“Huzursuz bacak sendromu en çok kadınları vuruyor”
Uzm. Dr. Burçak Ekinci Evci, “Bacaklarda hareket ettirme dürtüsü, yanma ve karıncalanma şeklinde ortaya çıkan huzursuz bacak sendromu kadınlarda erkeklere göre iki kat fazla görülüyor. Çoğunlukla 20 yaş altında başlayan hastalıkta erken tanı ve tedavi yaşam kalitesini artırıyor” dedi. Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Burçak Ekinci Evci, dünya genelinde nüfusun yüzde 1-15 arasında görülen Huzursuz Bacaklar Sendromu (HBS), hakkında bilgi verdi.
HBS'yi bacakları hareket ettirme dürtüsü veya ihtiyacıyla ortaya çıkan, kronik, ilerleyici bir hareket bozukluğu olarak tanımlayan Uzm. Dr. Burçak Ekinci Evci, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi.
“Hastalar çoğunlukla bacaklarda engel olamadıkları hareket ettirme isteği, acı, yanma ve karıncalanmadan şikayetçidir. Rahatsızlık istirahat sırasında ortaya çıkar, geceleri şiddetlenir ve genellikle uykudan uyandıran niteliktedir. Bu nedenle de kronik uyku bozukluğu ve duygusal strese yol açar. Doğru tanı konulduğunda, semptomların giderilmesi ile efektif olarak tedavi edilebilir, hatta bazı ikincil olgularda kür sağlanabilir.”
“Gençlikte başlıyor yıllar içinde ilerliyor”
HBS semptomlarıyla doktora başvuran hastaların çoğunun orta ve ileri yaşta olduğunu belirten Evci, “Ancak olguların yüzde 35 ila 45'inde şikayetler 20 yaş öncesinde başlar. Çocukluk ve ergenlik döneminde ise görülme sıklığı yüzde 2 civarındadır. Semptomlar, erken dönemde hafif seyrederken yaşla birlikte şiddetlenir. 50-60 yaşlarında tedavi ihtiyacı ortaya çıkar. 70 yaş üstünde görülme sıklığı yüzde 8,7-19 olarak bildirilmiştir. HBS'nin nedeni tam bilinmese de kadınlarda yaklaşık 2 kat daha sık görüldüğü bildirilmiştir” dedi.
Peki siz hangi evredesiniz ?
Hastalığın üç türü bulunduğunu söyleyen Uzm. Dr. Burçak Ekinci Evci, kategorileri şöyle özetledi: “Aralıklı HBS, başlangıçta tedaviyi gerektirecek kadar rahatsız edici değildir ilaçla tedaviye ihtiyaç duyulacak sıklıkta görülmez. Bu kategoride, semptomlar genellikle seyahat gibi belirli aktivitelerle ortaya çıkar ve çoğunlukla öngörülür. İkinci tür olan günlük HBS'de ise hastalık ilaç tedavisini gerektirecek şiddet ve sıklıktadır. Hekim analizi sonrası tedaviye geçilir. Üçüncü tür olan dirençli HBS ise günlük olarak dopamin agonisti kullanılan ve şu üç durumdan birini yaşayan hastalarda görülür. Bunlar: uygun dozlara rağmen tedavi başında yetersiz yanıt verenler, dozun arttırılmasına rağmen zaman içinde yeterli yanıt gelişmeyenler ve doz arttırılmasına rağmen kontrol edilemeyen augmentasyon sorunu yaşayanlar hastalardır.”
“Hareketsizlik de bir faktör”
Semptomların genellikle tek bacakta rahatsızlık hissiyle başladığını söyleyen Evci, “Hastalığın şiddetli seyrettiği olgularda her iki bacak veya kalça, gövde, kollar hatta yüz gibi bedenin diğer bölümlerinde de rahatsızlık hissedilebilir. Bacaklardaki rahatsızlık hissi istirahatle birlikte başlar. Bu rahatsızlık, başlangıçta belirgin değilken, istirahat süresinin uzamasıyla artar. Semptomlar otururken veya yatarken ortaya çıkabilir. Şikayetlerin ortaya çıkması veya hafiflemesi için özel bir vücut pozisyonu yoktur. Sadece fiziksel istirahat değil, hareketsizlik de rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden olur” diye konuştu.
“Sigara, alkol ve kafeinden uzak durun”
HBS hastalarına rahatsızlığın şiddeti ve seyrini değiştirecek önerilerde bulunan Evci sözlerini şöyle tamamladı: “Uyumadan önce germe egzersizleri gibi hafif-orta dereceli fiziksel aktivite, sıcak banyo işe yarayabilir. İstirahat sırasında bulmaca gibi mental aktiviteyi arttırıcı uğraşlar önerilir. Ayrıca yatak odasının serin olması, rahat pijama giyilmesi, aynı saatte uyuyup aynı saate uyanma, gündüz uyumama şeklinde düzenli bir uyku düzeninin oluşturulması önemlidir. HBS'si olan hastaların, semptomları şiddetlendirdiği bilinen kafein, nikotin, alkol, ve antidepresanlardan kaçınmaları gerekir. HBS tedavisinin ana amaçlarından biri yeterli uykuyu sağlamaktır. Uyku bozukluğunun düzeltilmesiyle, bu hastalarda sık görülen yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, uyku hali ve hatta depresyon gibi sorunlar da çözümlenebilir.”