Bir Anadolu, dört deniz
Mutfak Dostları Derneği'nin ev sahipliğinde düzenlenen, "Bir Anadolu, Dört Deniz" ziyafetine, Alman mutfak ustası Maximilian Thomae ve yardımcılarının Anadolu tatlarının yer aldığı leziz mönüler damgasını vurdu...
Alman mutfak ustası Maximillian Thomae kadar ülkemiz gastronomisine katkısı olmuş yabancı şeflerin sayısı bir elin parmaklarını bulmaz. Türkiye’de 20 yılı aşkın bir zaman sürecinde usta şefin Mutfak Dostları Derneği (MDD) ile ortaklaşa hazırladığı konulu ziyafetler de mutfak kültürü tarihimize geçecek niteliktedir.
Örneğin, şef Thomae Unesco’nun Patates Yılı ilan edince hazırladığı mönüde ülkemizde yetişen 22 çeşit patatesi tek tek değerlendirmiş, tuzlusundan tatlısına birbirinden nefis yemekler yapmıştı. Benzer bir ziyafet ise "Zeytinyağı ile Sıra Dışı Lezzetler" adını taşıyordu. Usta şef bu yemek için özellikleri olan 50 zeytinyağı arasından yemekleri için en uygun bulduğu 10 çeşidi sadece yağ olarak değil, aroma, baharat gibi yemeğe farklılık katan özel birer malzeme olarak kullanmıştı.
Max Usta son bir yıldır Metro grubu bünyesinde oluşturulan Gastronometro adlı araştırma, uygulama ve eğitim platformunun direktörü oldu. Türk mutfağını en iyi tanıyan yabancı şef, Türk mutfağının çağdaşlaşması için etkili çalışmaları yönetiyor.
İskenderun karidesinden Göksu yengecine...
Geçtiğimiz Salı akşamı Max usta genç yardımcıları ile birlikte kurumun büyük salonunda yine MDD’nın ev sahipliğinde "Bir Anadolu, Dört Deniz" başlıklı ziyafeti sundu. O akşam için ülke çapında bir tedarik çalışması yürütülmüş. İskenderun karidesi, Göksu deltasının mavi yengeci, Manavgat’ın tavşan yüreği zeytininden sıkılmış zeytinyağı, Hatay’ın halhalı zeytini soğuk başlangıç yemeği "Kabuklu Deniz Ürünleri Varyasyonu"nda buluştu. İkinci olarak sofraya gelen "Kurutulmuş ve ıhlamur çayında demlenmiş torik çorbası" Karadeniz’i temsil ediyordu. Amasya’nın minik çiçek bamyası ve şeflerin kurutarak "çirozlaştırdıkları" torik parçacıklarıyla yaptığı balık konsome nefisti.
Mönüde sıcak başlangıç yemeği mutfaklarımızın nice vazgeçilmez ürününün anavatanı Anadolu’ya adanmış, ona yakışır çok özel ürünler kızarmış kuru kaymak ve ayvalı inci kefali ile yapılan zeytinyağlı baklava böreğinde bir araya gelmişti. İnci kefali Van gölüne özgü, tatlı su ırmaklarının kaynağında dünyaya geldikten sonra sodalı göl suyunda büyüyen, yumurtlamak için yine tatlı sulara dönüp ölen benzersiz balık cinsi. Balıklar ziyafet için Van’dan, garnitür olarak kızartılarak sunulan kuru kaymak ise Nevşehir’den getirilmişti.
Ana yemek Ege'ye ayrıldı
Max Usta'nın Türkiye’deki ilk yıllarında imzasını attığı bir sorbenin lezzeti kusursuz. Ana yemek Ege’ye ayrılmıştı. Zeytinyağlı Ege otları, gambilya, Fethiye’nin mumlu balık yumurtası, Bodrum mandalinası ve misket limonu sosu ile hazırlanmış "Tranca ve Kalamar Sohbeti" adlı yemek cibes otundan sosla sunuldu. Marmara bölgemizi Bursa’nın bir tür kanser salgınıyla soyu tükenen yerli Mahmutmolla kestanesinin meyveleri temsil ediyordu. Cumalıkazık Köyü Tarımsal Kooperatifi'nin son kalan üç ağaçtan ürettiği kansere dayanıklı fideler ilk meyvelerini vermişti.