“Koronavirüs’te ağrı şikâyetlerinin azalmaması endişe verici”
Covid-19 ile ağrı ilişkisi konusunda açıklamalarda bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, “Yaşlı hasta grubunda genellikle ağrı kesici kullanımı daha sık olduğu halde yine de Covid-19 enfeksiyonu sırasında ağrıların olması ayrıca endişe verici bir durum olmaktadır. Çünkü ilaca rağmen ağrı varlığı, hastalığın ağrı kesicilerin üstesinden gelebilecek güçte olabileceğini düşündürür” dedi.
İlk kez 2019 yılının sonlarında Çin’de başlayıp hızla dünyaya yayılan koronavirüs enfeksiyonu (Covid-19), bugüne kadar geçen süre içinde yaklaşık 40 milyon insanın hasta olmasına, 1 milyonun üzerinde kişinin de hayatını kaybetmesine yol açtı.
Koronavirüs enfeksiyonundan hastalanan kişilerin genel olarak ateş, öksürük, bulantı, kusma, nefes darlığı, kas ağrıları, yorgunluk, eklem ağrıları, baş ağrısı, ishal ve nadiren de eklemde iltihabi reaksiyon yani artrit şikâyetleri ile başvurduğunu belirten Medical Park Fatih Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, Covid-19 tablosunda hastaların hiç şikâyeti olmayan ‘asemptomatik’ hastalardan, ani solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) ve çoklu organ yetersizliğine kadar çok çeşitlilik gösterdiğini söyledi.
KAS AĞRILARI DA HASTALIK SEMPTOMU
Yorgunluk, kas ve eklem ağrıları gibi kas-iskelet semptomlarının yaygın Covid-19 semptomları olduğunu ancak bunların yaygınlığının henüz tam olarak araştırılmadığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, şöyle devam etti: “Covid-19 hastalarında dünya çapında yayınlanan kas-iskelet sistemi şikâyetlerinin ve epidemiyolojik özelliklerin yaygınlığını belirlemek için araştırmalar devam etmektedir. Bu araştırmalarda yaşın ve sosyo-coğrafik faktörlerin hastalığın şiddetli olup olmamasında etkili olup olmadığı henüz anlaşılamamıştır. Yaşlı hasta grubunda genellikle ağrı kesici kullanımı daha sık olduğu halde yine de Covid-19 enfeksiyonu sırasında ağrıların olması ayrıca endişe verici bir durum olmaktadır. Çünkü ilaca rağmen ağrı varlığı, hastalığın ağrı kesicilerin üstesinden gelebilecek güçte olabileceğini düşündürür. Elbette salgın esnasında hastalığın kas-iskelet sistemi ile ilişkilendirilmesi kolay değildir. Zira öncelik hastalığın tedavi edilebilmesidir. Muhtemelen önümüzdeki dönemlerde bilgi birikimimiz arttıkça bu konu aydınlanacak ve belki de tedavi protokollerinin daha etkili olabilmesi sağlanacaktır. Ancak bu dönemde kas- iskelet sistemi ağrıları tedavide henüz belirleyici bir rol kazanmamış olmakla birlikte, hastalığın bir semptomu olarak görülmekte ve ağrı kesiciler, masaj gibi uygulamalar ile hasta rahatlatılmaya çalışılmaktadır.”
DÜZENLİ AÇIK HAVADA YÜRÜYÜŞ VE EGZERSİZ YAPIN
Birçok belirsizliğin olduğu bu dönemde ağır tabloların görülmemesi için kişisel korunma tedbirlerinin alınması ve maske, mesafe, hijyen üçlemesiyle ilgili kurallara harfiyen uyulmasının hayati öneme sahip olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, “Ancak kış mevsimine yaklaştığımız bugünlerde hem solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak hem de koronavirüse karşı güçlü bağışıkla yanıt vermek de çok önemlidir. Bu açıdan gerek egzersiz yapmak gerekse de dengeli beslenmek son derece faydalıdır. Düzenli açık hava yürüyüşleri, hafif şiddetli kas güçlendirme egzersizleri kas iskelet sistemimizi güçlendirir. Belli vitamin ve besin destekleri de bağışıklık sistemimizi güçlendirmede etili olur” şeklinde konuştu.
D VİTAMİNİ SEVİYENİZİ DÜZENLİ KONTROL EDİN
Salgının da etkisiyle uzun zamandır birçok kişinin destek olarak kullandığı multivitaminlerin de dikkatli kullanılması gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, şu uyarılarda bulundu: “D ve C vitaminlerinin kandaki seviyesi vücut direncinde son derece önemlidir. D vitamini eksikliği günlük yaşamda kemik erimesini tetiklemekle birlikte yaygın kas ağrıları, yorgunluk yapmasının yanında bağışıklık sisteminin de zayıflamasına yol açar. D vitamini eksikliğinin düzenli takip edilmesi ve tamamlanması bu nedenlerle önemlidir. C vitamini de vücudun zararlı toksinlerin uzaklaştırılması ve antioksidan olarak da çok önemli rol oynayan glutatyon enziminin seviyesini artıran en önemli vitamindir. Bu sayede vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir ve dayanıklılığını artırır.”
KUŞBURNU VE HAVUÇ BAĞIŞIKLIĞI ARTIRIYOR
‘Flavinoid’ adı verilen gruptaki desteklerin de kılcal damar duvarını besleyerek kanama ve pıhtılaşma bozukluklarının tedavisinde etki göstereceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, “Doğada kuşburnu, havuç, erik gibi gıdalarda bulunan bu turunç flavinoidleri ile desteklenmiş ürünlerin sayısının artması ve bu flavinoidlerin C vitamini ile kombine kullanılmaya başlanması bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi konusunda etkiyi artırmıştır. Yine karamürver, çinko gibi destekler de hem C hem de D vitaminlerinin bağışıklık sistemi üzerindeki etkinliğini artırmaktadır. D vitamini, C vitamini, çinko gibi ürünler tek başına kullanılabileceği gibi kombine olarak da kullanılabilir. Bu kombinasyonlar aynı zamanda multivitamin şeklinde de gerek çocuklarda gerekse de erişkinlerde kullanılabilmektedir” dedi.
ERİŞKİNLERDE KOENZİM Q-10, ÇOCUKLARDA OMEGA-3
Erişkinlerde koenzim Q-10, çocuklarda ise Omega-3 ile zenginleştirilmiş beslenme desteklerinin bağışıklığın güçlendirilmesinin yanı sıra birçok viral ve bakteriyel hastalığa karşı da vücudun savunma bariyeri oluşturmasını kolaylaştıracağını sözlerine ekleyen Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Ural, “Bu tip gıda desteklerinin kullanım sürelerini ve uygun dozlarının mutlaka hastayı takip eden doktor tarafından düzenlenmesi gerekir. Unutmayalım ki, hastalığa yakalanmamak, hasta olup tedavi olmaktan çok daha önemli, ucuz ve etkili bir yoldur” ifadelerini kullandı.