Şampiy10
Magazin
Gündem

Borsalar yükselecek mi?

Görünen o ki Greenspan’de dahil hemen hemen herkes; Çin borsasındaki durumun süremeyeceğini, bir düşüş beklentisine rağmen yükselişini sürdürmesini anlamaya çalışıyor.

Dışarıya bakıldığında ABD 10 yıllık tahvil getirileri neredeyse bir hafta içinde yüzde 4.65’ten 4.86’ya yükseldi. Klâsik ekonomi teorisi; ‘faizlerin yükselmesi, borsalara iyi gelmez, hisse fiyatları düşer’ der. Ama hiç de öyle olmuyor. Artık klâsik ezber bozuldu! ABD’de bono faizleri yükseliyor, borsa da yükseliyor. Her kötü habere olduğu gibi buna da olumlu yönden bakılıyor.

Bono yatırımcıları borsaya girmek için satış yaptıklarından dolayı bono fiyatları düşüyor, getiriler yükseliyor deniyor. Onlar da bono satışlarından elde ettikleri fonları hisse alımında kullanacaklar, fiyatlar yükselecek, biz erkenden alalım, onlara satar, kâr ederiz düşüncesiyle yapılan alımlar ABD’de hisse senedi fiyatlarını yükseltiyor.

Bu yılın başında FED’in faizleri indireceği beklentisi, son olarak da şirket birleşme furyasıyla ABD’deki hisse fiyatları yükseliyor, dünyayı da peşinden sürüklüyor.. İçeriye döndüğümüzde; önce ’dijital muhtıra’ ardından cumhuriyet mitingleri, seçim karmaşaları ve son olarak da Ankara’daki patlama dahi piyasalardaki havayı bozamadı. Döviz ve bonoda çok hafif kıpırdanmaların ve borsada günlerdir devam eden İş Bankası hisse senedindeki satışlar dışında pek de önemli hareketler olmuyor.

Son günlerde Çin’de bir günde 500 bin kişinin borsadan hisse senedi almak için hesap açtırdığı konuşuluyor. Bu durumun ’artık profesyonellerin çıkma vakti geldiği’ şeklinde yorumlanması, Çin piyasalarında bir düşüş beklentisi yaratıyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi “ezber bozuldu”. Çin borsası kısa süreli düşüşler yaşansa da, endeks yükseliyor. Hemen her gün “şimdilik” deyip dursak da. Herkesin düşüş beklediği bir ortamda düşüşün gelmesi hayli zor görünüyor.

Yine ezbere dönelim. Herkes düşüş beklerken piyasalar düşmüyorsa yükselecek dersek (her ne kadar inanmıyor olsam da) haksız çıkmayacağımı düşünüyorum.

Düşüşler ne zaman mı olur? Çok büyük olasılıkla piyasalardaki düşüş beklentisi nedeniyle yeni alım yapmayanlar da, düşüş beklemekten yorulup, ‘piyasalar tüm bunlara rağmen düşmedi artık yükselecek’ diyerek kendi kendilerini ikna edip alıma geçtiklerinde...

Dedim ya ezber çoktan bozuldu !

Yazının devamı...

Dört artı dörtlük öneri

Yıllardır okuyoruz, küreselleşmenin ‘yan etkilerinden’ ya da hedeflediklerinden biri uluslararası sermayenin kolay hareket edebilmesi. Finansal sistemlerin birbirine bağlanmasıyla bu hedefe ulaşılmış durumda.

Piyasalar arasındaki farklar gittikçe azaldı, uçlar törpülendi ve “finansal bileşik kaplar” başarıyla çalışır hale geldi. Bir piyasada ya da ülkede bir sorun mu var, sermaye kolayca çıkarak bir sonraki en iyi getiriyi sağlayan piyasaya ya da ülkeye yönelebiliyor.

Artık Fransa, Almanya ya da ABD ile Brezilya, Rusya ya da Filipinler arasında büyük uçurumlar yok. Farklar; yüzdelerle değil, baz puanlarla (basis points) ifade edilebiliyor. Kabul. Türkiye’nin farkı diğerlerine göre daha fazla. Ancak bizim piyasalarımız için de, beş yıl öncesine göre kıyaslandığında çok daha dar aralıklardan söz edebiliyoruz.

Yeni döviz kontratı yaratılsın
Yine de dünya piyasalarını yönlendiren tek bir ülke var: ABD. Ve onun parası dolar. ABD’nin en önemsiz ekonomik datası bile diğer piyasalar için ciddi önem taşır hale geldi. ABD’deki bir şirketin kârı iyi geldi diye Dow Jones endeksi yukarı çıkıyor. Diğer ülkelerin hisse senetlerinin fiyatları; şirketlerin kâr edip etmediğine bakılmaksızın yükselebiliyor. Ya da dolar; euro, yen ya da frank’a karşı değer kaybederken, baht, YTL ya da randa karşı da değer kaybediyor. ABD’nin bu ülkelerin bazılarıyla doğru dürüst bir ticareti olmasa bile...

Hal böyle olunca küreselleşmeye bir katkı da ben yapayım dedim. Küresel dünyaya 4+4 sistemini önermek istiyorum. Bu sistemin tanımlayıcısı ben değilim, tecrübeli bir bankacı dostum. Benzer düşünüyor olmamıza rağmen o dile getirdi, bir iki katkıyla bende sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tüm dünyada değişik dövizler, emtialar, hisse senetleri ve faizlerle ilgili vadeli kontratlar veya menkul kıymetler alınıp satılıyor. Binlerce değişik hisse senedi veya vadeli kontart yerine neden 4 ana başlıkta birer menkul kıymet çıkarılmıyor? Dövizler için nasılsa dolar temel para birimi ve tüm dövizler genel olarak dolara karşı kote ediliyor. Döviz için dolar ve dolara karşı tüm paraları tek başına ifade edecek ve dolar değer kazandıkça değeri düşecek tersinde de yükselecek tek bir döviz kontratı yaratılabilir...

Gelişen piyasalara ortak hisse
Benzer bir menkul değer de hisse senetleri için olabilir. Bu kez tüm hisse senetlerini “temsilen” yaratılan menkul kıymet faiz, döviz ve emtia cephesindeki gelişmelere göre düşer, çıkar. Diğer bir deyişle; döviz, faiz, emtia ve hisse senetlerini “ifade eden” birer menkul kıymeti alıp satarız. Bunların birer “kopyasını” da gelişmekte olan ülkeler için çıkarırız olur biter. İsteyen gelişmiş ülkelerin, isteyen de gelişmekte olan ülkelerinkine yatırım yapar. Nasılsa hepsi aynı yönde hareket etmiyor mu?

Her ülkenin ve piyasanın kendi dinamiği var, bu tamamen bir hayal dediğiniz gayet net duyuyorum. ‘Şimdilik!’ kaydıyla haklısınız. Böyle giderse çok değil üç-beş seneye kadar bu ‘uçuk’ fikri de normal kabul etmeye başlayacağımıza dair bahse girmek isteyen var mı?

ABD’de bazı “ağır abiler” bu konuda çalışmaya başlamış bile. Yakında “Up Macro Shares” ve “Down Macro Shares” adı verilen yapıları ya da fonları duyarsanız şaşırmayın...

Yazının devamı...

Piyasalar kâr yorgunu

Nasıl olmasın! Yılın 20. haftasının sonuna gelindiğinde hemen hemen tüm varlık piyasalarında ciddi kârlar edildi. Hemen hemen herkes, faizleri dünkü toplantısında da arttırmayan Japon Merkez Bankası’na müteşekkir. Böylelikle yıl başında kısa bir mola veren yükselişler bugünlere kadar sürdü.

Tüm dünyanın gözünü diktiği Dow Jones endeksi rekor üstüne rekor kırarken yıl başından bu yana getirisi yüzde 8.80’e, bu yılki en düşük seviyenin görüldüğü 14 Mart’a göre de yüzde 13’e ulaştı.

Benzer hareketler petrol ve altın başta olmak üzere emtia piyasalarında da görüldü. Yen cephesinde ciddi bir değişim olmadığından bu getiriler bugünlere kadar taşındı. Herşeyin bu kadar “iyi” gidiyor olması aynı zamanda birçok katılımcıyı tedirgin etmiyor da değil. Hemen herkes bir düzeltme, kâr realizasyonu bekliyor ama fiyatlar yükselirken de kimse ilk olmaya, olası fırsat kaçırmayı göze alamıyor. Hemen herkes “kâr yorgunu.” Birisi beklenen hareketi başlatsa da rahatlasak diye düşünüyor.

Sanki oyuna bir ara verilecek gibi. Bu hafta başından bu yana bakır, nikel, altın ve gümüş başta olmak üzere metal piyasalarında ciddi satışlar oldu. Petrol piyasalarındaki satış “şimdilik” sınırlı kaldı ve petrol fiyatları direniyor. Hisse tarafında ise henüz belirgin bir satış yaşanmadı.

Bu arada dikkatlerden uzak önemli bir gelişme ABD 10 yıllık tahvil getirilerinde yaşanıyor. Bir yıl önce herkesin pür dikkat izlediği “günün ekonomik göstergesi” olan 10 yıllık tahvil getirilerinde 4.71’deki kritik trend seviyesi dün kırıldı ve getiriler 4.74’e yükseldi.

Bu hareketin kısa vadede olmasa da orta vadede diğer piyasaları etkilemesi kaçınılmaz olacaktır. Emtiadaki satışlar; piyasalardaki “bileşik kaplar prensibi” doğrultusunda diğer piyasaları da etkileyecektir. Çin cephesinde hükümetin, ekonomiyi yavaşlatacak munzam karşılık oranlarındaki artışlarının borsadaki çılgınlığı durdur(a)maması yeni önlem arayışlarına itiyor.Çin borsasına gelebilecek hızlı satışlar diğer piyasaları çok daha fazla etkileyebilir.

Kâr realizasyonalarının yaklaşmakta olduğuna geçen haftaki yazımda değinmiştim. Emtialar ve ABD 10 yıllıkları bunu “tetikleyen” faktörler olacak görünüyor.

Yazının devamı...

Sermaye siyaseti takmadı!

Yurtiçi piyasalarda haftanın olayı hiç şüphesiz ki Halk Bankası’nın halka arzı ve ilk işlem günündeki sürpriz yabancı alımıydı. Halka arzdan hisse alan yerli yatırımcıların çok önemli bir kısmı ilk gün ortalama yüzde 8 getiriyi yaklayınca satmayı tercih etti. Bir başka ilginç nokta da bir aracı kurumun ilk kez günlük işlem hacminin bir milyar YTL’yi aşmış olmasıydı. Halk Bankası’nın halka arzına aracılık eden İş yatırım 10 Mayıs’ta 1.052 milyonluk YTL’lik işlem hacmiyle uzun süre kırılması zor olacak bir rekorun yeni sahibi olmuş durumda.

Yüzde 70’i yabancılara satılan ve ek satış hakkıyla birlikte toplam 312 milyon lotluk arzın yerli yatırımcılara ait kısmı yaklaşık 94 milyon lot idi. İşbankası’nın ilk işlem gününde ortalama 8.41’den yapmış olduğu net alış ise 78 milyon lota ulaştı.. Mutlaka yabancılarda satış yapmıştır. Ancak önemli kısmının yerlilerden geldiği varsayılan satışlarla, borsada işlem görecek Halk Bankası hisselerinin çok önemli kısmı yabancılarda toplandı. Yerli yatırımcılar her ne kadar politik ortamdan endişe ediyorlarsa da yabancı yatırımcılar daha uzun vadeli bakarak alımlarına devam ediyorlar. Diğer yandan piyasa katılımcılarının en fazla ilgisini çeken Halk Bankası işlemleri bazı önemli noktaların gözden kaçmasına da neden olmuyor değil. İki örnek: En fazla işlem yapan ilk 15 aracı kurum bazında bakıldığında Perşembe günü IMKB-100 hisselerinde 3 milyon YTL’lik net satış vardı (Halk Bankası henüz daha endekse dahil olmuş değil). Cuma günü de yine 15 kurum bazında 2.2 milyon YTL’lik net satış vardı. Aslında tüm hafta boyunca borsada bu satışlar sürdü.

İkinci örnek ise özellikle son iki-üç gün içinde bono ve faiz cephesinde yaşanan sert hareketlerdi. Gerçi gecelik faizler özellikle Çarşamba günü Hazine itfalarından kalan likidite ile yüzde 17.5 Merkez Bankası seviyesine kadar gerilemiş olsa da; iki ve beş yıllık çapraz para swaplarında gün içinde 25-30 baz puanlık sert sayılabilecek hareketler yaşanmaya başladı. Perşembe günü öğleden sonra gösterge bonoda; Cuma günü valörlü işlem hacmi, Perşembe günü aynı gün valörlü işlem hacmini neredeyse geçti ki bu pek sık karşılaşılan bir durum değildir.

Hem bono faizlerinde hem de uzun vadeli swaplarda sert hareketler; bir yandan endişeyi, bir yandan da güveni yansıtıyor. Yine de seçimler yaklaştıkça endişe tarafı ne olursa olsun ağır basacak gibi görünüyor. En azından resim netleşene kadar.

Yazının devamı...

Global düzeltme mi başlıyor?

Düzeltmeler geçen yıl Mayıs ayında oldu bu sene de mi aynı zamanda olacak? Kesin değil. Benim tahminim halen daha Haziran ayında olacağı yönünde. Ancak Paranın ’pınarı’ yen cephesinde dün önemli gelişmeler yaşandı. Euro/yen paritesinde teknik olarak 162.80’den geçen trend aşağı yönde kırıldı ve 162’nin altına inildi.

Son iki gündür petrol piyasalarında yaşanan satışı dün altın, gümüş, mısır takip etti. Altındaki 690 seviyesi yukarı kırılamayınca gelen satışlarla 682 seviyesine kadar gelindi.

Benzer şekilde borsalarda da önemli dirençlere ya gelindi ya da gelinmek üzere. Her ne kadar içerideki politik kargaşa ve erken seçim kararları nedeniyle biz son çıkışlardan yararlanamadıysak da korkarım düşüşlerden etkileneceğiz. Alman Dax endeksinde Pazartesi günü 7.538 görüldü ve 7.508 ile teknik olarak önemli olan 7.500 seviyesinin üzerinde bir kapanış oldu. Ancak dün özellikle euro/yen ve euro/dolar paritesindeki hareketlerinden sonra gelen kâr realizasyonlarıyla Dax’taki kayıp yüzde 1.25’in üzerine yükseldi. Benzer şekilde ABD Dow Jones endeksinde 13.245 seviyesi önemli bir dirençti. Pazartesi günü 13.317 seviyesi görüldü ve 13.245’in üzerinde bir kapanış oldu. Dün bu endekste de satışlar başladı ve bu yazı yazıldığı sırada 13.240 seviyeleri görüldü. Eğer 13.245’in altında bir kapanış olur ise kâr satışlarının sürmesi ihtimali artacaktır. Yok eğer bu seviyenin üzerinde kapanır ise kısa vadeli nihai hedef 13.460 olarak görünüyor.

Dışarıda bunlar olurken bizde dünkü ihaleler bu havadan az da olsa etkilendi. Hazine’nin yapmış olduğu 7 yıllık, değişken faizli devlet tahvili ve 637 günlük iskontolu devlet tahvili ihaleleri öncesinde ‘ortalamadan alırım’ diyenlerin talebi toplam itfanın 2.5 katına ulaştı. Ancak ihalelerin kendisine katılım ve gelen talep sınırlı kaldı. İhale sonrasında gelen satışların ihale ortalamasının üzerine kadar çıkması da bunu yansıtıyordu. Borsada da durum pek farklı değil. Geçtiğimiz Cuma akşamüstü ve Pazartesi günü bono tarafına gelen alımlara rağmen, borsa cephesinde satış sürüyordu. Özellikle uluslararası yatırım bankalarının sahip olduğu aracı kurumlardan gelen satışlar dikkat çekiciydi. Dün bu satışlar azalmış olsa da yine de sürdü. Gösterge bonolarda 19 bileşiğin üzerine çıkılır ve IMKB 100’de 44.400 ve özellikle de 43.800’ün altına inilir ise satışların artarak devam etme ihtimali yükelecektir. ABD’den faizde değişiklik haberi gelmez ve Dow Jones yeni bir zirveye doğru hareketlenirse bu senaryolar sadece bir süreliğine ertelenecek gibi görünüyor.

Yazının devamı...

Germeyin!

Bir tarafta hükümet, diğer yanda ana muhalefet partisi ortamı gerdikçe piyasalar daha fazla etkileniyor. Erken seçim kararı piyasaları rahatlatacak derken, bu konuda bile uzlaşılamayacak şeklindeki görüntü değil rahatlatmak daha da fazla gerginlik yaratıyor. Piyasalar toparlanmaya her çalıştığında yeni bir gerginlik kaynağı bu çabaları sonuçsuz bırakıyor.

16 Mayıs’ta görev süresi sona erecek Cumhurbaşkanı Sezer’in görevine devam edip etmeyeceği bile tartışılıyor. Bu meclisin yeni cumhurbaşkanını seçme şansı artık kalmadığı bir ortamda Arınç, basın toplantısında kendisinin vekalet edeceğini açıklıyor. Tıpkı ilk tur öncesi 184 oyun yeterli olacağını söylediği ancak yetmediğinin anlaşılması gibi bu konuda da anayasa mahkemesine mi gidilecek?

Neden meclis başkanı gerekli istişareleri yapmadan kamuoyuna bu tarz açıklamalar yapıyor? Ardından da onun yarattığı gergin ortamı ya Şener ya da Babacan bir şekilde yumuşatmaya çalışıyor. Meclis başkanının açıklamasının ardından Şener “yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar mevcut cumhurbaşkanının devam etmesi hükmü, duruma daha uygun düşüyor” şeklinde bir açıklama yaparak gerginliği azaltmaya çalışıyor.

Başbakanın; dünkü AKP grup toplantısında, Anayasa Mahkemesi’nin, iptal kararını “demokrasiye sıkılmış kurşun” diye nitelemesine; mahkeme cevap vermek zorunda kaldı. Yapılan açıklamada “...Mahkeme kararını verdikten sonra yapılan ‘hukukun katledildiği, demokrasiye kurşun sıkıldığı’ gibi açıklamalar amacını aşan ve kurumu hedef gösteren aynı sorumsuz davranışlar kapsamında değerlendirilmektedir” denildi.

Piyasaların ve aslına bakılırsa da Tandoğan’a ve Çağlayan’a gidenlerin de esas isteği bu tarz gerginliklerin bir an evvel sona ermesi, bilinçli olarak ’gerilim siyaseti’izlendiği izlenimi uyandıran bu tavrın daha uzlaşmacı bir şekle dönüşmesi.

Yaratılan gerilim ortamından siyasiler belki kişisel ya da siyasi çıkarlar elde edebilecekler. Ancak bunlardan Türkiye’nin kaybettiği ve de kaybedeceği kesin. Babacan’ın da söylediği gibi iç borçlanma faizlerindeki yüzde 1’lik (100 baz puan) yükselişin maliyetinin yıllık 2 milyar YTL olduğunu herkesin bilmesi şart. Herkesin üzerine düşen Türkiye’nin risk primini arttıracak eylem ve söylemlerden uzak durmak, toplumun gerçek refahı ve huzuru için hoşgörüyü ve uzlaşmayı benimsemektir. Buna hükümet, iktidar partisi, muhalefet partisi, ordu, halk... aklınıza kim geliyorsa taraftır ve de sorumludur.

Bu herkesin, ama istinasız herkesin ortak sorumluluğudur.

Yazının devamı...

Düğümlerin ilki çözüldü

Anayasa Mahkemesi 367 gerek sayıdır dedi ve ilk turu geçersiz kıldı.! Anayasa Mahkemesi’nin kararı bundan sonrası için “içtihad” oluşturacak ve sonraki turlarda 367 oy aranacak. Sn. Sabih Kanadoğlu haklı çıktı. Hükümet sözcüsü ilk açıklamasında seçim turlarına devam edileceğini belirtti. Ancak yeni bir takvim belirlenip belirlemeyeceği, AKP’nin bir erken seçim kararı alıp almayacağı bu yazı yazıldığı sırada henüz netleşmemişti.

“Dijital muhtıra” ile gerilen piyasalar, gerginliğin daha fazla uzamayacağı düşüncesiyle kararın öncesinde ve resmi olarak açıklanmasından sonra rahatladı. Belirsiz ortam nedeniyle bazı yabancı bankaların Türkiye için ‘riski azaltın’ raporlarıyla güne başlayan piyasalarda dün yine satış vardı. Borsa, Pazartesi gününe göre yüzde 3.23 düştü. Bonoya gelen satışlarla bileşik faizlerde Pazartesi sabahki seviyelere kadar gelindi. Dolar; özellikle rapor sonrası saatlerde 1.3880 alış seviyesine kadar yükseldi ancak daha sonra kritik 1.3830 seviyesinin altına geriledi. Mahkeme kararı sonrasında günü 1.3550 seviyelerinde kapattı.

Piyasalardaki satış havası kararı beklemeyi tercih edenlerin çokluğu nedeniyle görece olarak sınırlı kaldı. Tüm piyasa katılımcıları; biraz da yurtdışı piyasaların mutad seyretmesinden dolayı; bu sıkıntıyı fazla uç noktalara gitmeden halletmeyi tercih ettiler.

Pazartesi günü oluşan boşluklar dün de kapanmadı ancak kararla birlikte bugün, yarın bu boşlukların kapanma ihtimali arttı. Dünkü yazımda “Dolardaki 1.3305-1.3550, İMKB’deki 46.548-45.023; faizdeki 19.03-18.59 arasındaki boşlukların dolarda 1.33, faizde 18.50, borsada da 46.500 tarafından kapanması muhtemel.” diye belirtmiştim.

Piyasaların beklentisi, erken seçim kararının şu veya bu şekilde en kısa zamanda alınması ve bir an evvel ’normal mecraya’ dönebilmek ve bu boşlukları kapatabilmek. Sonrası allah kerim... Erken seçim kararı en azından kısa vadede piyasaları rahatlatacaktır. Sonrasında seçim tahminlerine göre piyasalar yön çizecektir. Mahkeme kararı sonrasında piyasalarda bir gevşeme, rahatlama olsa bile bunu yeni pozisyon almak yerine son birkaç gündeki zararlarını telafi etmek için kullanacakların sayısının da hayli fazla olacağını akılda tutmakta fayda var.

Bu arada bir not da İstanbul Valiliği’ne.
1 Mayıs nedeniyle alınan ve kamuoyuna duyurulmayan, son dakika uygulamaları nedeniyle İstanbul’da hayat felç oldu. Çalışanların çektiği eziyetin yanı sıra piyasalar geç açıldı, günün ilk saatlerinde sağlıklı fiyat oluşamadı. Güvenlik nedeniyle belki uygulamaların şekli hakkında bilgi vermeyebilirler ancak en azından İstanbul halkının ‘seyahat özgürlüğünü’ kıstlayabileceklerini önceden bildirebilirlerdi.

Yazının devamı...

Tilkilerin kuyrukları dolaştı!

Hem siyasiler, hem de piyasa katılımcıları Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekliyor. Mahkeme başkanı bugün geç saatlerde ya da yarın sabah karar vereceklerini açıkladı. Görünen o ki Sn. Gül’ün adaylıktan çekilmeyeceğini açıklaması sonrası AKP, geri adım atmadan erken seçim kararını alabilmek için mahkemeden; ilk turu geçersiz kılacak bir karar almasını bekliyor.

Anayasa Mahkemesi, eğer seçimlere devam kararı verecek olursa işler daha da karışacak gibi görünüyor. Bir taraftan ordunun bildirisi, diğer yandan 3. turda da olsa seçilmiş olan yeni cumhurbaşkanı. Diğer yandan katılımcı sayısı her mitingde biraz daha artan Cumhuriyet mitingleri... Siyasi ortam gittikçe geriliyor. Piyasalar dün bu ortama tepkisini verdi. Dolar kurları 1.3930, gösterge bononun bileşik faizi 19.50’ye yükselirken, IMKB 100 Endeksi 43.116’ya kadar geriledi. Dip seviyelerinden işleme başlayan piyasalar, gün içinde yine olaylara olumlu tarafından bakmayı tercih ederek toparlandı. Dolar kurları 1.3620’ye, faizler fonlama seviyesi olan 19.12’lere İMKB 100’de 45.000 seviyelerine kadar toparlandı.

Dünyadan herhangi bir “şok” gelmediği takdirde yerel piyasaların isteği; dün oluşan boşlukları (gap) birkaç gün içinde iyimser taraftan kapatmak yönünde. Dolardaki 1.3305-1.3550; İMKB’deki 46,548-45,023; faizdeki 19.03-18.59 arasındaki boşlukların dolarda 1.33, faizde 18.50, borsada da 46,500 tarafından kapanması muhtemel.

Ancak “çözüme kavuşması” artık erken seçimi gerektiren bu ortamda; piyasalarda yaşanacak geçici iyimserliklere kanmamak ve bunları piyasalardan çıkış fırsatı olarak değerlendirmekte fayda var.

Bugün 1 Mayıs ve önümüz herhalükarda seçim.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.