'Senin önünde diz çöken namerttir!'
.
HAKKARİ köylerinde seçim gezilerini sürdüren BDP eski Genel Başkanı ve Hakkari bağımsız milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, 16 Eylül 2010 tarihinde meydana gelen patlamada 9 kişininin hayatını kaybettiği Geçitli Köyü’ne gitti.
Demirtaş, buradaki köylülere, "Başbakan, ’Herkes benim önümde diz çökecek, ya da ben herkesi önümde zorla diz çöktüreceğim. Başka yolunuz yok’ diyor. Biz de diyoruz ki; ne gönüllü, ne zorla, ne baskıyla senin önünde diz çöken namerttir. Kellemiz gitse, ceketimizi de çiğnesen senin gibi bir zalimin önünde diz çökmeyeceğiz" dedi.
Geçitli Köyü’ne gidişinden önce patlamanın olduğu yerde incelemelerde bulunan Demirtaş’ı patlamada 9 yakınını kaybeden Cahit Erol ve yakınları karşıladı. Cahit Erol, Demirtaş’a patlamada ölenler için yaptırılan Geçitli Köyü’nde ’Şehitler çeşmesi’ önünde olayın aydınlatılmasını istedi. Demirtaş, BDP olarak bu olayın aydınlatılması için gerekenin yapılacağıhı söyledi. Bu arada patlamanın olduğu yerde bir köylünün Demirtaş’ın bulunduğu yerde havaya silahla ateş ettiği görüldü.
Demirtaş, Geçitli Köyü’nde bir kamyonetin üzerine çıkarak yaptığı konuşmada Kürt ve Türk halkının uzun süreden bu yana büyük acılar yaşadığını belirterek, şöyle dedi:
"Bu coğrafyada Kürt halkı da, Türk halkı da uzun yıllardır büyük acılar yaşıyor. 7’sinden 70’ine acı çekmeyen, zulüm görmeyen kimse kalmadı. Fakat bütün bu olup bitenlerin suçu, günahı Kürt halkının değildir. Seçim meydanlarında oy almak uğruna BDP ve halkımıza yönelik bu kadar iftira atan, hakaret yağdıran Başbakana hatırlatmak istiyoruz. Bütün hayat seçimden ibaret değil. 12 Haziran’da seçim olacak bitecek. Fakat 13 Haziran’da biz yine bu topraklarda beraber yaşayacağız. Fakat bu ülkenin Başbakanı olarak öyle şeyler söylüyorsun ki, emrindeki medyaya , basın kuruluşlarına öyle şeyler yazdırıyorsun, öyle şeyler yaptırıyorsun ki birlikte yaşamanın imkanlarını ortadan kaldırıyorsun. Bir Başbakan olarak kendi ülkene bu kadar haksızlık yapmaya, Kürt halkına bu kadar hakaret, iftira atmaya da hakkın yok. Seçim, oy uğuna bunları yapan bir Başbakanın zihniyeti, gönlü demokrasiden, barıştan yana olamaz. Biz buna inanmıyoruz. Seçimden sonra Başbakan değişecek. Şu anda bunları söylüyor. Çünkü Türk milliyetçilerinin oyunu alacak. Seçimden sonra demokrat bir Başbakan olacak. Kürt sorununu çözecek. Biz buna inanmıyoruz. Gerçek Tayyip Erdoğan; şu anda seçim meydanlarında konuşan Tayyip Erdoğandır. Türk milliyetçisi oy uğruna her şeyi yapabilecek, oy uğruna bütün değerleri çiğneyebilecek bir Başbakanla karşı karşıyayız. O nedenle biz seçimden sonra büyük kaygılar taşıyoruz. Seçimde Başbakan cevabını alacak. Hiç kuşkumuz, kaygımız yok. Ama 13 Haziran’da bu Başbakan bu ülkeyi hangi uçuruma götürecek onu kestiremiyoruz."
"ARTIK DAĞLARDA ÖLÜM SESİ DUYMAK İSTEMİYORUZ"
BDP’nin desteklediği bağımsız adaylardan Selahattin Demirtaş, Başbakanın seçim meydanlarında şu anda en az konuştuğu şeyin siyaset olduğunu, en az yaptığı şeyin siyaset olduğunu kaydederek, şöyle dedi:
"İftiralarla, toplumu bölecek, birbirine düşürmeye çalışacak her türlü söylemi politikayı uyguluyor. Ama hiçbir yerde projesini ve çözümü anlatmıyor. Bu ülkenin Kürt sorunu var, bu ülkenin başörtüsü, Aalevi, Sünni sorunu var. Ama Başbakan bunlardan hiç birini konuşmuyor. Dikkat edin sadece herkese iftira, herkese hakaret ediyor ve seçim meydanlarında yarattığı gerilimle halkı birbirine düşürmeye çalışıyor. Hala BDP, CHP, Ergenekon, PKK ağzına gelen bütün herkesi sayıp bütün bunlar bir yerdedir diyor. Halkın bunu bildiğini, MHP ile BDP arasında, BDP ile CHP arasında, bizimle Ergenekon arasında en küçük bir iş birliği, ittifakın olmayacak."
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın halen Türk halkını Kürtler’e karşı kışkırttığını, "Bunlar bölücüdür" dediğini savunurken, şöyle devam etti:
"Bunlar din karşıtıdır’, ’Bunlar teröristtir’ diyor. Medyaya çağrı yapıyor; ’Bunları televizyona çıkarmayın’ diyor. Kendi ülkesinde düşmanlık yaratan ırkçı, ayrımcı bir söylem, ırkçı ayrımcı bir politika üreten bir Başbakan o ülke için tehlikedir. Ben açık söylüyorum. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti toplumunun, devletinin, ülkesinin önündeki en ciddi tehlike Başbakan Erdoğan’ın meydanlarda halka söylediği söylemlerdir. Seçimden sonra bu ülke nereye gidecek düşündüğü yok. Bu yalanları bu iftiraları toplumda kalıcı izler bırakacak mı? Bunu düşünmüyor. O konuştukça batıda seçim bürolarına saldırılar oluyor. Habire seçim araçları taşlanıyor, seçim büroları molotoflanıyor, o konuştukça adaylarımıza saldırı oluyor, o konuştukça polis habire gözaltı yapıyor, o tehdit ettikçe asker operasyon yapıyor. Bu nasıl bir barış arayışıdır, bu nasıl bir barış söylemidir. Biz anlamış değiliz ve Başbakan neredeyse şu noktaya getirmiş. Ya herkes benim önümde diz çökecek, yada ben herkesi önümde zorla diz çöktüreceğim.Başka yolunuz yok diyor. Biz de diyoruz ki , ne gönüllü , ne zorla , ne baskıyla senin önünde diz çöken namerttir.Kellemiz gitse, ceketimizi de çiğnesen senin gibi bir zalimin önünde diz çökmeyeceğiz. O Başbakan karşısında bizim gibi kararlı, iradeli bir gücü hissettiğinden beri sadece bize saldırıyor. Oysa bizim partimiz bu ülkenin barışı için bir şanstır. Bu şansı değerlendirmeyerek, bu fırsatları geri iterek, uzatılan barış elini tutmayarak en büyük zararı sen kendin veriyorsun bu ülkeye. Biz Başbakanı dinleyince siyasetçi olmaktan utanıyoruz."
KÖY MEYDANINDA HALLAYLAR ÇEKİLDİ
Yapılan konuşmaların ardında Selahattin Demirtaş ve beraberindekiler canlı müzik eşliğinde yöre halkı ile kol kola girerek bir süre halay çekti. Geçitli Köyü’ndeki öğle yemeği ardında Demirtaş ve beraberindekiler Işık Köyü’ne geçti. Burada CHP’nin Diyarbakır mitingini değerlendiren Demirtaş, yine başbakanı eleştirerek CHP ile hiçbir şekilde görüşmediklerini söyledi. Akkuş Köyü’ne giden Demirtaş ve beraberindekiler, 1 kişinin öldürüldüğü yayla sorunu ile kan davasının bitirilmesi için ailelerle görüştü.
"SENİN ZİHNİYETİN EŞKİYANIN ALASIDIR"
Hakkari bağımsız miletvekili adayı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "Hopa’ya eşkiyaların indiğini bilmiyordum. Eli taşlı eşkiyalar Hopa’da taşlarla araçlarımıza saldırdılar" sözlerini değerlendirdi.
Demirtaş, Türk-İş ve Yol-İş sendikalarının üyeleriyle yaptığı toplantıda Başbakan Erdoğan’ın 1 kişinin hayatını kaybettiği Hopa protestosu ile ilgili olarak yaptığı konuşmayı değerlendirdi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın sert bir dille eleştirererek şöyle konuştu:
"Ben öncelikle dün Hopa’da polis gazıyla yaşamını yitiren emekli öğretmene Allah’tan rahmet diliyorum.Tüm Hopa halkına, tüm o bölge halkına başsağlığı diliyorum. Başbakanın protesto etmenin cezası ölüm değildir herhalde. Ama bu ülkede hep böyle olmuştur. Başbakanı proteste eden, hükümeti proteste edenlera karşı AKP’nin polisi sınırsız bir şekilde güç kullanıyor. Kullandığı gazın kimyasal bir silah olduğunu artık herkes biliyor. Başbakan Hopa’da ne yapıyor. Orada barajları proteste eden bir grup var ve Başbakan geldiğinde onlar olmasın diye polis onlara işkence yapıyor. O sırada emekli bir öğretmen gazdan dolayı yaşamını yitiriyor. Bakın bir emekli öğremetmen kendi polisinin müdahalesiyle öldürülmüş, başsağlığı dileyeceğine, üzüntülerini belirteceğine, keşke bunlar olmasaydı, keşke bu yaşanmasaydı diyeceğine ne diyor biliyor musununuz? ’Eşkiya’ diyor Hopa’ya da inmiş.
Hakkari’de taş atanlarla işte bunlar aynıdır’ diyor. Böyle bir zihniyet olabilir mi. Böyle bir anlayış olabilir mi. Orada bir emekli öğretmen senin polisin tarafından öldürülmüş. Başsağlığı dileyeceğine eşkiya Hopaya da inmiş diyor. Ben açık söyleyeyim senin zihniyetin eşkiyanın alasadır. Eşkiya senin zihniyetindir. AKP’nin zihniyeti eşkiya zihniyetidir."
"EŞKİYA ZİHNİYETİ İLE MÜCADELE EDEN DİRENİŞÇİLERİZ"
Hopa halkını, Hakkari halkı adına selamladıklarını da söyleyen Demirtaş, "Biz de eşkiya zihniyeti ile mücadele eden direnişçileriz ve Hopa halkına Hakkari’den selamlarımızı gönderiyoruz. Direnen herkese selamlarımızı gönderiyoruz. Hopa halkı direnişinde de haklıdır. Biz Hopa’daki halkın çektiği zulmü, yıllardır bu topraklarda yaşıyoruz. Artık insanlar görmelidir. Bu AKP faşizmidir. Başka bir şey değil. Başbakanın insani duyguları bile kalmamıştır. Hadi 18 yaşındaki Halil İbrahim Oruç’u Bismil’de katlettiniz o da senin vatandaşındı. Başsağlığı dilemedin, üzüntünü belirtmedin. Hadi o Kürttü, sen ırkçısın, Çok da üzülmedin. Hopa’daki senin hemşerindir. Arkasında eşkiya demekle yetiniyorsun. Böyle bir İslamiyet anlaşını, böyle bir siyaset olabilir mi? Her giden canın arkasında üzülüyoruz. Hakkarililer burada giden polis, asker cenazeleri arkasında alkış çalmamıştır, hep üzülmüştür. Ama bunlar ölümlere seviniyorlar. Halkevleri direniş ortaya koymuştur. Bedeli ağır olmuştur" dedi.
CHP’NİN DİYARBAKIR MİTİNGİNİ DEĞERLENDİRDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Diyarbarkır’da yaptığı mitingle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Demirtaş, bu bölgede, diğer partilerin sokağa ve meydanlara çıkmasının partilerin başarısı haline getirildiğini söyledi. Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diyorlar ki, işte CHP, AKP şurada miting yapmayı başardı. Bütün liderler her yere gidebilir. Kimse kimseyi engellemiyor. Bu liderlerin hakkıysa, halk da istediği lideri protesto eder. Bu da onların en doğal hakkıdır. Sanki bu bölgede CHP olmasa, AKP olmasa demokrasi olmaz gibi bir anlayışları var. Şimdi bütün köşe yazarlarını izliyorsunuz, televizyonları izliyorsunuz. CHP’nin, AKP’nin o bölgede olması çok önemlidir diyorlar. BDP’ye karşı bunu yapıyorlar. Biz olunca demokrasi olmuyor. Ama onlar olunca demokrasi oluyor. Hakkari’de, Diyarbakı’da miting yapanlar bilmelidirler ki, kendisine bir adım yaklaşana bu halk, üç adım yaklaşır. CHP’nin İstanbul’da miting yapması normal oluyor da, Diyarbakırda yapması niye anormal oluyor. AKP’nin İzmir’de yapması niye normal oluyor da Hakkari’de yapması niye anormal oluyor. Biz her yere gidiyoruz. Ama bazı yerlerde insanlar bizi protesto ediyorlar. Bu da normaldir. Ama Başbakan kendisini protesto edene hakaret ediyor. Biz Başbakan gibi halkımıza hakaret etmiyoruz."