Şampiy10
Magazin
Gündem

Referandum piyasayı nasıl etkileyecek?

Piyasalarda gözler K.Irak referandumunda olacak. Sınır gerilimiyle borsada düzeltme hareketi sürebilir. Dolar/TL’nin kaderi askeri müdahaleye bağlı

Bugün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Irak’tan ayrılıp ayrılmayacağına dair bağımsızlık referandumu yapılacak. (Yoksa yapılmayacak mı?) Bu yazı yazıldığı sıralarda henüz da herhangi bir erteleme haberi gelmemişti. (Bu noktadan sonra Barzani cephesinden iptal değil, olsa olsa erteleme gelebilirdi) Geçtiğimiz haftanın son gününde yapılan MGK toplantısından sonra yapılan açıklamada, “IKBY’nin

25 Eylül tarihinde düzenleyeceğini açıkladığı referandumun gayrimeşru niteliği ve kabul edilemezliği bir kez daha belirtilmiştir” denilmiş.

Devamında “IKBY yönetimi, vakit varken referandum kararından vazgeçmeye davet edilmiştir. Bu takdirde, Irak merkezi hükümeti ile IKBY arasındaki meselelerin görüşmeler yoluyla ve anayasal temelde çözüme kavuşturulması için Türkiye’nin elinden gelen katkıyı yapmaya hazır olduğu kaydedilmiştir” denilen bildiri, “Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar” söylemiyle olası müdahalelerin önünü açmış görünüyor.

Ticareti vuracak

Ancak askeri bir müdahale her ne kadar masada olsa da, yapılması durumunda soruna nasıl bir çözüm getirecek. Ankara anlaşması sınırlı müdahale imkanı tanırken, başka bir ülkenin topraklarında yapılacak bir referanduma o ülkenin anayasası izin verirken, bizim müdahalemiz ne denli uluslararası kamuoyundan destek bulacak.

Ekonomik yaptırımlar

Burası Ortadoğu, uluslararası tepkilerden çok bölge ülkelerinin tutumu önemli derseniz de o zaman Cumhurbaşkanı’nın 4 Ekim’de yapacağı İran ziyareti önem kazanacak. Askeri seçenek dışında Kuzey Irak Kürt bölgesinin dünya ile ticaret yollarını kesmek gibi ekonomik yaptırımların gündeme gelebileceği konuşuluyor. Böylesi bir yaptırım Kuzey Irak kadar hatta daha da fazla Güneydoğu’nun ticaretini vuracaktır.

Dolarda 3.55 TL seviyesi önemli

1- Referandum yapılacak olur ve evet çıkarsa:

IKBY referandumun evet çıksa bile bağımsızlığın hemen ilan edilmeyeceğini daha önceden açıklamıştı. Türkiye olarak herhangi bir askeri müdahale ve ekonomik yaptırım uygulamasak bile artık referandum kartını ele geçirmiş olan IKBY’nin her an bunu hayata geçirebileceği endişesi kısa vadede olumsuz etkilese de zamanla etkisi hafifleyecektir. Bu durumda dolar/TL kuru kısa bir süre 3.52’leri test etse de yeniden yüksek 3.40’lı seviyelere dönecektir.

2- Referandum yapılırken veya hemen sonrasında:

Askeri müdahale nedeniyle kısa vadede dolar/TL kurlarının 3.5200-50’lerin test etmesine, bu seviye kırılacak olursa ilk aşamada 3.5525’nin test etmesine neden olabilir. Yaptırımların kısa vadede çok önemli bir etkisi olmasa da gerek Güneydoğu’nun ekonomisine vuracağı darbe, gerekse de cari açık anlamında orta vadede olumsuz yansımaları muhakkak olacaktır.

3- Referandum ertelenirse:

İptali çok daha olumlu etkileyebilir ancak sadece ertelenmesi dahi piyasalarda bir meltem rüzgarı estirebilir. Dolar/TL’de 3.4575’lere doğru bir hareket olabilir.

Altın kritik eşikten döndü

K.Kore’nin attığı füzeler artık piyasaları endişelendirmemeye başladı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada Kuzey Kore liderini “Rocket-man” (Roket adam) olarak niteledikten ve tüm ülkelerin önünde “Zorunda kalırsak Kuzey Kore’yi yok ederiz” sözlerini sarf etmesi, bu gerginlikten nemalanan altına (nedense) pek yaramadı.

Öncesinde de geçtiğimiz hafta Fed’den gelen açıklamalar sonrasında Aralık ayında bir faiz artışı ihtimali yeniden artmaya başladı. Bizim piyasalarımızı da bozan bu faktör, altın fiyatlarının 1.335’lerden 1.288’e kadar gerilemesine neden oldu. Düştüğü bu seviye tam da 50 günlük Basit Hareketli Ortalamasına denk geliyordu, dönüş buradan oldu. Cuma günü daha da toparlayarak 1.297.3 dolar seviyesinden haftayı kapattı. Bu hafta da bir toparlanma görülebilir. Ancak bunun 1.321-25 bandını aşması hayli zor görülüyor. Bir kez daha 1.288’leri test eder ve altına inerse 1.281 seviyesinin görülmesi olasılığı daha da artacak.

Borsada düzeltme devam eder mi?

Borsa tarafı yukarıdaki 1. ve 2. senaryoda (daha ağırlıklı olarak) geçtiğimiz hafta boyunca yaşadığı endişelerinin ne denli haklı olduğunu düşünerek düzeltmesine biraz da sert bir şekilde devam eder. Bu senaryolar altında 101.400 seviyesi ilk önemli destek olacaktır. 3’üncü senaryonun gerçekleşmesi durumunda sırasıyla 106.100-900 ve ardından da 107.500-800 bandına kadar bir hamle yapabilir. Referandumun bugünkü durumuna piyasa uygun senaryoyu kısa zamanda fiyatlayacaktır.

Yazının devamı...

PPK’da faiz iner mi? Sulandırıcı pıhtılaştırıcı aynı kapsülde

Dolar, bir süredir karşısındaki hemen her şeye karşı değer kaybediyor. Para birimleri, gelişen, gelişmiş hemen hepsi dolara karşı değer kazanıyor. Düşen dolar nedeniyle emtia fiyatları dolar bazında zamlanıyor. ABD’deki Harvey ve Irma kasırgaları ve Trump etkenleri nedeniyle Fed’in Aralık ayında dahi faiz artır(a)mama ihtimali fiyatlanıyor. ABD tahvil getirileri bu yılın en düşük seviyelerine geriledi.

Gelişen ülkelerden Rusya ve Brezilya faiz indirirken, biz gelişen ülkelerin en yüksek nominal faizini vermeye devam ediyoruz. Yılın başında faiz artırmamakta inat ettikten sonra Geç Likidite Penceresi’nin “yeniden keşfi” ile “işgören faizimizi” 400 baz puan artırarak yüzde 12’lere yerleştirmiştik. Yüksek faiz sayesinde dünyanın sıcak parası, hızlı büyümeyi başaran ekonominin de verdiği cesaretle hızla bizim piyasalarımıza da aktı. “Da” derken Fed’in faiz artışında yavaşlayacağı beklentisi tüm gelişen ülke piyasalarını yeniden popüler hale getirmişti. Para girişi dolar/TL kurunu, hızla yükselen euronun (veya değer kaybeden doların) da desteğiyle 3.3888 ile bu yılın en düşük seviyesine kadar indirdi.

Düşen kura ve yüksek faize rağmen enflasyon tarafında istenen başarı ne yazık ki gelmedi. Tüketici fiyatları Ağustos ayında yüzde 0.52 arttı, yıllık TÜFE de yüzde 10.7 ile yeniden çift haneye döndü! Üretici fiyatlarının yüzde 15.5’ten 16.3’e çıkması daha da çarpıcıydı. Tüketici enflasyonun baz etkisinden dolayı tek haneye yeniden düşmesi Aralık ayını bulabilir! Hal böyle olunca dünyadaki para bolluğuna ve düşük/düşen faizlere rağmen MB “işgören faizi” düşürebilir mi?

Büyümeyi bu kadar kutsadığımız bir dönemde hayli zor! İkinci çeyrekte yüzde 5.1 büyümüşüz. Geçtiğimiz yılın baz etkisinden ve KGF’den gelen ivme ile üçüncü çeyrekte yüzde 6-7 arasında büyümemiz, yıl sonunu yüzde 5’in üzerinde kapatma ihtimalimiz hayli yüksek. Bu yüksek büyümeyi büyük oranda 205 milyar TL’ye ulaşan Kredi Garanti Fonu (KGF), beyaz eşya ve mobilyaya sağlanan KDV desteğine borçluyuz.

Bir yandan yüksek faiz vererek talebi kısmaya, böylelikle talep enflasyonunu kontrol altına almaya çalışıyoruz. Diğer yandan ise mali teşviklerle kredi hacmini artırarak tüketimi destekliyoruz. (Bundan da en fazla yüzde 25’lik artışla İnşaat gibi ağırlıklı olarak tek bir sektör nemalanıyor!) Kanamalı bir hastaya kan pıhtılaştırıcı ile kanı sulandırıcı ilacı aynı anda vermeye benziyor bu durum. Politikamız büyüme ve enflasyonu dert etmiyorsak, faizleri indirelim. Yok eğer amacımız kalıcı bir şekilde enflasyonla mücadele etmek ise MB’nın faizi yükseltip, para arzını sıkılaştırmaya çalıştığı bir ortamda, para arzını artıracak yollara sapmayalım. İki hedefi de aynı anda tutturmaya çalışırken, kısa vadeyi kurtarsak bile orta vadede ikisini de ıskalama riskimiz artıyor.

Eğer faizi artıracaktıysak neden bunu dolar/TL kuru 3.94’lere çıkıp, bu halka bir kez daha “kur travması” yaşattıktan sonra artırdık? Hadi artırdık, arkasından neden mali teşviklerle bunu sulandırdık?

Sormadan da edemiyorum; Ocak ayında kredibilite hasarına uğrayan MB, “tek ayaklı yüksek faiz” politikasına devam ederek kendine “kredibilite mi satın alıyor”?

Yazının devamı...

Dolarda düşüş devam eder mi?

Jackson Hole’de Fed Başkanı Yellen ve ECB Başkanı Draghi piyasalara mesaj vermedi ama toplantı TL’ye yaradı. Dolar/TL’nin önünde iki destek seviyesi var. Eğer bunlar kırılırsa, kurda 3.3650’yi görmek mümkün.

Geçtiğimiz haftanın neredeyse tamamında Jackson Hole’de yapılacak merkez bankaları başkanlarının toplantısı beklendi. ABD Merkez Başkanı (Fed) Janet Yellen ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi konuştu. İlginin sebebi; bu toplantıdan önümüzdeki dönemdeki para politikalarına dair ipuçları çıkar mı beklentisiydi. Geçtiğimiz hafta hem Yellen’in hem de Draghi’nin konuşacağı bu toplantıdan herhangi bir ipucu beklemediğimi yazmıştım. Nitekim her ikisi de önemli bir ipucu vermediler.

Yellen neredeyse 10 yılı tamamlamış olan ekonomik krize nasıl gelindiğine, ne gibi önlemeler alındığına, ne gibi stres testleri yapıldığına ve bu tedbirler sonrasında ABD’nin nasıl “güvenli bir finansal sisteme” sahip olduğuna dair bir konuşma yaptı.

Yellen; Fed’in ekonomik öncelikleri olan maksimum istihdam ve fiyat istikrarı konusunda önemli gelişmeler kaydedildiğini, istikrara yönelik riskleri azaltıcı düzenlemelerin yapıldığını ve daha güçlü bir finansal sektöre ulaşıldığını vurguladı. Yeni krizler çıkıp çıkmayacağının bilinemeyeceğini ancak son krizden çıkarılan derslerle bundan sonra meydana gelecek olanlara daha hazırlıklı olduğunu belirten Yellen, ne bilanço daraltma ne de olası faiz artışlarına dair herhangi bir şey söylemedi.

Gözler Eylül toplantısında

Ha keza Draghi... Küresel kriz sonrasında ekonomilerde korumacılığın güçlenme eğilimi gösterdiği son dönemlerde “açıklığın” sağlanmasının ne denli önemli olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı. Her iki başkan da G-20 bünyesinde oluşturulmuş olan Finansal İstikrar Kurulu ve Basel Komitesi’nin önemine vurgu yaparak uluslararası bu kuruluşların öneminden dem vururken, her ikisi de piyasaların asıl duymak istediklerine dair hemen hemen hiç bir şey söylemediler.

Olsun, piyasalar bundan da memnun kaldı. En azından 7 Eylül’deki ECB toplantısına ve 19-20 Eylül’deki Fed toplantısına kadar merkez bankaları ‘gölge etmeyeceklerdi’, bu da yeter dediler. Piyasalar için ‘renksiz’ biten Jackson Hole toplantısı en fazla euroya ve ardından da Doğu Avrupa ülkeleri, G. Afrika Randı ve özellikle de Türk Lirası’na yaradı.

Kritik seviye 3.3650

Jackson Hole sonrasında dolar/TL kuru; az da olsa paritenin ama daha çok yabancı raporların da etkisiyle; 3.4346’ya kadar geriledi, haftayı 3.4440 seviyelerinden kapattı. 3.50’nin altına “kararlı bir iniş” olarak adlandırılabilecek bu düşüşün devamı gelir mi, bu seviyelerin daha da altına iner mi? Bir çok piyasa katılımcısının merak ettiği bir konu bu. Teknik analiz açısından 3.4650-4750 bandı önemli bir destek seviyesi idi. Bu seviyenin altına inildi, daha da önemlisi haftalık bazda bu seviyenin altında bir kapanış gerçekleşti. “3.50 altına inilmesi zor, inilse de kalıcı olmaz” diye yazmış, söylemiş birisi olarak bu seviyeleri beklemediğimi itiraf etmeliyim. Eminim Güney Afrika Randı ve Doğu Avrupa ülke para birimleri de bu ‘sürprize’ çok hazır olmasalar gerek ki; Cuma günü piyasalar kapanırken gelen bu hareket, likiditenin azalmaya başladığı sıralarda hayli hızlı ve görece olarak da sert oldu. Dolar/TL’nin önünde 3.4275 ve 3.4110 gibi iki ‘destek’ seviyesi var. Bunlar da aşağı kırılacak olursa ‘nihai destek ’3.3650’lerden geçiyor. Bu seviyelere kadar inilmesi “teknik” olarak mümkün ancak o zaman da yılın başına dönüp, ‘Merkez Bankası’nın geç gelen faiz artış hamlesinin maliyetine neden katlandık’ diye sormamız gerekecek. Bu konuya ayrı bir yazıda değineceğim.

Dolar/TL’nin düşmesine neden olan euronun; dolar karşısında değer kazanması, euro/TL kurunda yatay bir seyre neden olacak gibi görünüyor. Normal şartlar altında arz-t alepten çok parite ve dolar/TL kurunun bir “çarpımı” olduğundan dolayı euro/TL konusunda teknik bir yorum yapmak çok da doğru sonuçlar vermiyor. Yine de bu hafta dolar/TL ve euro/dolar cephesinde tahmin ettiğim hareketler hayata geçecek olursa euro/TL’nin yatay seyri sizleri çok şaşırtmasın.

Euro 1.20’yi geçer mi?

Toplantı sonrasında euro 1.1941 ile 2 Ağutos’taki 1.1907 seviyenin üzerine çıktı, 1.1922’lik haftalık kapanışı ile de 5 Ocak 2015’ten sonraki en zirvesini yaptı. Her iki başkanın da piyasalara yönelik herhangi bir söylemi olmasa da “eurodaki pozisyonlanma” nedeniyle yeni yüksekleri test etti. Dolar endeksi (DXY) de 92.42 ile Mayıs 2016’dan bu yana en düşük seviyesine geriledi. DXY için 92.30 seviyesi ilk destek.

1.20 seviyesi teknik olmaktan çok, ‘psikolojik bir seviye’ ve birçok stop loss’un biriktiğini tahmin ettiğim bir yer. 1.20’ye bu kadar yaklaşılmış ve sabırlı euro-uzun pozisyonlar bu kadar beklemişken, 1.20 seviyesi ‘ekranlarda yakılmadan’ vazgeçeceklerini sanmam.

Altına çok yaramadı

Geçen haftanın merakla beklenen toplantısı gelişen ülke para birimlerine destek olsa da gelişmiş ülke borsalarına ve başta altın olmak üzere emtia cephesine pek yaramadı.

Altın için kritik direnç haline gelen 1.295 seviyesine yaklaşıldı ama üzerinde bir kapanış gerçekleşmedi. ABD hisse senedi endekslerinden daha önce 50 günlük BHO’sının altına inmiş olan Nasdaq ve S&P500 yeniden bu eşiklerinin üzerine çıkmaya çabalasa da kapanışları yine kritik eşiklerinin altında kaldı. Euronun yükselişindeki en önemli etkenlerden biri olan “Trump etkisi” özellikle ABD borsalarını etkilemeye başlamış görünüyor. Bu hafta Jackson Hole’u pozitif yorumlayıp yeni yüksekleri test etmezlerse ABD borsaları da önemli düzeltmelerin eşiğinde olabilir.

Yazının devamı...

Jackson Hole’den ipuçları gelir mi?

Küresel piyasalarda gözler merkez bankası başkanlarının 24-26 Ağustos’ta toplanacağı Jackson Hole kasabasına çevirdi. Fed Başkanı Yellen ile ECB Başkanı Draghi’nin vereceği mesajlar merakla bekleniyor. Trump’ın sürpriz kararları dünyayı etkilemeye devam edecek

Bu haftanın indikatörü Jackson Hole toplantısı olacak.

24-26 Ağustos tarihlerinde ABD’nin Wyoming eyaletindeki Jackson Hole kasabasında merkez bankalarının yıllık istişare toplantısı yapılacak. Jackson “çukurundaki” toplantılar; 2013 yılında Ben Bernanke’nin yaptığı ve parasal genişlemenin sonuna gelindiği (Tapering) yönündeki “tarihi” konuşmasına kadar pek de bilinmeyen bir toplantı idi.

Bernanke sonrasında finansal piyasaların yakından izlediği bir toplantı olmaya başladı. Bu yıl da Janet Yellen ve Mario Draghi’nin katılımıyla yeniden dikkatleri üzerine toplamayı başaracak. Piyasalar Perşembe gününe kadar bu toplantıdan gelebilecek haberleri/sinyalleri bekleyeceklerinden; o günlere kadar görece olarak yatay bir seyir izleyebiliriz.

Trump gerginliği

Ancak Draghi’nin bu toplantıda parasal genişlemenin sonlanmasına dair ipuçları vereceği beklentisi, geçtiğimiz hafta ECB’den “sızan” haberler sonrasında boşa çıkmışa benziyor. Draghi’nin toplantının “Dinamik küresel büyümenin desteklenmesi” ana temasına uygun bir konuşma yapacağı yönünde bilgiler sızdı. Parasal genişlemenin sonlandırılmasına dair tartışmalar sonbahara kalmış görünüyor. Yine de piyasalar bu toplantıdan; en azından satır aralarından; sızacak bilgi ve dedikoduları bekleyecektir.

Bu toplantı beklenirken Barcelona’da 14 kişinin öldüğü, 100’den fazla yaralının olduğu, Finlandiya’nın Turku kentindeki iki kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırılarının haberleri geldi. Finansal piyasaların bu konudaki duyarsızlığına rağmen, insani kaygılarla bu eylemleri lanetlememek elde değil. Teröre karşı küresel işbirliği ihtiyacının her eylemle daha da arttığı bir gerçek.

Önceki haftanın sıcak gündemindeki K.Kore-ABD “atışması” K.Kore’nin Guam’ı hedefleyen planını şimdilik askıya aldığını açıklaması ve Trump cephesinden bu konuda gelen haberler, gerilimi yumuşattı. Aslında aşina olunan başka bir konu piyasaları yine gerdi: Trump. Trump’ın azli her geçen gün daha sık konuşulur oldu. Her ne kadar bu süreç o denli kolay ve kısa olmasa da piyasalardaki fiyatlamalar bundan etkileniyor.

Dünya borsalarında düzeltme derinleşti

Geçtiğimiz hafta başındaki yazımın başlığı “Düzeltmeler daha da derinleşecek mi?” idi. Derinleştiler. ABD borsaları için “Geçtiğimiz Cuma (Önceki) günü Nasdaq’ın 50 günlük BHO’sı 6.271’de iken kapanış 6.259’dan; S&P 500’ün 50 günlük BHO’sı 2.448’de iken kapanış 2.444’den gerçekleşti. Teknik analiz açısından 50 günlük BHO’ların atındaki kapanışlar yeni düşüşleri getirebiliyor” diye yazmıştım. Nitekim 50 günlük Basit Hareketli Ortalamaların (BHO) altına inildikten sonra bir düzeltme geldi ancak geçtiğimiz Cuma günü hem Nasdaq hem de S&P 500 endeksleri yeniden 50 günlük BHO’nın altında kapattılar haftayı. Dow Jones henüz daha o seviyelere gelmedi ama eli kulağında...

Dow Jones da 21.641’deki düşük seviyesi ile 21.622’den geçen 50 günlük BHO’sına oldukça yaklaştı. Trump’ın “muktedir ol(a)mamasının” fiyatlaması bu hafta içinde de devam edeceğe benziyor.

ABD borsaları için “esas çocuk” rolündeki S&P 500 için 2.380-95 bandının bu hafta içinde test edilmesi olasılığı yüksek. Bu seviyenin ilk denemede aşağı kırılması zor görünüyor. Ola ki aşağı kırılacak olur ise düzeltmeler derinleşecek ve sertleşecektir. Bu durumda 2.335-55 bandının test edilmesi olasılığı da aracaktır. Doğal olarak Nasdaq ve Dow Jones endeksleri de bundan nasibini alacaktır. ,

Dolarda ‘bayram indirimi’ gelebilir

Geçtiğimiz Cuma günü dolar/TL; dar bir bant içinde sıkışan sınırlı parite hareketinin de etkisiyle; 3.5125’e kadar geriledi. Önümüzdeki hafta 30 Ağustos ve ardından Kurban Bayramı nedeniyle 5 Eylül’e kadar devam edecek bir “tatil sezonuna” gireceğiz. Yüksek TL faizinden faydalanacak katılımcılar döviz talebini ertelerken yine yüksek faizden faydalanmak isteyenlerin olası döviz satışlarıyla dolar/TL’de yatay/aşağı hareketler görebiliriz. Yine de 3.50 psikolojik seviyesinin altına inme olasılığımız düşük. Belki kısa vadeli 3.4950’ye kadar inilebilir ancak kalıcı olma ihtimali düşük. Bayram sonrası yakın dönemde döviz ihtiyacı/ödemesi olan firmalar için uygun alım fırsatlarının doğabileceği bir haftaya giriyoruz. Paritede düzeltmeler yaşanacak olursa, 3.5450 ve ardından 3.5750 önemli direnç olacak.

BIST’te kritik seviye kaç?

Önceki hafta Çarşamba günü ile geçtiğimiz hafta 110.321 ile zirve gördüğü Salı günü arasını “boşluklu” yükselişlerle tamamlayan BIST 100 endeksi, geride bıraktığı boşlukları kapattı. Eğer majör bir trend değişimi yaşamıyorsak ‘Bu boşlukların (109.434 ile 109.317 ve 107.800 ile 107.533) yeni düşüşler öncesi kapanması ihtimali yüksek’ diye yazmıştım. Nitekim hafta başında “boşlukların” her ikisini de aynı günde kapatmayı başardı ama yeni nominal rekor kırmayı başaramadı. Bu hafta 106.050-150 seviyesi önemli olacak. Bu seviye korunamazsa 104.150 (50 günlük BHO) önemli destek olacak. Ancak geçen hafta işlem hacmi rekorlarının kırılmış olması, borsada dönüş sinyali olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle piyasadaki gelişmeleri an be an yakından izlemekte fayda olan bir haftaya giriyoruz.

Yazının devamı...

Düzeltme bu hafta daha derinleşir mi?

Hem dünyada hem Türkiye’de belirli sebeplerden dolayı düzeltmeler yaşanıyor. Peki bu düzeltmelerin devamı gelecek mi yoksa yaralar sarılacak mı? Eğer borsada satışlar devam ederse 101 bin seviyesine kadar geri çekilme yaşanabilir

Önceki hafta Çarşamba günü ile geçtiğimiz hafta 110.321 ile zirve gördüğü Salı günü arasını “boşluklu” yükselişlerle tamamlayan BIST 100 endeksi, Çarşamba gününden sonra da “boşluklarla” düşerek, geride bıraktığı boşlukları kapatırken, düşüşte yeni boşluklar yarattı. Eğer majör bir trend değişimi yaşamıyorsak bu boşlukların (109.434 ile 109.317 ve 107.800 ile 107.533) yeni düşüşler öncesi kapanması ihtimali yüksek. Ancak BIST cephesinde toparlanma mümkün olmaz ise sırasıyla 105.085, 103.150 ve 101.250 seviyeleri önemli direnç seviyeleri olacak. Bu hafta borsanın yeni rekorlar kırması zor görünüyor ancak geçtiğimiz haftanın yaralarını sarmakla meşgul olacaktır.

Dünya da istim üstünde

Geçtiğimiz haftanın en önemli iki başlığından birisi Kuzey Kore-ABD ‘atışması’ diğeri de ABD’den gelen enflasyon verileriydi. Kuzey Kore’nin ABD‘nin askeri üssü bulunan Guam’ı hedef göstermesi ve buna karşın Trump’ın K.Kore’nin çıkışlarına ‘gazap ve öfke’ ile karşılık verileceğini açıklamasıyla gerilim tırmanmaya başladı. Bu atışmadan bir şey çıkacak mı? Hep birlikte göreceğiz. Yine de yaşanan karşılıklı atışma piyasaların bir anlamda ihtiyaç duyduğu düzeltme için mazeret yarattı. Geçtiğimiz hafta başından ortasına kadar yükselen küresel hisse senedi piyasaları K.Kore-ABD gerginliği ile birlikte bir düzeltme sürecine girdi. Bu düzeltme süreci devam edecek mi?

Enflasyon artmadı

Geçtiğimiz haftanın ikinci önemli verisi ABD’den gelecek Temmuz verisiydi. Tüketici enflasyonunun hem manşette hem de çekirdekte yüzde 0.2 artması beklenirken, gerçekleşme her ikisinde de yüzde 0.1 oldu. Yıllık TÜFE yuvarlamalarla birlikte beklenti olan yüzde 1.7 olarak geldi. Bu veri faiz artışlarını veya bilanço daraltmayı henüz tam olarak desteklemediğinden K.Kore-ABD atışması nedeniyle Perşembe günü sert düzeltmeler yaşayan ABD borsaları Cuma gününü az da olsa toparlayarak kapattılar.

ABD devlet tahvil getirileri gerilerken, altın ve gümüş de yükseldi. Perşembe günü 2.25’teki 50 günlük Basit Hareketli Ortalamasının (BHO) altına düşen ABD 10 yıllık tahvil getirileri, haftayı 2.1940 ile günün en düşük seviyelerine yakın kapattı. Fed’in faiz artışlarının Aralık ayının da ötesinde başlayacağını düşünenlerin alımlarıyla gerileyen getiriler, ABD borsalarındaki düzeltmenin de sınırlanmasına neden olabilir. Hem Nasdaq’ın hem de S&P 500’ün 50 günlük BHO’nın altında haftayı kapatmış olması, bu haftayı önemli kılıyor. Geçtiğimiz Cuma günü Nasdaq’ın 50 günlük BHO’sı 6.271’de iken kapanış 6.259’dan; S&P 500’ün 50 günlük BHO’sı 2.448’de iken kapanış 2.444’den gerçekleşti. 50 günlük BHO’ların altındaki kapanışlar yeni düşüşleri getirebiliyor. Piyasalara düzeltme için iyi bir mazeret teşkil eden K.Kore-ABD atışması yatışacak olursa geçtiğimiz hafta yaşanan düşüşler sınırlı bir düzeltme olarak kalacaktır. Aksi takdirde düzeltmelerin daha da derinleşmesi ihtimali artacaktır. Çarşamba günü son Fed toplantısının tutanakları açıklanacak. Tutanaklardan piyasaları mutlu edecek ipuçları gelmesi beklenmiyor. Olası ipuçlarının da piyasaları mutlu etmesi atışma devam ederken zor görünüyor. Piyasalar asıl önümüzdeki hafta yapılacak Jackson Hole toplantısından gelecek haberleri bekleyecek.

Euro/dolar paritesi 1.21’i görüp, 1.13’e çekilebilir

ABD enflasyon verisinin beklentilerin altında kalması sınırlı da olsa euroya yaradı. Her ne kadar bir önceki zirve olan 1.1903’lere kadar bir yükseliş ol(a)masa da geçtiğimiz Çarşamba günü 1.1690’a kadar gerileyen parite yeniden 1.1845’e kadar yükseldi.

Piyasadaki pozisyonlanma euronun geri gelmesine şimdilik pek fazla izin vermiyor. Piyasalardaki beklenti 1.20’lerin test edilmesi, hatta 1.2140-80 bandına kadar da son bir yükseliş yaşanması yönünde.

1.20 teknik olmaktan daha çok psikolojik bir seviye. Ancak ikincisi teknik direnç seviyesi. İlki test edilse de ikincisinin aşılmasını beklemiyorum. Yeni zirve görüldükten sonra (Görülürse eğer!) euronun 1.1350’lere kadar devam edebilecek bir düzeltme hareketine başlayacağını tahmin ediyorum. Paritenin 1.20’li seviyeleri test etmesi dolar/TL kurunda yeniden 3.52’lerin test edilmesi ihtimalini (3.50’nin altı halen daha zor!) artıracaktır. Diğer yandan majör bir düzeltmenin başladığı görülecek olur ise petrol nedeniyle Ruble ve G. Afrika’daki gelişmelerin de etkisiyle; dolar/TL’de 3.5650 seviyelerinin yeniden test edilmesi olasılığı artacaktır.

“Atışma” altına yarar sağlar mı?

Altın geçtiğimiz hafta Kuzey Kore-ABD atışması hasebiyle 1.285 ons/dolardaki seviyesine kadar yükselmeyi, hatta haftayı 1.288 seviyesinden kapatmayı başardı. Bu hafta için 1.285 seviyesinin üzerinde kalıp kalmayacağı önemli. Bu seviyenin üzerinde kalmayı başarabilirse yeni hedef 1.305 dolar seviyesi olacak. Bu seviye aşılacak olursa altında ilk aşamada 1.337, ardından da 1.375 seviyelerine kadar devam edebilecek yükselişin önü açılabilecek. Ancak 1.285 seviyesi kalıcı olarak geçilemez, atışma sadece gevezelik boyutunda kalırsa altının ons fiyatının 1.256’lara yeniden gerilemesi olasılığı artacaktır. Bu arada altın/gümüş oranı uzun zamandan bu yana altın lehine 76-77’lerde seyrediyordu. Geçtiğimiz haftanın sonlarında 75’lere yakınsadı. Eğer altın yukarı yöndeki hareketini sürdürecek olursa bu hafta içinde gümüş de aradaki farkı hızlı bir şekilde kapatabilir. Yok eğer gümüş altını destekleyecek bir yükseliş sergilemezse, altındaki yükselişin de kalıcı olmasını beklemek zorlama olacaktır.

OPEC’te sorun uyum

Geçtiğimiz yıl OPEC anlaşması konusunda “OPEC’te bir anlaşmaya varamazlar, varsalar da uymazlar” demiş, yazmıştım. Geçtiğimiz hafta Abu Dabi’de toplanan uyum komitesi, uyum konusunda sorunlar yaşandığını itiraf etti. Daha önceki açıklamalarda yüzde 95 ile kısıntı planlamasına uyulduğu belirtilirken, son açıklama uyumun yüzde 87’lere gerilediği yönündeydi. Brent petrolü için geçtiğimiz hafta 53.55 varil/dolar seviyesi önemli bir trend direnci idi. 53.61 seviyesi test edildi ancak geçilemedi. Bu hafta için de 53.40 ve 54.40 seviyeleri önemli. İlki belki ancak ikincisinin test edilse de geçilmesi zor görünüyor. İster bu seviyelere gelinsin ister anlık olarak geçilsin sonrasında bir düzeltme bekliyorum.

Yazının devamı...

İpucu gelene kadar risk almaya devam

Borsalar rekor üzerine rekor kırıyor. Piyasaların Fed’in bir hamle yapmayacağına dair inançları arttı. Yellen ve Draghi’nin Jackson Hole toplantısındaki mesajlarına kadar risk almayı sürdürecek

Sıcaklar iyiden iyiye arttı, hele İstanbul’da buna bir de nem eklenince hayat çekilmez oldu. Piyasalar yine de bu mevsimden oldukça memnun görünüyorlar. Borsa İstanbul rekor tazelerken, Amerikan Dow Jones endeksi her geçen gün yeni rekor kırmaya; her ne kadar Nasdaq ve S&P 500 desteklemese de devam ediyor.

Geçen haftanın son gününde ABD’de açıklanan ve beklentilerden iyi gelen Temmuz ayı Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi de piyasalarda pek fazla endişe yaratmadı. 180 bin kişilik bir artış beklenirken 209 bin kişilik istihdam artışı geldi.

Ancak piyasalar haftalık çalışma saatlerindeki artışın beklendiği gibi yüzde 0.3 gelmesini bahane göstererek bu veriyle Fed’in bir aksiyon almayacağına inançlarını sürdürmeyi tercih etti. En azından bu ay sonu yapılacak Jackson Hole toplantısına kadar. Draghi ve Yellen’ın katılacağı açıklanan bu toplantıdan gelecek ipuçlarından sonra piyasalar kendisine yeni yön çizmeye çalışacaklardır.

O zamana kadar risk almaya devam edecekler görünüyor.

Sterlinde düzeltme

Yansımaları içeride de görülüyor. 3 Ağustos’ta açıklanan enflasyon verilerine rağmen BIST 100 endeksi 108.648 ile “nominal rekorunu” yeniledi. Tüketici enflasyonu Temmuz ayında beklentilere yakın yüzde 0.15 artış kaydetti. Yıllık bazda yüzde 10.90’dan tek haneye; yüzde 9.79’a geriledi. Geçen yılın Temmuz ayının yarattığı baz etkisi nedeniyle böylesi bir düşüş bekleniyordu. Radikal bir değişiklik olmayacağı varsayımıyla Ağustos’tan başlayarak yine baz etkisi ile çift hanelere dönüş olacak gibi görünüyor. Enflasyondaki asıl çarpıcı olan üretici fiyatlarında yaşanan yükseliş oldu.

Bunun önümüzdeki dönemde iki ayrı sonucu olabilecek. Ya üreticiler bu maliyet artışlarını, fiyatlarına yükselterek tüketicilere yansıtacaklar. Yok eğer talep koşulları izin vermiyor ve fiyatlarına yansıtamıyorlarsa zararı sineye çekeceklerdir. Piyasalardaki risk hevesini artıran bir diğer unsur da İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı toplantıdan 6-2 oranında düşük faizlere devam kararı çıkması oldu.

Draghi’nin yorumlarından sonra Başkan Carney’in faizleri artırabileceği “umuduyla” dolar karşısında 1.3260’lara kadar güçlenen sterlin, karar sonrasında Cuma günü 1.3025’lere kadar geriledi. Sterlinde bu “düzeltmenin” 1.2925 ardından 1.2830’lara kadar devam etmesi olasılığı artmış görünüyor.

Altın fiyatları ne olacak?

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.