Afrin’i YPG’den temizlemeliyiz!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında, “Suriye ve Irak’ta yaşanan hassas süreci doğrudan Türkiye’nin bekasıyla geleceğiyle ilgili görüyoruz” mesajı verdi. Erdoğan şöyle devam etti:

İdlip operasyonu planlandığı şekilde sürüyor. Türkiye, Rusya ve İran olarak ortak bir tutum oluşturma yönünde oldukça ciddi mesafeler katettik. Ayın 22’sinde Soçi’de tekrar Sayın Putin ve İran Devlet Başkanı Ruhani üçlü olarak bir araya geleceğiz. Bizden bir gün önce de dışişleri bakanlarımız, genelkurmay başkanlarımız bir araya gelecekler. Ardından bizler de final görüşmesini yapacağız. Bütün bunların ana sebebi özellikle İdlip meselesidir. Afrin bizim için çok daha önemli. Zira Afrin bizim sınırdaşımız konumunda. Burada da ciddi manada yüzde 50’nin üzerinde Arap kardeşlerimiz var. Kamplarda yaşayan Arap kardeşlerimiz artık topraklarına dönüyorlar. Bir diğer tarafta kısmi olarak Kürt, bir diğer tarafta Türkmen kardeşlerimiz var. Buradaki yapıyı bizim şu anda terör örgütü olan PYD ve YPG’den Afrin’i temizlememiz gerekiyor. Buna mecburuz.

‘Aynı oyuna gelmeyiz’

Amerika’nın Suriye krizi başladığından beri verdiği sözlerin çok büyük bir bölümünü tutmaması bizim için çok büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. İşte şimdi Afrin’de aynı oyuna gelmek istemiyoruz. Müttefiklik ilişkileri çerçevesinde çok kolayca çözebileceğimiz nice sorun maalesef Amerika tarafından ısrarla çıkmaza sürüklenmiştir. Rakka olayı böyledir, Münbiç böyledir, Deyrizor böyledir.

DEAŞ’ı özel ekip yönetti!

“DEAŞ’ın arkasında kimlerin olduğu da ortaya çıkıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: Her biri farklı gayelerle bölgeye gelen veya getirilen kadrolar, buradaki özel bir ekip tarafından, daha önceden belirlenmiş senaryoya uygun şekilde yönetilmiştir. DEAŞ’ın çekirdek ekibinin, bölgedeki hakim güçler tarafından oradan oraya taşınarak kan ve ateşin her tarafa yayılıyor. DEAŞ’ın kafa kesme ve katliam görüntülerinden, tecavüz hikayelerine kadar tüm veriler batı ülkelerinin kontrolündeki medya mecralarına servis ediliyor. Bunların hepsi bölgeyi dizayn etmek için yapılan ince bir planın unsurları. DEAŞ’ı icat eden kimse PYD’yi kuran da odur. Kimse bize SDG’yi demokratik bir kuruluş olarak yutturmasın. Bunlar için DEAŞ, İslam düşmanlıklarını rahatça ifade etmenin bir aracıydı. PYD’yi parlatmalarının sebebi de bölgenin dizaynıyla ilgili projeleri için uygun bir araç olmasıdır.

ABD operasyonları baltaladı

“Amerika’nın Kuzey Suriye’de 5 hava üssü var. 8 tane de normal üssü var. Şimdi bir de Rakka’da kuruyor, ne yaptı, 14. Siz 12 bin kilometre uzaklıktan Suriye’ye niçin geliyorsunuz? DEAŞ’a bol bol dolar ödediniz. Ama DEAŞ’la, benim askerim, Özgür Suriye Ordusu kahramanca mücadelesini verdi. Hala bu mücadeleyi vermeye devam ediyor. 2 bin kilometrekarelik alan DEAŞ’tan böyle temizlendi. Öbürleri ise bakıyorsunuz, zafer işaretleriyle onları dolar ödemek suretiyle uğurluyorlar. Türkiye’nin hem DEAŞ’a hem de PYD’ye karşı operasyonlarını baltalayan Amerika’nın bu örgütler üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı senaryonun biz gayet iyi farkındayız.”

‘Kılıçdaroğlu CHP’yi de batıracak...’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, SSK müdürlüğü dönemindeki SSK ile bugünkü SGK’nın durumuyla ilgili kıyaslamada bulunarak iktidarı eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da yanıt verdi: Bu zat birkaç gündür, ‘ben SSK’yı 2 milyar zarara uğratmıştım’ diyor. ‘Siz SGK’yı 20 milyar zarara uğrattınız’ diye bize şöyle bir laf geveleyip duruyor. Hem de öyle bir bilmez ki, kendi dönemindeki 2,5 milyarlık zararın TÜFE hesabıyla bugün 42 milyara denk geldiğinden dahi bu zatın haberi yoktur. Hiçbir şey bilmiyorsun ey Kılıçdaroğlu. Aç interneti, orada bu hesabı otomatik olarak yapan programlar var, onu kullan. 1999 SSK’sı, 62 milyonluk Türkiye’nin yalnızca yarısına, yani 32 milyona hizmet veriyordu. Lafa gelince kendi dönemindeki açıkların sebebini erken yaşta emekliliğe bağlar ama bu zatın bizzat kendisi ortaokul öğrencisi oğlundan, daha 1 yaşına değmemiş torununa kadar tüm yakınlarını ‘erken emekli olsunlar’ diye sigortalı göstermekten geri dönmemiştir. Basiretsizliği ve kötü yönetimiyle SSK’yı batırmış olan bu zatın şimdi de başında bulunduğu partisini aynı akıbete uğratmasından doğrusu endişe ediyorum. Birini biz kurtardık, ötekini kurtarmak da CHP’lilere düşer.