Dünya yeni başkanın iki dudağına bakıyor
.
Küresel piyasalarda gözler Fed’in Çarşamba günkü toplantısına çevrildi. Faiz artışı kesin. Esas merak edilen yılın tamamında 3 kez mi 4 kez mi faiz artışına gidileceğine dair mesajlar. Piyasanın kaderi yeni Fed Başkanı Powell’ın elinde
Bu hafta piyasalar için de en önemli finansal gelişme 20 Mart’ta başlayacak, 21 Mart’ta sonuçlanacak olan Fed’in ‘Federal Açık Piyasa Komite (FOMC)’ toplantısı olacak. Yeni Başkan Powell’ın ilk kez başkanlık edeceği bu toplantıdan 25 baz puanlık bir faiz artışı gelmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Bu toplantıdan gelecek bir faiz artışından çok; bu yılın tamamında ‘3 mü 4 mü’ faiz artışına gidileceğine dair FOMC üyelerinin beklentilerinin ne yönde olacağına bakılacak.
Nokta tahminlerde 3 faiz artışı beklentisinin ağırlıkta olması piyasaları rahatlatırken, 4 olması endişeleri artıracaktır. Beklentim 25 baz puanlık bir artış ve ‘çaktırmadan 3.5 faiz artışına’ işaret edecek bir açıklama ile toplantının sonuçlanmasından yana...
Faiz artışlarının 4’e yaklaşabileceği doğrudan söylenmese de ‘dudaklarımı okuyun’ tarzında bir söylemle yapılacağını tahmin ediyorum. Piyasalar ilk elden bunu net olarak oku(ya)masalar da ilerleyen günlerde böylesi bir politika daha çok fiyatlanır olacaktır.
Peki, bu fiyatlama piyasaları nasıl etkiler derseniz; bunun etkisini en iyi görebileceğimiz yer ABD 10 yıllık tahvil getirileri ve Dolar Endeksi (DXY) olacaktır. Geçtiğimiz haftanın son iki gününde 90.05’teki 50 günlük BHO’sının üzerinde 2 günlük (ve de haftalık) kapanış yapması, DXY’ın bu hafta içinde güçlenme ihtimalini artırıyor. İlk aşamada 91, ardından da 91.70-90 bandına kadar bir yükseliş ihtimalini artıracaktır.
Dolar değerlenecek
Bu durum doların tüm küresel para birimleri karşısında değer kazanma ihtimalini de güçlendirecektir. Fed’in faiz artışı doları kısa vadede destekleyici bir unsur olarak algılanacaktır. Sonrasında yeniden “Trump fiyatlamasına” dönülecektir...
Trump’ın Cohn’dan boşalan Ekonomi Danışmanlığı’na Larry Kudlow’u ataması da bu hafta içinde fiyatlanan konulardan birisi olacak. Trump’ın gittikçe kendi popülist söylemlerine uygun adayları göreve getiriyor. Göreve atanmasının heyecanı ile “güçlü dolardan” yana olduğunu söyleyen Kudlow, Trump’ın etkisi ile bu söylemini bir süre sonra rafa kaldırabilecektir. ABD Dışişleri Bakanlığı’na Tillerson’un yerine daha şahin bir isim olarak anılan Pompeo’nun atanması Suriye’de yeni bir politika belirsizliği yaratabileceğinden dolayı yeni bir endişe kaynağı oldu.
Bu hafta Arjantin’in liderliğinde G-20 Maliye bakanlarının bu yılki ilk toplantısı yapılacak. Kripto paraların da konuşulacağı bu toplantılardan ne gibi kararlar çıkacağını izlemekte fayda var. Kısa vadeli değilse de orta vadeli trendler konusunda ipuçları verecektir.
İhalelere dikkat!
Bu haftanın tahvil/bono cephesindeki hareket durulmadan, döviz cephesindeki hareketin durulmasını beklemek hata olur. 20 Mart’ta yapılacak 2 ve 10 yıllık tahvil ihaleleri dikkatle izlenmeli. İhalelere talep gelip gelmeyeceği; gelen talebin ne kadar getiri talep edeceği, talep/satış oranı önemli olacak. Bir başarısızlık izlenimi oluşursa tahvil getirilerinin yeniden 22 Kasım’da görülen seviyelere yükselmesi ihtimali artar. Bu durum da dönüp dolaşıp döviz cephesini vurur.
Brexit görüşmeleri poundu nasıl etkiler?
Bu hafta İngiltere ve AB arasında “Brexit” görüşmelerinde yeni bir aşamaya geçilecek görüşmeler yapılacak. İrlanda sınırı ile ilgili düzenlemeler önem kazanıyor. Zira İrlanda AB ile kalırken, İngiltere ayrılıyor. Bu sürecin nasıl yürütüleceği önemli. Diğer yandan İngiltere ile Rusya arasındaki “casus krizi” devam ediyor. AB’nin ‘ağır toplarının’ ve ABD’nin İngiltere’nin bu politikasını destekler açıklamalar yapması, piyasalarının olaya daha “nötr” bakmasına yardımcı oldu.
Brexit görüşmelerinde nasıl bir yol izlenecek olursa olsun, Bank of England (BoE) için asıl mesele maaş artışları ve istihdam oranı önemli olacak. Görünen o ki İngiltere’de bir faiz artışı konuşulur, umuluyor ve bu yönde bir fiyatlama yapılıyor. Ancak bunun gerçekleşmesi; daha doğru tek başına maaş artışlarına bakarak faiz artırması/artırmaması erken atılmış bir adım olabilir.
Bu hafta için; 1.4345 yükseğinden bu yana süre gelen trend seviyesi açısından bakıldığında; 1.3945 seviyesi önemli olacak. Geçtiğimiz hafta kalıcı olarak bu trendin üzerinde kapanışlar olmadı. Diğer yandan 1.3915 de 50 günlük BHO açısından önemli olacak. Bu seviyenin altına inilmesi durumunda bir önceki düşük olan 1.3712 seviyelerine yakın bir düzeltme/düşüş yaşanabilir.
Psikolojik seviye aşılır mı?
Kurlar cephesinde geçen hafta yaşanan yükselişin bir miktar daha devam etme ihtimali var. En azından tahvil ihaleleri sonuçlarını görene kadar. Kısa vadede 3.8810 önemli bir direnç idi, Perşembe günü üzerinde bir kapanış yaşanınca bir sonraki ara direnç olan 3.9250’lere gelindi, 3.9262 test edildi. Bu seviyenin haftanın ilk günlerinde yukarı yönde geçilmesi durumunda 3.9460-3.9540 seviyesi resmin içine girecektir. Bu seviyenin korunmasını; en azından tahvil ihalelerine kadar bekliyorum. Eğer bu seviyelerin üzerine çıkılmazsa yeniden 3.90’ın altına inilerek 3.8650-3.8820 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır.
Asıl sorun 3.9540 seviyesinin yukarı yönde kırılması durumunda daha önceki zirve olan 3.9830’un da üzerine çıkılarak yeni bir rekorun gündeme gelmesi olacaktır. Hep konuşulan 4.00 seviyesi psikolojik bir seviye. Teknik olarak ilki 4.0775 olmak üzere daha yüksek seviyelerin önü açılacaktır.
Ancak bu yükselişin bu “turda” olmasını doğrusunu isterseniz beklemiyorum. Zira 3.80’lerin altında artan DTH’lardan bir kısmı gönüllü, bir kısmı da “zorunlu” satışların geldiğini görebiliriz. Gönüllü olanlar aradaki kar bana yeter diye satanlar. Zorunlu satanlarsa döviz tasarruflarına faiz alırken, bir yandan da bu tasarrufları üzerine opsiyon yazıp, prim almış olan mudiler. Genelde yükseliş durumlarında bankaya alım opsiyonu satan bu mudilerin “işlem fiyatları” (Strike Price) 3.90-4.00 arasında. Dolar/TL kuru bu fiyatlara yükselince (özellikle 3.95-4.00 arası) bankaların elindeki alım opsiyonları hayata geçmeye başlıyor ve döviz tevdiat hesaplarında “otomatik satışlar” devreye girmeye başlıyor. Bu işlemler piyasaları dengeleyecek miktarlarda olursa yükseliş hız kesip, yerini bir düzeltmeye bırakabilecek.