Finlandiya ile başlıyoruz
Türkiye kağıt üzerinde Yunanistan ile grup birinciliğine oynayacak. Ama ilk gün erken maçta çok hızlı oynayan Finlandiya can yakabilir.
Türkiye Avrupa Şampiyonası startını bugün Koper’da karşı karşıya geleceği Finlandiya ile verecek. TSİ 15.30’da başlayacak ve NTVSpor’dan naklen yayınlanacak maçta Türkiye elbette mutlak favori.
Aslında Milliler grupta da Yunanistan’la birlikte en iyi takım olarak görünüyor. Ancak bunu parke üzerine yansıtmakta zaman zaman zorlandığımız da bir gerçek. Ve Finlandiya her ne kadar basketbol coğrafyasında çok küçük bir ülke olsa da tehlikeli bir takım. Özellikle son yıllarda önemli bir çıkış içindeler. Salin, Koponen ve Rannikko gibi gibi kaliteli kısalar yetiştirmeyi de başardılar.
Ama elbette bu çıkış göreceli. Keza bireysel olarak öne çıkardıkları oyuncular da ülke basketbolunda önemli mihenk taşları olsa da henüz Avrupa’da bir aktör olduklarını söylemek imkansız. Hele ki uzun rotasyonuna bakınca. Kısaları iyi ama Finlandiya uzunlar konusunda turnuvanın en zayıf takımları arasında. Halen 37 yaşındaki Hanno Möttöla’dan medet ummaları da bu yüzden.
FİZİKSEL OLARAK EZERİZ
Bu kadronun bilincinde bir basketbol oynuyor Finlandiya. Çok çabuk, erken şuta dayalı, tempolu, kısalarına tamamen özgürlük veren bir düzene sahipler. Bu şekilde de kendilerine ayak uyduramayan rakiplerini sürklase ediyorlar. 2 yıl önce Litvanya’da Bosna Hersek, Karadağ ve Hırvatistan’ı geçerek ikinci tura kaldıklarını, çeyrek finali tek maçla kaçırdıklarını unutmayalım. Yani bizimle aynı seviyedeydiler o turnuvada.
Türkiye için de en önemli sorun işte bu noktada Finlandiya’ya karşı doğru konsantrasyonla çıkmakta yatıyor. İlk gün, erken maç bizim gibi konsantre olma güçlüğü çeken bir takım için ekstra bir tuzak. Maç boyunca oyunu yavaşlatıp, atletizme değil güreşe yıkmamız gerekli. Israrla pota altı üstünlüğü üzerine oynayarak Finlandiya’yı fiziksel olarak ezebiliriz. Ama ribaunt üstünlüğü kuramaz ve topu almalarına izin verirsek, hele ki top kaybı sayımız istemediğimiz seviyelere gelirse çok can sıkıcı bir 40 dakika yaşanabilir.
ÖMER'İN ALTERNATİFİ ÇİFT OYUN KURUCU
Ömer Onan’ın kaybı önemli. Daha büyük problem onu yedekleyecek kadronun zayıflığı. En ideal çözüm 2 oyun kurucuyla sahada olmak.
Ömer Onan kariyerinin en zayıf sezonunu geçirmişti belki ama hazırlık döneminde yeniden kendini bulduğunu, formda olduğunu gösterdi. Kaybı çok önemli. Bire bir savunmada, açık alanda bitiricilikte, dış atışlarda katkısı malum. Tecrübesi ve özellikle Kerem Gönlüm’le paylaştığı “ruhani liderlik” rolü ise belki de daha büyüktü.
UZUN 5’LE OYNAMAMALIYIZ
Ama Ömer’in kaybından çok onu yedekleyecek kadronun zayıflığı daha büyük problem. Birkan’ın bu seviyede oynayamayacağını geçen sezon Efes’te gördük, hazırlık döneminde de. Muhtemelen dakika alamayacak Birkan. Serhat ise şut konusunda daha iyi diğer alanların tamamında ise bir kademe daha geride Ömer’e oranla.
Bu durumda Tanjeviç’in en büyük rüyası “uzun 5’ler” için bir kapı aralanıyor. Emir’in 2’ye, Kerem’in 3 numaraya kaydığı. Bunun ne kadar kötü fikir olduğu ortada. Deneysel olarak da verdiği sonuçları tarih çokça yazıyor. Hele ki oyunu topa baskı üzerine kurulu takım için gerçekten olmayacak duaya amin demek olur bu yöntem.
Tuhaf bir tercih!
En ideal çözüm 2 oyun kurucuyla sahada yer almak. Sinan oyun kurucu değil. Sinan, Ender, Doğuş, Serhat 4’lüsünden 2’si sürekli sahada olmalı ve iki guard pozisyonunu paylaşmalı. Eldeki kadrodaki tek çıkış bu görünüyor. Birkan yerine Barış Ermiş’in alınmaması ise en az Kerem Tunçeri’nin aday kadroya çağrılmaması kadar tuhaf bir tercih oldu.