'Cumhurbaşkanı karşısında kuzu kuzu...'
"Önemli olan, bu toplantıda “kuzu kuzu” oturan bazı futbolcuların bir-iki hafta sonra söylediklerini ve dinlediklerini unutabilecek olmaları..."
Türk spor basınının duayen ismi Şansal Büyüka, Milliyet gazetesinde yer alan Bilal Meşe'yle haftalık söyleşisinde Süper Lig kaptanlarının Cumhurbaşkanı ile görüşmesini ve takımların son durumlarını değerlendirdi. İşte Meşe'nin soruları ve Büyüka'nın cevapları:
Bu buluşmaya nasıl bakıyorsunuz? Toplantıda yapılan konuşmalar ortada. Bu toplantının gerginliği düşürecek katkısı olabilir mi?
- Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını, yaptığı toplantıyı son derece yerinde ve değerli buluyorum. Önemli olan, bu toplantıda “kuzu kuzu” oturan bazı futbolcuların bir-iki hafta sonra söylediklerini ve dinlediklerini unutabilecek olmaları... Unutmayalım ki aralarında futbolu geren, futbolda hoşgörüyü ortadan kaldıran söylemleri, eylemleri olanlar var. Önemli olan Sayın Cumhurbaşkan’nın karşısında “kuzu kuzu” oturmak değil, önemli olan sahada sonuna kadar rekabeti sürdürürken gerginliğin, öfkenin başrol oyuncusu olmamak... Bunu becerebilirler mi, eski alışkanlıklara veda edebilirler mi, açıkçası bunu merak ediyorum.
Sizin, bu gerginliği düşürecek bir reçeteniz var mı? Varsa, madde madde sıralayabilir misiniz?
- Benim reçetem şu: Sayın Cumhurbaşkanı zaman yitirmeden kulüp başkanlarını toplamalı ve “Arkadaşlar bu ülkenin futbol ailesini size parçalattırmam” uyarısını ciddi biçimde yapmalı. Ve, demeçler konusunda sert yaptırımları olan, ancak sözde kalan 6222 sayılı yasanın uygulanması için çok kesin talimat vermeli, savcıları harekete geçirmeli.
Türkiye’de hiçbir vali, savcı, emniyet müdürü; kulüpleri ve başkanlarını karşısına almak istemiyor. Açık konuşalım, hepsi korkuyor. Bakmayın başkanların huzur istediğine... Futbolu perişan eden futbol programlarına katılmak için kuyruğa giriyorlar. RTÜK de yalan rüzgarı... Küfür, kafir, tehdit, aşağılama, karalama, iftira havalarda uçuşuyor, neredesiniz?
Ben söyleyeyim: Tam siper kayıplar... Sanal ortam için de önlem alınmalı. Eleştiri elbette olacak. Ancak sanal ortamdan kavga çıkarmak için organize olmalar, küfürler, tehditler... Devlet bu konuda yetersiz, hatta çaresiz...
Son önerim de kendimize... Kötü örnekleri sayfalardan, ekranlardan silelim. Sayfalara koymayalım, ekranlarda kullanmayalım. Bu kadar zor mu bu konuda ortak hareket etmek? Değil ama yapamıyoruz. Konuşuyoruz, tamam diyoruz, uygulayamıyoruz. Samimi değiliz. Çok önceki yıllarda gazetelerin kulüp muhabirleri vardı, devir değişti, şimdi kulüplerin gazetelerde muhabiri var.
DIEGO ÖDEDİ Mİ?
Duyduğuma göre Fenerbahçe, Diego’ya iki aylık borcunu ödemiş. Peki Diego, Fenerbahçe’ye borcunu ödedi mi? Bana göre delikli bir kuruş bile ödemedi.
Fenerbahçe’nin başına gelen bu olay sonrasında, sarı-lacivertliler çıktı, “Failler bulununcaya kadar” maçlara çıkmayacağını açıkladı. 17 kulüp, Fenerbahçe’nin acısını acı saydı, bir araya geldi, tam da o sırada yönetim, bu “deklarasyon”u yayınladı.
Sizce bu yapılan açıklama doğru mu? Pratikte uygulanması mümkün mü?
- Fenerbahçe kurşunlanması olayına elbette en sert tepkiyi vermeli. Ama maça çıkmamayı doğru bulmam. Bunun Türk futboluna, daha da fazlasıyla Fenerbahçe’ye zararı dokunur.
Kuyt, sezon sonunda ayrılacağını açıkladı. Hollandalı oyuncu her ne kadar bu kararda kurşunlama olayının etkisi olmadığını söylese de, diğer yabancıları etkiler mi?
- Kuyt’ın ayrılmasında bir sakınca görmem, zaten fazla birşey oynamıyor. Ama şurası kesin, hangi paraları verirsek verelim, artık yabancıları Türkiye’ye gelme konusunda eskisi kadar rahat ikna edemeyiz. Hele eşleri, asla gelmek istemezler. Haksızlar mı? Maalesef haklılar.
FARKINA VARIN
Diego Ribas, transfer parasını alamadığı için TFF’ye başvurdu. Başkan Aziz Yıldırım, 16 yılı geride bıraktı. İlk kez böyle bir şey yaşanıyor. Bu olaya nasıl bakmalıyız?
- Duyduğuma göre Fenerbahçe, Diego’ya iki aylık borcunu ödemiş. Peki Diego, Fenerbahçe’ye borcunu ödedi mi? Bana göre delikli bir kuruş bile ödemedi. Aşağı yukarı üç yıl için yanılmıyorsam eski parayla 40 trilyona yakın bir maliyeti var, kurtardığı bir maç yok. Aslında Diego yanlış bir transfer planlamasıydı. Alındığı günlerde de yazıp söyledik. Son üç yılında az oynadı, çok oturdu. Açık şekilde düşüşte olan bir oyuncu... Üstelik takımda tek adam uygulaması olmasın diye Alex’i gönderiyorsun sonra Diego’yu alıp geliyorsun. Maliyeti, tercihi her şeyi yanlış... Seyirciye bakarsan Diego bir yana, her şey bir yana... Bu ülkede seyirci de artık gerçeği görmeli. Bir Mehmet Topal’ın, bir Gökhan’ın ve diğerlerinin Diego’dan çok daha önemli olduğunun farkına varmalı.
KOLAY İŞ DEĞİL
Beşiktaş’ın şampiyonluk reçetesinde tek ilaç var: Trabzonspor ve Galatasaray maçlarını kazanmak. O da çok kolay değil.
Beşiktaş’ın zirveden kopması, üçüncü sıraya düşmesi, hem yönetim kanadında hem de takımda panik yarattı.
Başkan Fikret Orman, yöneticiler ve teknik kadro, sürekli iddialı açıklamalar yapıyor ama sizce Kartal yarıştan koptu mu? Artı, Kartal’ın üçüncülük koltuğunu bile tehlikede görenler var.
- Beşiktaş’ın üçüncülük koltuğu tehlikede diyenlere gülerim. Ama şampiyonluk şansının, hatta ikincilik umutlarının ciddi darbe yediğini hepimiz biliyoruz. Beşiktaş’ın şampiyonluk reçetesinde tek ilaç var: Trabzonspor ve Galatasaray maçlarını kazanmak. O da çok kolay değil.
Beşiktaş, sakatlık sorununa çare bulamadığı gibi, her geçen gün yeni isimler ekleniyor. Şimdi de Veli’nin hafta sonuna yetişip yetişmeyeceği tartışma konusu... Ne olacak bu işin sonu?
- Beşiktaş bu sezon çok yıprandı. Avrupa maçları, ligdeki sürekli deplasmanlar Beşiktaş’ı ekstra yıprattı. Ben Beşiktaşlı oyuncuların üç gün üstüne aynı yastığa baş koyduğunu düşünmüyorum. Gerçeği görelim, böyle bir ortamda insanın dengesi alabora olur. Sakatlıklarda bu kadar dolaşmanın etkisi belki olabilir. Ama ben Beşiktaş’taki yorgunluğu ve düşüşü fazla mesaiye bağlıyorum. Yükü tartan kantar yoruldu.
Beşiktaş’ın şampiyonluk reçetesinde tek ilaç var: Trabzonspor ve Galatasaray maçlarını kazanmak.
AĞIR ABİLER BELİRLER
Galatasaray kongresi için köprünün altından daha çok sular akar. Sonucu, ağır abilerin nerede saf tutacağı belirler.
Galatasaray ligde lider ama yönetimin kendine göre bir telaşı var; seçimli genel kurul... Yeni bir başkan, belki de takımın yabancı kalacağı bir ortam ve kişiler...
Dursun Özbek, Adnan Öztürk ve Turgay Kıran, sandıktan başkan çıkmak için çalışmalarına başladılar. Sizce bu üçlüden kim ipi göğüsler? Ya da kimi şanslı görüyorsunuz?
- Galatasaray kongresi için köprünün altından daha çok sular akar. Dursun Özbek ilk defa aday. Adnan Öztürk daha önce girdi kaybetti. Turgay Kıran dostumuz kaybetmekten yorulmadı. Sonucu, ağır abilerin nerede saf tutacağı belirler.
Başkan Duygun Yarsuvat’ın icraatlarını ve söylemlerini olumlu bulduğunuzu biliyoruz. Bunun ışığı altında, Yarsuvat ile geçmiş yönetimler arasındaki farkları değerlendirir misiniz?
- Yarsuvat Başkan’ın yapıcı, hoşgörüye dayalı, ılımlı bir üslubu var. Böyle profilleri bizim kulüp camiaları sevmez. “Asarım, keserim” dersen daha fazla prim yaparsın. Baksana Trabzon Başkan Yardımcısı Yakup Aslan’a... Fenerbahçe ile ilgili olumlu şeyler söyledi diye adama linç kampanyası yapıyorlar.
Buraklı Galatasaray ile Buraksız Galatasaray’ı konuşmuştuk. Şimdi de Semih Kaya’nın varlığıyla yokluğunu sorgulayalım. Son dokuz maçta da kalede gol görüyorlar. Bunu Semih’in yokluğuna bağlamak ne denli doğru bir düşüncedir?
- Sözü uzatmaya gerek yok. Allah uzun ömür versin, Semih’in ölüsü o savunmayı toparlamaya, o perişanlığa ortadan kaldırmaya yeter.
AYAKTA ZOR DURUYORLAR!
Trabzonspor ligi rafa koydu, yeni kongre için kafa yormaya başladı. Yargıtay, Trabzonspor Yönetimi’nin görev süresi konusunda yerel mahkemenin kararını onayınca, kulüpte kongre rüzgarları esmeye başladı.
Bu tablo Ersun Yanal ve takımı olumsuz etkiler mi?
- Trabzon takımı zaten ayakta zor duruyor. Genel kurul olsa da olmasa da fazla birşey değişmez. Bu genel kurul sadece olası bir başarısızlıkta futbolculara ve bu başarısızlığa imza atanlara bahane olur.
Trabzon dernekleri federasyonu, Fenerbahçe’ye yapılan silahlı saldırıyı kınadı. Bu olgun ve anlamlı davranışını nasıl yorumluyorsunuz?
- Trabzonlu dernekleri alkışlıyorum. Bu konuda ortak hareket eden kim varsa alkışlıyorum. Ancak uygulamada içtenliği de görmek istiyorum. Açık söyleyelim, liglerin bir hafta ertelenmesine karşı çıkan kulüplerimiz olmadı mı? Baktılar kamuoyu baskısı ağır, federasyon kararlı, bu defa kararı destekliyor görüntüsü aldılar. “Biz 40 kişiyiz birbirimizi tanırız” demişler. Ben yıllardır sahte ilişkilerden, arkadan konuşmalardan, dayanaksız çamur atmalardan bıktım. Onun için yoğurdu üfleyerek yemeğe çalışıyorum. Kaliteye, kaliteli ve iyi insana ihtiyacımız var. Kötü tohumlar iyileri de çürütüyor.