Şampiy10
Magazin
Gündem

Nerede kalmıştık?

Erdoğan, 2011 seçimlerinden sonra gündeme getirdiği başkanlık sistemini bir kez daha tartışmaya açtı: Meclis ‘olur’ derse söyleyebilecek sözümüz kalmaz!

ABONE OL
Vatan Haber

GÜNGÖR MENGİ - Başkanlık için acele neden?

BİLAL ÇETİN - Gül, Medvedev rolünü oynar mı?

ANKARA - Turgut Özal’dan bu yana tartışılan “başkanlık sistemi”, yeni anayasanın yazımına başlanmasının hemen arifesinde yeniden siyasetin gündemine oturdu. Başbakan Erdoğan’ın zaman zaman başkanlık sisteminin daha faydalı olacağı yönündeki açıklamalarından sonra AK Parti’den sistem değişikliğine ilişkin en somut talep dün Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan geldi.

TBMM’de gerçekleştirilen “Parlamenter Denetim Sempozyumu”nda Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ sistem sorununa değinirken henüz hükümette istişare edilip görüş birliğine varılmış bir noktada olmadığı için “şahsi” görüşü olarak başkanlık sistemi önerdi. Türkiye’de Anayasa’da “parlamenter sistem” denildiğini, ancak aslında hiçbir anayasa hukukçusunun buna “parlamenter sistem” diyemeyeceğini Bozdağ, şöyle konuştu:


BİZDEKİ SİSTEMİN ADI YOK: Parlamenter sistemin özellikleri belli. Bizim Anayasamızdaki sistem, bu özelliklerin büyük bir kısmını maalesef taşımıyor. Buna karma sistem de yarı başkanlık sistemi de başkanlık sistemi de meclis hükümeti sistemi de denilemez. Esasında adı olmayan bir sisteme biz ‘parlamenter sistem’ diyoruz. Bunun için bunun adını doğru koymak lazım. Bizim Anayasamızda kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Kuvvetlerin işbirliğinden, dayanışmasından bahsediyor. Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı ayırmış ama mekanizmanın kuruluşuna baktığınızda, mevcut anayasada kuvvetlerin tam ayrılığını görme şansınız yok. Parlamenter sistemin Türkiye uygulanmasına bakıyorsunuz; millet oy veriyor, sonra milletvekilleri oluşuyor ve hükümet de milletin seçtiklerinin arasından çıkıyor. Milletin seçtiğinden doğrudan çıkmıyor. Hükümet parlamentodan güven oyu alıyor. Kimden güven oyu alacak, çoğunluktan. Komisyonlar çoğunluk esaslı, araştırma komisyonları çoğunluk esaslı, diğer denetim mekanizmalarını işlettiğinizde yine çoğunluğun onları denetlemesi gerekiyor. Kanun tasarısı geliyor hükümetten, hükümet parlamentonun içinden geliyor, onun güvenine dayanıyor. Parlamento güvensizlik verdiği zaman hükümet düşüyor. Çoğunluk hükümet oluyor. O zaman o çoğunluğun hükümeti denetimi ne kadar sağlıklı oluyor? Bunlara hepimizin kafa yorması lazım.

HALK TARAFINDAN BELİRLENSE: Mevcut sistemler arasında denetimin en etkin yapılmasına izin veren sistem, başkanlık sistemidir. Başkanlık sisteminde, parlamentoyla yani yasama ile yürütme birbirinden tam anlamıyla ayrıdır ve birbirine karşı kesin olarak bağımsızdır. Halk seçim yapıyor. Orada başkanın kim olacağı, yürütmeyi kimin yürüteceği belli. Koalisyon olduğu zaman partiler bir araya geliyorlar, başka bir program üzerinden mutabakata varıyorlar. Ondan sonra başka birisi Başbakan olarak çıkıyor. Yürütmesi koalisyon olduğu zaman, belli olmayan bir sistem çıkıyor karşımıza. Halbuki yürütme doğruda halk tarafından belirlense hesap vermek daha kolay olur. Hesap verilebilirlik, hesap sorulabilirlik ve öngörürlük açısından baktığınızda Türkiye’deki parlamenter sistemin uygulamasının, hepimizin arzu ettiği anlamda etkin bir denetimi güçlü bir şekilde hayata geçirdiğini söylemek mümkün değil. Bizim sistemimize baktığımızda, parlamenter sistemde yasama, yürütme birbirinden tam ayrı mı? Ayrı diyemeyiz. O zaman ’yasama mı yürütmenin üzerinde, yürütme mi yasamanın üzerinde daha etkili’ tartışmasına baktığınızda, orada da yine çoğunluğa dayanan hükümet olduğu için... Türkiyede uygulanan sistem, parlamenter sistem değil. Meclis Başkanımızın başkanlığında devam eden bir süreç var. Yeni anayasa tartışırken bunun tartışılmasında da ben fevkalade yarar görüyorum. Ya parlamenter sistemin özellikleri neyse yeni anayasaya o özelliklere göre bir yapı ikame edilebilir ya da gerçek anlamda yasama ve yürütmenin birbirine karşı bağımsız olduğu ve kesin ayrılığın olduğu başka bir bir sistemi, başkanlık sistemini müzakere etmek lazım.

Süreç içinde tartışılabilir

Başbakan Erdoğan, Slovenya Başbakanı Janez Jansa ile düzenledikleri ortak basın toplantısında açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Erdoğan, “Türkiye’de başkanlık sistemiyle ilgili olarak daha önce ‘Tartışılır ancak gündemimizde değil’ demiştiniz. Sayın Bozdağ’ın açıklamaları var, ‘Yeni anayasa hazırlanırken tartışılabilir’ diye. Artık Türkiye’nin gündeminde midir başkanlık sistemi?” sorusu üzerine de yeni anayasa çalışmalarında yazım sürecinin başladığını hatırlatarak şunları söyledi: “Bu süreç içerisinde tartışılabilir. Bunlar hepsi demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Bu başkanlık sistemi mi olur, yarı başkanlık sistemi mi olur bunların hepsi tartışılabilir. Tartışmaların sonucunda eğer parlamento burada ’Şu sisteme de geçebiliriz, uygundur’ diyorsa, bizim zaten söyleyebilecek hiçbir şeyimiz kalmaz. Ama bütün mesele müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar. Yani fikirlerin çatışmasından, çarpışmasından, müzakeresinden hakikat güneşi doğar.”

Erdoğan, 2010’da dile getirmişti

Başbakan, 2010 referandumu sürecinde bir TV programında “Belki Türkiye’nin gündemine yeniden başkanlık sistemi gelecek. Konsensüs oluşursa halkımız tarafından gelebilir. Sistemin çalışması bakımından olumlu bakarım ben buna” diyerek ilk somut açıklamasını yaparken, 12 Eylül 2010 gecesi anayasa değişikliklerinin referandumla kabul edilmesi üzerine yaptığı konuşmada da “Yarından itibaren Burhan Bey çalışmalara başla ona göre...“ ifadesiyle Burhan Kuzu’ya seslenmişti. Erdoğan Şubat 2011’de Kırgızistan’a hareketinde “Başkanlık sisteminin faydalı neticeler doğuracağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül ise başkanlık sistemi tartışmalarına daha mesafeli yaklaştı. Gül, geçen yıl başkanlık sistemi konusunda “Şüphesiz ki çekincem var. Avantajları da dezavantajları da var” dedi.

Başkanlık sistemi olsaydı, kimse darbe yapamazdı

Başkanlık sisteminde gelen kişi ömür boyu görevde kalmıyor, 4-5 yıl anayasada nasıl yazıyorsa ona göre duruyor ve halkın yüzde 51’inin oyuyla geliyor. Bu ne demek, halkın istemediği biri başkan olamayacaktır, ama parlamenter sistemde halkın istemediği kaç tane hükümet geldi kuruldu.

‘Aman bu sistem gelmesin, o yüzden korkuları söyleyelim krallık gelir, padişahlık gelir, diktatörlük, totaliter otoriter bir yapı gelir’... Halbuki buna izin vermeyen sistemdir başkanlık sistemi. Çünkü halkın oyunu alan birisi halkın oyuna muhtaç olan birisi bunu yapabilir mi? Gücü buna yeter mi?

İlk meclisin oluşmasından sonra, meclis hükümeti sistemi var, kuvvetler ayrılığı değil, kuvvetler birliği. Ondan sonra bakıyorsunuz karma bir sisteme geçiş var, ama uygulamaya baktığınızda fiili bir başkanlık sistemi var, hukuki değil. İnönü dönemi de aynı, cumhurbaşkanı da iktidar da tek elde başka zaten parti de yok ve fiili bir başkanlık sistemi. 50-60 Menderes dönemine baktığınız da orada da aynı şeyi görüyorsunuz. Eğer Başkanlık sistemi olsaydı, Türkiye’de hiç kimse darbe yapamazdı. Çünkü başkanlık sistemi darbeye izin verecek bir mekanizmanın oluşmanın müsaade etmiyor. Milletin dediğinin hakim olduğu, tam da demokrasinin ruhuna uygun bir sistem.

Başkanlık sistemi nedir?

Başkanlık sistemi dünyada genel olarak iki farklı şekilde uygulanıyor. Fransa gibi bazı cumhuriyet rejimlerinde cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı unvanına sahip ancak altında bir de başbakan bulunuyor. Yürütme yetkisini başbakanla başkan paylaşıyor. Son söz cumhurbaşkanında oluyor. ABD gibi bazı ülkelerde ise devlet başkanı hemen hemen tüm yürütme yetkisini kendinde topluyor. Dünyada başkanlık sistemini uygulayan ülkelerin sayısı 38. Bunlar arasında ABD, Venezuela, Güney Kore, Meksika, Panama, Filipinler, Kenya, Kıbrıs, Brezilya, Ermenistan, Arjantin ve Afganistan gibi ülkeler bulunuyor.

MUHALEFETTEN JET TEPKİ

CHP: Köşk denge makamı

- CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi: Bozdağ, açıklamasıyla 2007’deki cumhurbaşkanı seçimine, görevlerine ilişkin yapılan değişikliğin yanlış olduğunu itiraf etmektedir. Buradaki cumhurbaşkanı tarifi de doğru değildir. Parlamenter sistemde, cumhurbaşkanı değil, başbakan daha güçlüdür. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu vardır, bu makam denge makamıdır. Cumhurbaşkanlığının, bu çerçevede yapılandırılması gerekir.

Sistemde gene eksiklik olabilir, ki vardır. Cumhurbaşkanına, çok fazla yetki veren bir parlamenter sistemde, olmaması gereken yetkilere sahip olması, bugünkü sistemin eksikliğidir. Bunun çözümü, başkanlık sistemine adım atmak değil, tam tersine buradan geriye gidip, parlamenter sisteme sahip çıkmak, sarılmaktır. Cumhurbaşkanını daha sembolik yetkilere sahip, bir denge kurumu olarak tanımlamaktır.

MHP: Bu sistemi iyileştireceğiz

- MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır: Sistemin sorunları var diye milli mücadeleyle ortaya koyulan iradeyi ortadan kaldırmaya kimsenin hakkı yok. Parlamenter demokratik sistem içerisinde sorunlarımıza çözüm bulacağız, bu sistemi iyileştireceğiz.

- MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural: Bunlar Uzlaşma Komisyonu’nda olacak konulardır. O konuyla ilgili hususları daha sonra değerlendiririz.

Bozdağ’ın Uzlaşma Komisyonu üyesi olup olmadığını gazetecilere soran ve “hayır” yanıtı alan Vural, “Maydanoz oluyor da onun için” diye konuştu.



Diğer Haberler

  1. TBMM'de yeni dönem başlıyor! Bakanlar için 'yemin' formülü
  2. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığı ile ilgili AK Parti'li Çelik'ten net mesaj: Hiçbir engel yok
  3. Yılın ilk kabine toplantısı yarın yapılacak!
  4. Kılıçdaroğlu: Herkes Bay Kemal'i beklesin
  5. Kılıçdaroğlu'dan Meral Akşener'e İmamoğlu ve Yavaş cevabı: İçişlerimize karışılmamalı
  6. Bakan Çavuşoğlu’ndan Belçikalı mevkidaşına sert tepki!
  7. Bakan Soylu'dan İmamoğlu davasındaki kararla ilgili açıklama
  8. Bahçeli'den 'İmamoğlu kararı' açıklaması: Operasyonun hedefi CHP Genel Başkanı'dır
  9. Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na Sadettin Hülagü atandı
  10. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan’da

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.