'Sessiz sedasız bunu engellesin!'
Demirtaş'tan güvenlik güçlerine çağrı
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yeni başlatılan sürecin geçmişe göre ciddi ve kararlı olduğunu belirtti. Sürece Hewler (Erbil) veya İmralı-Hewler adının verilebileceğini belirten Demirtaş, "Hewler süreci PKK ile devlet arasında belki işleyebilir. Sayın Öcalan İmralı'da olduğu sürece de, Güney Kürdistan'ın başkentinde bu görüşmeler niye yapılmasın? Diğer tüm grup ve fraksiyonları da bu sürece katmalıyız" dedi.
Diyarbakır'da bulunan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, basın mensupları ile sohbet toplantısı düzenleyerek yaşanan süreç ve yarın Diyarbakır'da Paris'te öldürülen 3 PKK'lı kadının yapılacak olan cenaze töreniyle ilgili açıklamalarda bulundu. Demirtaş, yarın yapılacak olan cenaze töreninin Habur süreci ile kayıslamanın doğru olmadığını ifade ederek, Kürtlerde Habur sendromu bulunmadığını söyledi.
HABUR PROVOKASYON DEĞİL
Habur'u provokasyon olarak değerlendirmediklerini ifade eden Demirtaş, "Habur'da insanlar silahlarını bırakıp canlı canlı gelmişti. İnsanlar buna sevinmişti. Bu Habur'a da benzemiyor. Cenaze törenidir. Üç kadın Paris'te vahşice katlediliyor. Onlara sevgi ve sempati var. Cenaze töreni düzenlenecek, halk da bunu yapacak. Bunun ötesinde bir hazırlık yok" dedi.
Ancak günlerdir cenaze töreni konusunda provokasyonu gündemde tutmanın da provokasyona zemin hazırladığını iddia eden Demirtaş, "Kim provokasyon ihtimalini ortaya koyuyorsa, lütfen kaynağını da açıklasın. Cenaze törenlerinde gereksiz bir kaygı uyandırmanın hiçbir anlamı yok. Güvenlik güçleri provokasyon ihtimali üzerinde duruyorsa, hükümet yaygara koparıyorsa, sessiz sedasız bunu engellesin" diye konuştu.
Demirtaş, insanların sevilen üç Kürt siyasetçisinin katledilmesine büyük bir öfke duyduğunu ve onları sahiplendiğini söyledi. Demirtaş, "Onların büyük derecede sahiplenmesinin altında yatan nedenlerden biri de onların şahsında bu süreci sahiplenmektir. Bence Sayın Öcalan'a yapılan bu saldırıyı, halk bu saldırıyı boşa çıkarıp Sayın Öcalan'ı desteklediğini ortaya koyuyor. Eğer insanlar bu mesajdan korkuyorsa, tedirgin oluyorsa, ben bunları anlamıyorum. Kürtler toplu halde sevinmesin, toplu halde üzülmesin diyorlar. Kürtlerin nasıl sevineceğine ve nasıl üzüleceğine devlet karar verecekse buyursunlar Kürt sorununu çözsünler" dedi.
"SÜREÇ, GEÇMİŞE GÖRE DAHA CİDDİ VE KARARLI"
Cenaze törenleri ile ilgili arkadaşlarının kamu yöneticileri ile konuştuğunu ve şimdiye kadar bir sıkıntı yaşanmadığını söyleyen Demirtaş, karşılıklı sağduyu devam ettikçe sorun olmayacağını söyledi. İmralı'da başlatılan süreci geçmişte yapılan Oslo süreci ile kıyaslayan Demirtaş, şöyle konuştu: "Önceki süreçle kıyasladığımızda halkın beklenti içerisinde olması normaldir. Bu halkın umutlu olmasını anlayabiliyoruz. Son derece doğaldır. Siyasetçiler açısından biraz ayakların yere basması lazım. Umudun gerçeğe dönüşmesi için uğraşıyoruz. Durup dururken heyecanlanmak ve karamsar olmak gibi bir lüksümüz yok. Buradan baktığımızda geçen Oslo ve İmralı sürecine daha temkinli bir yaklaşım var. Biz hükümetin gerçek niyetini anlamış değiliz. Bir karanlık, gri nokta var. Bu aydınlandıkça çok daha net konuşmamız lazım. Biz barış sağlansın, çözüm olsun istiyoruz. Net olan budur. Kürt tarafı buna hazırdır. Hükümetin de başlatmış olduğu bir girişim var. Bunun ötesinde netleşmiş şeyler olmadan geleceğe dair somut şeyler söylemek doğru değil. Hükümetin gerçek niyeti Kürt sorununun çözümü olmayabilir, tasfiye olabilir. Bütün bu niyetlerden bağımsız bir süreç başladı. Barış ve özgürlük isteyenler bunun içini doldurmalı, katkı sunmalıdır." Demirtaş, İmralı'ya gitmek için başvurularının bulunduğunu, ancak kararın Adalet Bakanlığı'na bağlı olduğunu söyledi. Demirtaş, sürecin ilerlemesi için bu tür gidişlerin olması gerektiğini de vurguladı.
BİZİMLE PAYLAŞILAN BİR PROJE YOK
Demirtaş, İmralı'da yapılan görüşmelerin çok değerli olduğunu ve Öcalan'ın fikirlerini bildiklerini ifade ederek, "Çözüm önerisi, Türkiye'de kendi içinde yaratacağı eşitler arası hukukla çözülür. Bizce bu formül halen gerçekçidir. Kürt halkının kültürel, sosyal, siyasal sorunlarının çözümü demokratik bir Cumhuriyet ve demokratik bir anayasa ile mümkündür. Yerinden yönetimin güçlendirilmesi, otonomi, demokratik özerklik tartışmaya açılmıştı. BDP'nin de desteklediği formüllerdi bunlar. Hükümet zaman zaman açıklama yapıyor, Kürtlerin beklentilerine ve taleplerine ilişkin. Derli toplu olarak bizimle paylaşılmış bir proje yok. Hükümet, Kürtlerin özgürlükler konusundaki beklentileri ile aynı noktada değil. Şimdi hükümet ile Sayın Öcalan arasında mutabakat sağlandı, herşeyde anlaşıldı gibi anlamak doğru değil" dedi.
"TÜRK VE AKAT'IN İMRALIYA GİTMESİYLE RESMEN SÜRECE DAHİL OLDUK"
Demirtaş, Oslo süreçlerinin doğrudan içinde olmadıklarını, ama bu defa Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın İmralı'ya gitmesiyle resmen içerisinde olduklarını söyledi. Demirtaş şöyle devam etti: "BDP çok önemli bir aktör olarak bunu başından beri savunuyordu. Şimdiye kadar sayın Öcalan'a, Kandil, sivil siyaset, üç ayrı aktör muhataptır. BDP ve Kandil işin içerisinde olmadan süreç ilerlemez. Biz tabiki sonuna kadar bu süreçte çözüm niyetlerine sonuna kadar destek oluruz. Bu saatten sonra müzakare sürecini denemeden, imkanlarını sonuna kadar kullanmadan bunu kapatma gibi bir durum olmaz. Hükümet bu görüşmeleri kamuoyuyla paylaşmışsa, bizler de bunun kalıcı olması için katkı sunuyoruz. Hükümetin kendisine yakın basın yayın organlarında yazılan çizileni kelime kelime izliyoruz. Bize heyecan verecek, AKP'nin kalıcı çözüm projesini ortaya koyması açısından umut vermiyor. Tasfiye etmek istiyorlarsa dağınık, acemi bir şekilde yapıyorlar. Çözmek de istiyorlarsa yine dağınık ve acemicedir. Bu yönüyle baktığımızda hükümetten sadece çözümü beklemek yanlış olur. Bu yola çıkmış trenin raydan çıkmaması için uğraşmalıyız."
'TEK TARAFLI ATEŞKES OLMAZ'
Demirtaş, İmralı'da görüşmelerin başlamasıyla PKK ve üst düzey yöneticilerini hedefleyen saldırı ve operasyonların gerçekleştiğini ifade ederek, "Ben şimdi sormak istiyorum Sayın Başbakan'a, şu 15-20 gün içerisinde sizin PKK'ya yapmış olduklarınızı PKK devlete yapmış olsaydı acaba ne yapardınız? Bu süreci yine devam ettirir miydiniz? Soruyorum AKP'nin üst düzey on yöneticisi bu süreçte Allah korusun öldürülseydi, yine bu süreci devam ettirir miydin? Tek taraflı ateşkes olmaz" dedi.
"PARİS SUİKASTI İLE DOĞRUDAN ÖCALAN HEDEFLENDİ"
Demirtaş, cenaze töreninin yapılacağı gün sadece tören sırasında vatandaşın işini gücünü bırakıp bu cenazeleri sahiplenmesini istediklerini de söyledi. Demirtaş, yarın yapılacak olan cenaze törenine katılım ne kadar fazla olursa, sürece desteğin o kadar fazla olarak okunacağını ifade etti. Demirtaş, "Bu insanları sahiplenmek, çözüm sürecini desteklemektir. Abdullah Öcalan'ın başlattığı bir süreçtir. Onu zorlamak için bu suikasti gerçekleştirdiler. Öcalan'ın bundan nasıl etkileneceğini biliyorlardı bu katiller. Doğrudan onu hedeflediler" dedi.
ERBİL'DE DE GÖRÜŞMELER YAPILSIN
Başlatılan sürece nasıl bir isim verilebileceği konusunda ise Demirtaş şöyle konuştu: "Görüşmeler İmralı'da ve Oslo'da olduğu için bu isimler verildi. Eğer olacaksa, devam edecekse ve taraflar bu konuda bu konuda bir trafik başlatacaksa, belki doğru isim Hewler sürecidir. Hewler süreci PKK ile devlet arasında belki işleyebilir. Sayın Öcalan İmralı'da olduğu sürece de, Güney Kürdistan'ın başkentinde bu görüşmeler niye yapılmasın? Diğer tüm grup ve fraksiyonları da bu sürece katmalıyız. Onlarla bu süreçle ilgili bilgileri paylaşmalıyız. Bilgilendirme söz konusu olacak. Herkes şunun farkındadır. Sadece Türkiye'deki Kürtlerin kaderi çizilmiyor, bütün Kürdistan'ın kaderi çiziliyor. Kürtlerin birbiriyle hareket etmeleri, desteklemeleri gerekiyor. Kürt hareketleri halka karşı görevlerini yerine getirmek istiyorlarsa, ulusal taleplerde ortak hareket etmeliler."