CHP'ye ilginç suçlama
.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi Avcı, "Komisyondaki gürültünün büyük kısmı CHP içi iktidar mücadelesinin bir yansımasıdır. CHP milletvekilleri, Komisyonun sırtından bilek güreşi yaptı" dedi.
Nabi Avcı, AK Parti Eskişehir İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, yaklaşık 15 gündür yaptıkları bütün bilgilendirme çabalarına rağmen hala kamuoyunda kafa karıştırıcı bazı söylemlerin olduğunu gördüğünü kaydetti. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasını öngören teklifin Meclis'te görüşmeleri konusundaki doğruları bir defa daha paylaşmak istediğini ifade eden Avcı, şöyle konuştu:
'CHP'lilerin, bu konunun, 'gereği gibi tartışılmadığı ve bir oldu-bittiyle yasalaştığı' yönünde iddiaları var. Bunu Eskişehir özelinde de dile getirenler var. Bu doğru değil. Bu yasa sürecinin komisyon ayağı 23 Şubat 2012'de başladı. O ilk günkü toplantı 8 saat 16 dakika sürdü. O toplantıda iktidar ve muhalefet partilerinden arkadaşların teklifle ilgili önerilerini değerlendirmek üzere bir alt komisyon kurulması kararına vardık. 5 kişilik bir alt komisyon kuruldu. Bu komisyonda 3 AK Parti'li, bir CHP'li, bir de MHP milletvekili arkadaşımız görev yaptı. Bu komisyon 2 gün çalıştı. Toplam 16 saat 30 dakika çalışıp bir rapor hazırladı. Teklifte çok ciddi manada değişiklikler yaptı. Bu değişiklik önerilerini tekrar ele aldık 5 Mart'ta. O gün 17 saat bunların üzerinde tartışıldı ve konuşuldu. Ertesi gün, tam 10 saat 30 dakika konuşuldu, tartışıldı. 7 Mart'ta 12 saat 30 dakika bu öneriler tartışıldı.'
'91 saat 41 dakika çalıştık'
Avcı, teklifin Komisyonda görüşüldüğü günlerde kaçar dakika çalışma yapıldığı hakkında bilgi veren Avcı, 'CHP Genel Başkanı Kılıçaroğlu'nun talimatıyla 60-70 CHP milletvekili tekrar Komisyon Divanı'nı çalışamaz hale getirmek, komisyonu felç etmek için girişimde bulundular. Bu girişime rağmen, divanın kararlı tutumu, AK Parti'li arkadaşlarımızın dirayetli tutumu sayesinde Komisyon çalışmaları sürdürüldü. Teklif bu sayede genel kurula indirildi. Komisyon aşamasıyla ilgili iddiaların doğru olmadığını göstermek istedim. Tam 91 saat 41 dakika çalıştık. Bu maratonun yüzde 95'ini muhalefet partisi milletvekilleri kullandı. Sadece yüzde 5'i iktidar partisi milletvekilleri tarafından kullanıldı' diye konuştu.
Komisyon Divanı'nın, Anayasa'ya, İçtüzüğe ve Meclis'in teammüllere uygun çalışması için elinden gelen gayreti gösterdiğini anlatan Avcı, '8 Mart'ta komisyonu bir süre çalışamaz hale getirdiler. Bu tutum, muhalefet partisinde bir alışkanlık halini almak üzereydi. 11 Mart günü Milli Eğitim Komisyonu Başkanlık Divanı ve Komisyonu, gündeme sahip çıkarak, CHP'nin bu uygulamayı yani kürsü işgallerini ve bu yolla Meclis çalışmalarını engellemeyi, felç etmeyi alışkanlık haline getirmesini önledi' dedi.
'Zorunlu okula başlama yaşı 72 aydır'
Avcı, kamuoyunda en çok sorulan sorulardan birisinin okula başlama yaşıyla ilgili olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
'Okula başlama çağında çocuğu olan aileler haklı olarak bu konuda bazı tereddütler yaşıyor. Bu konuda o kadar asılsız iddialara ileriye sürüldü ki... Zorunlu okula başlama yaşı 72 aydır. Eylül ayında 72 ayını dolduracak çocuklar zorunlu ilköğretim çağına girmiş oluyor. Eğer sizin 72 ayını doldurmuş çocuğunuz varsa onu okula başlatmak zorundasınız. Eğer çocuğunuz 60-72 aylık arasındaysa onların illa okula başlayacak diye bir zorunluluk yok. Aile isterse, 60 ayından gün almış çocuğunu okula gönderebilir. Çünkü 60 aylık çocuğun illa okula gitme zorunluluğu yok ama aile isterse, çocuğun okula başlayabilecek gelişkinlik düzeyinde olduğunu düşünüyorsa, zorunlu olmadığı halde, kaydını yaptırabilir.
Zaten ilkokul birinci sınıf müfredatı da bu yeni düzenlemeye göre hazırlanıyor. Bu yeni düzenleme, 4 4 4 adıyla bilinen düzenleme, aslında eskiden de ülkemizde uygulanan ilkokul, ortaokul ve lise düzenine geçişti. İlk dört yıl ilkokuldur, ikinci dört yıl ortaokuldur, üçüncü dört yıl lisedir. Ancak ilk dört yılı bitiren bir çocuk, 'ben ilk okulu bitirdim, hani bana eyvallah, ben ilkokul diplomasını aldım gidiyorum' diyemiyor. Böyle bir diploma yok. İlkokulun sonunda diploma verilmiyor. Sadece ortaokula başlama belgesi, yani karnesi verilecek. Bu karneyle ortaokula başlayıp, 4 yıl ortaokulu okuyacak. Ortaokul bittiğinde de sistemden ayrılamayacak, çünkü ona bir ortaokul diploması verilmeyecek. Karne verilecek, o karneyle liseye başlayacak. Zorunlu olarak liseye kayıt olacak. Lise öğretimini tamamladıktan sonra lise diploması alacak. İlkokula, ortaokula ve liseye gitmek zorunlu...'
'Çocuklarımıza farklı kulvarlarda koşma imkanı sunuyoruz'
Dört yıllık ortaokul süresince herkes için okutulacak standart bir zorunlu müfredatın olduğuna da değinen Avcı, şöyle devam etti:
'Bu standart, herkes için zorunlu müfredatın üzerine ayrıca çocukların, yeteneklerine ve tercihlerine göre seçecekleri paket programlar olacak. İkinci paket, seçimlik olacak. Ancak herkes bir paket seçecek. Bu paket sporla ilgili olabilir, güzel sanatlarla, sosyal bilimlerle, fen bilimleriyle, din bilimleriyle, tarımla, bilişim teknolojileriyle, yabancı dillerle ilgili olabilir. Her öğrenci zorunlu standart derslerin üzerine böyle bir seçmeli paket alacak. Bunların yanında tek tek alınabilecek seçimlik dersler de olacak. Böylece bütün çocuklarımıza, ilgi ve yeteneklerine göre farklı kulvarlarda koşma imkanını sunuyoruz. Her yıl sonunda bir seçmeli paketten çıkıp başka bir seçimlik paketi bir sonraki sınıfta seçme şansınız var. Lisede aynı kulvar çeşitliliği devam edecek. Ancak lisede, mesleki ilgilere yönelik daha netleşmiş paketler olacak.
Lisede, bazı bölümler için ve bazı özel durumdaki kişiler için özel izne tabi olarak açıköğretim imkanı var. Bütün bölümlerde değil. Özürlü grupları için, özel bazı nedenlerden okula devam etme imkanı olmayan lise öğrencileri için, özel izne tabi bir açıköğretim imkanı var. Sisteme entegre edemediğimiz özellikli grupları, bu yolla sisteme entegre etmeyi amaçlıyoruz.'
'CHP milletvekilleri, Komisyonun sırtından bilek güreşi yaptı'
Avcı, bir gazetecinin komisyon çalışmaları süresinde CHP'nin tutumuna hatırlatması üzerine, şunları bildirdi:
'Komisyon süreci, CHP'deki kurultay için bir miting faaliyetine dönüştü. Haziran ayında parti içinde kariyer yapmak isteyen, belki genel başkan adayı olmak isteyen birtakım genel başkan yardımcıları, grup başkan vekilleri, parti ileri gelenleri, komisyon çalışmalarını özellikle CHP tabanına ve delegelerin yönelik bir PR, bir vitrin çalışması haline dönüştürdü. Orada çıkan gürültülerin büyük bir kısmı, CHP tabanına, haziranda yapılacak kurultaydaki CHP delegelerine, 'ben de varım, ben de potadayım, ben de bu işi Kılıçdaroğlu kadar yapabilirim' mesajları vermek için bizim komisyon çalışmalarını alet ettiler.
Komisyondaki gürültünün büyük kısmı, CHP içi iktidar mücadelesinin bir yansımasıdır. Aslında bazı CHP milletvekilleri, bizim komisyonun sırtından bilek güreşi yaptı. Birbirlerinden rol çalmakiçin ve CHP tabanına 'AK Parti ile en iyi ben mücadele ederim' mesajını vermek için akla, hayala gelmedik atraksiyonlara tevessül ettiler. Komisyon çalışmalarının bu kadar renkli geçmesinin bir nedeni de aslında CHP-içi kurultay hazırlıklarıydı.'
Bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Anayasa Mahkemesi'ne gidebiliriz' sözünü hatırlatması üzerine, Avcı, 'Bu beklenen bir şey. Özellikle böyle bir başvurudan memnum olurum. Anayasa Mahkemesi bu tür başvuruları şekil yönünden değerlendirir. Süreç, Anayasa'ya ve İçtüzüğe uygun yürüdü mü, yürümedi mi? Buna bakacak. Böyle bir başvuruyu şahsen memnuniyetle karşılarım. En azından oradan alacakları cevap da bu süreçle ilgili anlattıklarımı doğrular' karşılığını verdi.