Kilo uyku apnesi riskini de artırıyor!
Uzmanlar, uyku apnesinin vücut kitle indeksi 29’un üstünde olan, yani fazla kilolu kişileri 10 kat fazla etkilediğini söylüyor.
Geceleri horlama, boğulma hissi ve terleme gibi belirtiler gösteren uyku apnesi riskinin, fazla kiloyla birlikte artırdığını belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Kemal Barkut, uyku apnesinin vücut kitle indeksi 29’un üstünde olan, yani fazla kilolu kişileri 10 kat fazla etkilediğini söyledi.
Uykunun sağlıklı vücut fonksiyonları için yaşamsal önem taşıdığını belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Kemal Barkut, vücudun uyku sırasında ruhsal ve fiziksel açıdan dinlendiğini ve yenilendiğini belirtti.
Geceleri horlama, uykuda boğulma hissi, gece terlemesi ve uykuda görülen kötü rüyanın nedeninin uyku apnesi olabileceğini söyleyen Barkut, uyku apnesi hastalarında, üst solunum yolunda tam veya kısmi tıkanıklıkların meydana geldiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Sıklıkla kan oksijeninde düşme ve uyanmalar görülmektedir. Burun, çene yapısı bozuklukları, dil ve geniz eti büyümeleri, boyun kalınlığı artışı, menopoz, endokrin bozukluklar (özellikle tiroid bezi bozuklukları) da risk faktörlerine eklenebilir. Sigara, alkol ve uyku için ilaç kullananlarda uykuda üst hava yolu tıkanıklığı fazlalaşmaktadır. Ayrıca vücut kitle indeksi 29’un üstünde olanlarda (fazla kilolu) risk, 10 kat artar.” diyerek uyku apnesinde risk faktörlerinin önemine vurgu yaptı.
"ÇOCUKLAR VE GEBELER DE RİSK GRUBUNDA"
Uyku apnesinde en önemli risk gruplarının çocuklar, gebeler ve menopoz sonrası kadınlar olduğuna dikkat çeken Uzman, "Çocuklarda uyku apnesi en sık okul öncesi çağda gözlenir. Buna ek olarak, çene ve yüz deformiteleri olan çocuklar, kas hastalığı olan çocuklar ve obez çocuklar da risk grubu içerisindedir. Bu çocuklar tedavi edilmez ise zeka ve büyümede gerileme, dikkatsizlik, okul performansı bozukluğu, baş ağrısı, iştahsızlık görülür. Uyku apnesi olan gebelerde ise bebeğin kalp hızının düzensizleştiğini ve gebeliğe bağlı şeker gelişebilir ve bu hastalarda düşük doğum ağırlığı riski bulunmaktadır. Menopoz dönemindeki kadınlarda da östrojen ve progesteron düzeyinin azalması nedeniyle solunum bozuklukları görülebilmektedir" diye konuştu.
BAŞ AĞRISI VE AĞIZ KURULUĞUNA DİKKAT
Barkut, uyku apnesi olan kişilerde görülen belirtileri şöyle sıraladı:
"Bu kişilerde; sabahları baş ağrısı ve ağız kuruluğu, dinlenmemiş olarak uyanma, gün içerisinde sürekli uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, duygu durum değişikliği ve libido azalmasına sıkça rastlanır. Geceleri yanındaki kişiler hastanın apnesine tanık olur. Hastada horlama hali oluşur. Uykuda boğuluyormuş gibi hisseder, kötü rüyalar görür ve gece terlemeleri oluşur. Uyku apnesi olan insanlarda reflü görülme sıklığı yüksektir."
TEDAVİDE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM ÖNEMLİ
Uyku apnesinde tanı ve tedaviye multidisipliner yaklaşıldığını ifade eden Dr. Barkut, "Tedavide nöroloji, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz, psikiyatri ve diş hekimliği ortak yol izlemelidir. Hastaların öncelikle kilo vermeleri ve yan pozisyonda yatması önerilmekle beraber ağız içi aparatlar da destek olarak verilebilir. İleri derecedeki uyku apnesi tedavisinde ise tercihimiz ağız ve geniz düzeltici ameliyatlardır” dedi.
KALP-DAMAR İLE BEYİNSEL VE PSİKOLOJİK HASTALIKLARA NEDEN OLUYOR
Uzm. Dr. Barkut, uyku apnesinin tedavi edilmediğinde hangi rahatsızlıklara sebebiyet verebileceğini şu sözlerle anlattı:
"Kalp hızında değişiklikler, damarlarda ateroskleroz ve miyokard enfarktüsüne sebep olabilir. Hastalarda solunum çabası ve karın içi basınç artışından dolayı reflü gelişir. Reflü, geceleri göğüste yanmaya ve ağızda acı bir tada neden olur. Hasta tedavi edilmezse; düşünce sürecinde bozulma, reaksiyon zamanlarında uzama ve konsantrasyon bozukluğu meydana gelmektedir. Tedavi edilmeyen uyku apnesi hastalarında; trafik kazalarında yüzde 2 ila 13, iş kazalarında ise erkeklerde yüzde 200, kadınlarda yüzde 600 oranında artış görülmüştür." (DHA)