun bu konudaki vurdum duymazlığını da anlayabilmiş değilim. Hemen herkes yüzünü dünya piyasalarına dönmüş, içeriyle pek ilgilenmiyor.
Global dünyanın bir parçası olan piyasaları, bu ülkenin nasıl yönetildiği veya yönetileceği pek de ilgilendirmiyor. Piyasalar, özellikle ekonomi yönetimini tamamen IMF’e havale etmiş durumda. İşlerin nasıl yürüdüğüne yada yürütüldüğüne pek aldırış edilmiyor. Bir sorun varsa, nasılsa IMF buna müdahale eder, işleri bir şekilde yoluna koyar diye düşünülüyor.
Global likidite nedeniyle şanslı bir dönem geçiren hükümette bunun farkında olsa gerek ki, IMF’ten gelen baskıları seçim(ler) yılında olmamız hasebiyle, hep bir sonraki görüşmeye erteliyor ve zaman kazanıyor. IMF her ne kadar kamuoyu önünde sert açıklamalardan kaçınsa da bir kez daha “uzayan” gözden geçirmeyi hafife almamak gerek. Temel sorunlar şu veya bu sebeple erteleniyor. Umarım maliyeti yine yüksek olmaz.