Hasat Günleri’nden arda kalanlar...
.
Yılın bu döneminde düzenlenen Hasat Günleri için Ayvalık’taydım.. Bu sahil kasabasını her zamankinden daha canlı ve çağdaş buldum...
Zeytinlerin toplanma zamanı gelip çattığında, yılın bu günlerinde Ayvalık’ta düzenlenen Hasat Günleri’ne katılırım. Zeytinlerin toplanmasını izlemek, taze sıkılmış yeşilimsi erken hasat edilmiş zeytinyağını tatmak bana her zaman heyecan verir. Toplayıcılar modern aletlerle dalları titreştirdikçe tarihin izlerini gövdesinde taşıyan bir ağacın altında iri ve dolgun meyvelerinin yağmur gibi yere serilen örtüye dökülmesinin ardından bu tanelerin mis gibi kokan saf bir yağa dönüşmesi bana bir mucize gibi gelir. Zeytinyağı meyvenin kendi katışıksız suyudur.
Dinlerin kutsal saydığı zeytin...
Hasat Günleri’nde zeytinyağına dönüşmesini izlediğim zeytini en eski çağlardan beri dinlerin kutsal saymasını hiç yadırgamam. Tevrat ve İncil’de zeytin adının 140 kez geçmesi, Kuran’da çeşitli ayetlerde anılması boşuna değildir. Ancak bu kez yaz başında alınan bir kararla koruma altındaki “zeytinlik saha” kavramından çıkarılan 25 dekarın altındaki zeytinliklerde madencilik, petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine izin verilmesi için çalışmalar başlatılması, Hasat Günleri’nin tadını bir kez daha kaçırmıştı.
Öte yanda Ayvalık’ı bu yıl her zamankinden daha canlı, kültür hayatını daha zengin, yeme içme ortamlarını daha çağdaş buldum.
Başyapıtlar ayağa kaldırılıyor
Ayvalık’ın harap tarihi başyapıtlarını yeniden ayağa kaldırma çabaları Rahmi Koç’un Cunda’da restore ettirdiği Coca Cola başkanı Muhtar Kent’in babası adına bir kütüphaneyi hizmete sunmasıyla başlamıştı. Bu yıl hizmete giren ve 12’nci Uluslararası Hasat Günleri’nin geleneksel paneline ev sahipliği yapan 400 kişilik salonuyla Küçükköy Kültür Merkezi de kentin yenilenme çizgisinin son örneği.
Şehir merkezi içindeki kısmen harap çok sayıda tarihi bina da büyük kentlerden Ayvalık’a yerleşenler tarafından satın alınıp yenileniyor. Şık butik oteller, ilginç kafe ve restoranlar açılıyor. Cunda’da bütün sahili kaplayan restoranlar arasında benim favorim Bay Nihat’ın yerini bulmakta ilk kez zorlandım. Mandıraların, zeytin butiklerinin varlığı da Cunda merkezini bir gurme odağı haline getirmiş; ilk sıra dükkânların arkasındaki karanlık ve tenha sokaklar canlanmış; buralar da cıvıl cıvıl.
Yeni Alaçatı olmamalı...
Kuşkusuz Ayvalık zeytinciliğin başkenti. Ama giderek taş yığınına dönüşen İstanbul’dan, Bodrum ve Alaçatı’nın keşmekeşinden bunalanlar da bu sevimli kenti sakin bir sığınak olarak görüyorlar. Sanatçıların atölyeler açtıkları Boşnak köyü Küçükköy’ü Alaçatı’ya alternatif arayan işletmecilerin ziyaret ettiği, evlerin el değiştirmeye başladığı söyleniyor. Umarım bu gerçekleşmez; Ayvalık’ın yeni bir Alaçatı olması düşüncesi bile insanın tüylerini ürpertiyor.