Şampiy10
Magazin
Gündem

Böyle röportaj görülmedi

Rasim Ozan Kütahyalı Helin Avşar'ın sorularını alışılmışın dışında bir söyleşiyle cevapladı

ABONE OL
Vatan Haber

"Atatürk'ü babam gibi severim"! diyen Taraf Gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı Gazete Habertürk için Helin Avşar'la söyleşi yaptı. İşte Avşar'ın soruları ve iddialı cevaplar...

'Sivri dilli. Sözünü hiç sakınmıyor. Çok da genç. Haliyle dikkat çekiyor. Köşe yazmaya başladıktan kısa bir süre sonra adı ünlü isimlerle anılmaya başladı. Bazılarıyla kavga ediyor, bazılarıyla kavga ettikten kısa bir süre sonra yan yana fotoğrafları yayınlanıyordu. Hatta kimi ünlü kadınlarla aşk yaşadığı bile yazıldı çizildi. İnsan kim bu genç adam diye merak ediyor. Geçen hafta buluştuk, aşk hayatından politik görüşlerine varana kadar her şeyi anlattı...

Foto galeri için tıklayın


Üslubunuz çok sert ve haşin değil mi?
Net bir adamım. Akrobatlık ve diplomatlık yapmam. Düşündüğüm, gördüğüm neyse söylerim. İşimiz cambazlık değil, fikir ifade etmek...



Başka yerlerde de böyle haşin ve sert misiniz?
Ne gibi yerlerde?

Kimi mahrem yerlerde?
(Gülüyor) Öyle yerlerde kadınların benden haşin olmasını severim...

Kendiniz gibi kadınlardan mı hoşlanırsınız yani?
Sadece kadınlar değil, her insan her yerde net ve içten olmalı. Fırıldak olmamalı...

ATATÜRK'Ü BABAM GİBİ SEVERİM
Nasıl bir aileden geliyorsunuz?
Bizim aile İzmirli. Büyük dedem Kütahya'dan İzmir'e gelmiş. Orada doğdum, büyüdüm. Babam mühendis, annem öğretmen. Ablam da sanayici. Eniştemle beraber kendi tekstil ihracat şirketlerini yönetiyorlar...

Fikirleriniz uyuşur mu ailenizle?
Sol-Kemalist eğilimlere sahip bir aile bizimki. CHP'ye oy verirler. Baba tarafımın bir kısmı, amcamlar daha da koyudur...

Fazıl Say'ın sorduğu amcalarınızdan mı bahsediyorsunuz?
Evet Önder Kütahyalı. Türkiye'nin önde gelen klasik müzik tarihi profesörlerinden ve eleştirmenlerinden olduğu için Fazıl yakın tanıyor. Uzun yıllar Cumhuriyet'te yazdı. "Soyadı benzerliği mi" diye merak etmiş, "Bu mendebur liberal, böyle Kemalist bir aileden nasıl çıktı" diye şaşırmış...

Nasıl çıktınız hakikaten?
Lise yıllarında hayata, topluma ve politikaya dair daha çok düşünmeye, sorgulamaya ve okumaya başladım. Tam 28 Şubat süreciydi. Maalesef ailemin devraldığı siyasi gelenek beni ikna edemedi. Zihinsel olarak Kemalist kalmak için çabaladım ama olmadı. Hem vicdanen hem de aklen o çizgide kalmam mümkün değildi...

Atatürk'ü sevmiyor musunuz?
Seviyorum. Babamı ve annemi sevdiğim gibi seviyorum. Annem beni küçükken, "Atatürk'ün 100'üncü yaşında doğan uğurlu oğlum benim" diye severdi. Böyle duygusal bir geçmişi unutamam. Ama Mustafa Kemal'i her yönüyle severim ben. Hiçbir olumsuz tarafını görmezden gelmem. Bir insan babasını "Büyük bir adam" olduğu için sevmez, sevdiği için sever. Babasını her ama her yaptığıyla sever... Babaları en ağır önce oğulları eleştirmeli...

70'LERDEKİ GENÇLER HASTALIKLIYDI
Bizim jenerasyon apolitik diye eleştirilir, buna ne diyorsunuz?
Politikayla çok ilgili bir adamım ama herkesin politize olmak zorunda olduğu bir toplum hastalıklıdır. Politize olmanın tercih haline geldiği bir toplum sağlıklıdır. 70'lerin Türkiye'si bugüne göre çok daha hastalıklıydı. Keşke ciddi bir kısım gençlik o zaman apolitik olsaydı. Aslında öyle istiyorlardı. Mecburiyetten sahte-politik haldeydiler. Kof ve içi boş, dandik bir politik atmosfer vardı o zamanlar. Şimdi politikayla ilgilenen gençler daha az ama daha sahici...

TÜRK SOL GELENEĞİ ÇOK DANDİK
Yazarlık maceranız nasıl başladı?
Fikir ve sanat işleriyle iştigal etmeyi kafama koymuştum. O yolda ilerliyordum. Ama köşe yazarı olmak gibi bir hedefim yoktu. Sonuç merkezli yaşamam. Bir şeyler yaparım, tohumları atarım. O süreç zaten meyvesini verecekse verir... Taraf'a yazılar gönderiyordum. O yazılar ilgi toplamaya başladı. Sağlam geri dönüş alıyordum. Özellikle "Denizlerin yolu bizi nereye götürür?" başlıklı yazı patlama yarattı. Bir buçuk ay boyunca tartışıldı. Sonrasında da çeşitli siyasal meselelere dair yazmaya devam ettim. O yazılar da iyi okunuyordu. Ardından, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar beni köşe yazarı yaptı...

Türk solunu ve 68 kuşağını çok eleştirdiğiniz o yazı değil mi? Ne düşünüyorsunuz sola ve solculara dair?
Ana damar Türk solunun çok hastalığı var. Genetiğindeki ittihatçılığı yenemiyor. 68 kuşağı da o ittihatçılıktan bağımsız değildi. Aslında suçları da yok. O atmosferi aşmak güç bir şey. Ama bugün artık bazı şeyleri kabul etmek lazım. O gençleri katlettiren sisteme düşman olmalıyız... Özgürlükçü sol düşünceye Türkiye'nin ihtiyacı var. Ama bizim dandik Türk sol geleneğinden böyle bir görüş çıkmaz. O geleneği reddetmek lazım...

GÜLEN HAREKETİ İÇİNDE SAHTEKARLAR VAR
Fethullah Gülen hareketi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Şu an TSK, Gülen hareketini ve genel olarak İslami yaşam tarzına sahip insanları düşman görüyor ve yok etmek istiyor. Böyle şey olamaz. Buna direnirim. Her ahlaklı insan da direnmeli... Bu durumun dışında Gülen hareketini de ağır eleştiriyorum. Hareket genişledikçe eyyamcı ve sahtekâr insan malzemesi artıyor. İçlerinde tam özgürlükçü insanlar da var. İttihatçı kafada olanlar da. Gülen'in ismi üzerinden çıkar ve rant elde etmek isteyen bir bezirgan sınıf da oluştu. Bunu da görmek lazım. Bunları gerekirse isim isim de yazacağım... Hareketin DTP'ye ve Alevi meselesine bakışının da değişmesi gerekiyor...

Askerle de kavgalısınız, askerlikle ilgili düşünceleriniz hâlâ geçerli mi?
TSK'yı sevdiğim için eleştiriyorum, sevmesem yalakalık yapardım. Devletimizin güçlü ve dinamik bir ordusu olmalı. Oysa ordumuz bu devleti sadece kendine ait olarak görüyor. Devletin ordusu yok. Ordunun devleti var Türkiye'de... Generaller ve subaylar devlet memurudur. Sivil otoriteye itaat etmek ve hadlerini bilmek zorundadırlar. Kendilerini devlet adamı zanneden generaller Mozambik'te bulunur. Bu durum değişmedikçe benim de askerlikle ilgili fikirlerim değişmez... Bu durumun değişmesini istiyorum, çünkü ordumu seviyorum...

BAŞÖRTÜLÜ VALİLERİMİZ OLMALI
Başbakan ve AKP'ye hakkında neler söyleyeceksiniz?
Sivilleşme ve özgürleşmeye hizmet ederlerse yanlarındayım. Tayyip Erdoğan, paşasının başbakanı olursa karşısına dikilirim. Tüm haklar ve özgürlükler alanı genişlemeli. Devlet eliyle adam zengin eden, devletçi ekonomik sistem de değişmeli. Başbakan'ın Şimon Peres'e karşı tavrını çok yiğitçe buluyorum. Ama Ömer El Beşir denen katile de aynı şekilde haddini bildiren bir Başbakan olsun isterim...

Başörtüsü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bu devlet başörtülü kızlara çok çektirdi. Çok ayıp etti... Başörtüsü okullarda serbest olmalı. Hatta başörtülü valilerimiz de olabilmeli. Başörtülüler yalnız "eş" değildir. Bunu bu toplum hazmedecek... Aleviler, Kürtler, gayrimüslimler de kendi kimliklerini inkar etmeden bu ülkede her yere gelebilmeli. Şu an inkar ederek gelebiliyorlar. Bu vicdansızlıktır...

ALEVİLERE KARŞI NEFRET ZEMİNİ VAR
"Alevifobi" diyorsunuz böyle bir şey var mı gerçekten?
Nasıl kimi kesimlerde başörtülü hanımlara karşı potansiyel bir nefret varsa, kimi bölgelerde de Alevifobi var. Alevilere de bu devlet çok acılar çektirdi. Yaşanan Alevi katliamlarını derin devlet organize etti ama hemencecik gaza gelecek Sünni kitleleri bulması da kolay oldu. Çünkü Alevilere karşı potansiyel nefret zemini vardı oralarda... Bu ülkede artık zorunlu din dersleri kalkmalı. Madımak da müze olmalı. AKP, Alevi taleplerini derhal hayata geçirmeli artık. Alevi açılımı lafta kalmamalı. Adımlar hızlanmalı.



REHA MUHTAR'DA HIRS KALMADI
Televizyonculuk işine nasıl girdiniz? Reha Muhtar'ın danışmanısınız bir yandan değil mi?
Çok ironik bir şey aslında. O bahsettiğim 68 kuşağı yazısı sebebiyle biz Reha Muhtar'la birbirimize girdik. Bir dergi bizi o zaman kapak yaptı. Çok ağır şeyler yazdı bana dair, ben de aynen cevap verdim. Fakat bu vesileyle Reha'nın 30 yıldır hiç değinmediği devrimci geçmişi ortaya çıktı (Gülüyor)... Sonra "Kurtlar Vadisi" meselesiyle ilgili beni programı "Çok Farklı"ya çağırdı. Orada iyi anlaştık, görüşmeye devam ettik. Danışmanı oldum. Ahmet Tulgar da diğer danışmandı. Sabahlara kadar hem tartışarak hem eğlenerek program yaptık... Reha bana "Oğlum sen ajan mısın, nereden bu kadar bilgin var" deyip duruyordu...

Çok Farklı devam edecek mi?
Vallahi bilmiyorum. İyi bir programdı. İyi izleniyordu. Reha'nın kafasında bazı düşünceler var. Ne zaman hayata geçirir bilmiyorum. Öyle çok hırsı yok, cool bir ruh halinde. Çocuklarıyla ve çok sevdiği Deniz'le mutlu şu an...



AHMET'İN TEK GERÇEK DOSTU NURAY
GERİSİNİN PALAVRA OLDUĞUNU O DA SÖYLÜYOR

Reha Muhtar'la Ahmet Hakan'ı da barıştırmışsınız doğru mu?
Evet. Perestroyka'daydık. Nuray Mert de vardı. Reha ayrı bir masadaydı. Ahmet'in ameliyatından bir gün önce. Bir sebeple araları kötüydü. Reha'nın yanına gidip "Ahmet senden helallik istiyor" dedim. Hava yumuşadı, sonra iki masa birleşti. Makara bir sohbet oldu. Reha, Ahmet'e ortopedist tavsiye etti...

Ahmet Hakan'la ilgili ne düşünüyorsunuz?
Benim hayatımda Ahmet'in manevi yeri var. Bugün çok sevdiğim birçok özgürlükçü ve demokrat yazarı, 1997-2001 arası geçirdiğim dönüşüm sürecimde Ahmet'in televizyon programlarında tanıdım. Benim üzerimde etkili oldu... Sonra onun değişim yıllarında kendi geldiği yere eleştirel mesafe almasını da çok erdemli buluyordum. Fakat işi itirafçı muhabbetine vardırdı. Samimiyetten uzaklaştı. Kendisine de söyledim bunu... Öz itibariyle kendisinden nefret eden, kendisine her türlü çirkefi yapmış kişilerle ittifak içine girmesine de kızgınım. Biz bunu onunla çok uzun konuştuk. Bana "Her şeyin farkındayım, yarın zora düşsem ilk tekme atanların onlar olduğunun da farkındayım ama bir bildiğim var, güven" dedi... Tek gerçek dostu Nuray. Bak o gerçek. Onu söyleyeyim... Gerisinin palavra olduğunu o da söylüyor. Ahmet'in hayata karşı sinik bir tavrı var ama bu doğru bir şey değil. Yaşadığı türbülanstan çıkar inşallah...



BENİ TUŞ ETTİN HELİN
Adınız ünlü kadınlarla birlikte anılıyor, aşk hayatınız epey hareketli. Bu eskiden de böyle miydi yoksa tanınmış bir yazar olunca mı ünlü kadınlar dolaşmaya başladı çevrenizde?
Eskiden daha rahattım... İşlerin zorlaştığı yerler oldu haliyle.



Sosyetik kadınlardan da teklifler geliyor mu?
Ne teklifi?

Arzulanan bir erkeksiniz. Öyle teklifler?
(Kahkahayla gülüyor) Hiç ahlaksız teklif almadım.

O çevreden de ilişkileriniz olmuş ama öyle duydum?
Beraber olduğum insanlar olabilir tabii...

Şu an sevgiliniz var mı?
Seninle olan bu fotoğraflarımızdan sonra olmayacak herhalde. Beni tuş ettin Helin...

POLAT ALEMDAR DANSÖZDÜR
Kurtlar Vadisi'ne de çok ağır yüklendiniz. "Dizi Ergenekon projesi, Polat Alemdar çakma kahraman" dediniz...
2003-2006 arası tamamen öyleydi. Dizi her türlü ırkçılığı yaptı o dönem. Bir darbe ortamının yaratılmasına hizmet etti. Kurtlar Vadisi-Irak filmi de öyleydi. Kürtlere, Hıristiyanlara ve Yahudilere karşı halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiler resmen... Sonraki periyotta dizi döndükçe döndü. Polat Alemdar, dansöz bir karakter haline geldi. Hem çakma kahraman hem fırıldak bir dansöz Polat.

OKAN BAYÜLGEN ZAVALLI BİR FAŞİST APOLET GÖRDÜ MÜ ALTINI ISLATIR
"Bir banal ırkçı olarak Okan Bayülgen" diye de bir yazınız var... Bayülgen de sivri dilinizden nasibini almış...
Ben analiz yapıyorum. Laf olsun diye konuşmuyorum... Okan Bayülgen karakter olarak "Güçlü olana yaltaklanan, güçsüz olana saldıran" zavallı bir insan tipi. Manken, şarkıcı, oyuncu genç ve güzel kadınlara ve bir de kadınsı ve pasif gay'lere saldırır. Güç sahibi erkekler ile aktif ve gizli gay'ler karşısında yalakalık yapar. Oysa doğru düzgün bir mizahçı, güç sahiplerini madara eder... Çok derin entelektüel kompleksleri var Bayülgen'in. Çok koyu bir cehaleti var. Buradan kaynaklanan banal bir faşizmi var. Adam sıradan faşist. Araplara "Yamyam" diyor. Kürtlerden korkmasa onlara da küfreder. Özel hayatında ediyormuş zaten... Adamın beyni sıvıyla kaplı. Süslü laflarla kamufle etmeye çalışıyor. O yüzden her türlü köşe yazarından ve akademisyenden korkar Bayülgen. Kompleksinden ötürü. Pısar, susar kalır. Oysa ne madara edilecek profesörler ve yazarlar var bu memlekette. Bayülgen apolet gördü mü altını ıslatır... Karakteri böyle...

ÇILGIN SEKS YAPAN KADIN SEVERİM
Sevgilinizin nasıl olmasını isterdiniz?
a)Yırtıcı b) Kavgacı c) Sakin
Yırtıcı...

Nasıl giyinse hoşunuza gider?
a) Deri elbiseler b) Pardösü, jartiyer c) Usturuplu
A ve B karışık...

Size nasıl hitap etmeli?
A) Aşkım B) Minik farem c) İsminizle
İsmimle...

Nasıl bir seks hayatınız olmalı?
a) Çılgın b) Çok çılgın c) İdare eder
Çok çılgın...

İnsan ne iş yapmalı?
a) Sanatçı b) Gazeteci c) Tanınmış olmamalı
D seçeneği... Hepsi olabilir. Kadın gibi kadın olması yeterli...'

Diğer Haberler

  1. Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 46. Sayısı Bu Pazar Bayilerde!
  2. İnme riskine dikkat! 'Eğer film çekmiş olsaydık, oğlumun hastalığını görebilirdik'
  3. Uydumuz sadece gelgitlere neden olmakla kalmıyor! İşte Ay ışığında tuhaf davranan 5 hayvan
  4. Fen lisesi öğrencileri için GençBizzTech Projesi başvuruları başladı
  5. Benlere dikkat! Bilinçsiz uygulanan yöntemler büyük problemlere neden olabilir!
  6. Kapadokya’nın yeryüzü ve yer altı hikâyesi Milliyet Arkeoloji'de
  7. 511 hektar doğaya kazandırılıyor
  8. Take Off İstanbul, 11-12 Aralık’ta düzenlenecek
  9. Yapay Resifler bir yılda 33 farklı deniz canlısına yuva oldu
  10. Denizde kaybolan fotoğrafçı, farklı bir ülkede ortaya çıktı

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.