'Yaptığım her şeyi çok sevdiğim için yapıyorum'
Gamze Saraçoğlu kendi adını taşıyan markasının onuncu yılını, ilk kez tasarladığı haute couture koleksiyonuyla kutluyor. Saraçoğlu’nun üniversiteden mezun genç bir tasarımcı adayından, ayakları maddi manevi yere basan çok yönlü bir iş kadınına nasıl evrildiğini hikayesi Vogue Türkiye’de
Gamze Saraçoğlu, bundan tam on yıl önce, kendi adını taşıyan moda markasını kurduğunda yalnızca 24 yaşındaydı. Pek çok insanın, hayatta ne yapmak istediğini bile keşfedemediği bir yaşta, o sorumluluk alıp uzun bir yola çıktı. Bugün, on yılı devirmiş ve kendini ispat etmiş bir markanın sahibi, beş yıldır İstanbul Moda haftalarında koleksiyon gösteren bir tasarımcı, büyük tekstil ve aksesuar firmalarının aranan danışmanı, üniversitede ders veren bir eğitimci... Bu başarı nasıl geldi?
“Ben bilirim” demedi
İçinde yaratıcılık, hayal gücü, ilham gibi uçucu kavramların bolca geçtiği bir başarı hikayesi değil onunki. Çok acayip tesadüfler, mucizeler de yok. Meslektaşı Mehtap Elaidi’nin sözlerinde bulabiliriz belki: “Tasarım gücünün yanına işine saygıyı koyan bir insandır Gamze. Yaptığı işe çok değer verir. Belki bu işe genç yaşında başladığı için, ‘ben bilirim’ havasına hiç girmedi, hep öğrenmeye devam etti. Çok pozitiftir Gamze...” Elaidi’ye katılmamak mümkün değil. Gamze’yle biraz vakit geçirip sohbet eden bir kişi, o klişe deyimle söylersek “başarı ve mutluluk hemen yanı başımızda”ymış da, bizim ona ulaşmak için yapmamız gereken tek şey, dışarıdan gelen gürültüye kulaklarımızı tıkayıp iç sesimizi dinlemekmiş gibi hissediyor. Gamze de on yıllık kariyer serüveninde hep bunu yapmış aslında. Güçlü sezgileri kulağını neye tıkayıp neye açacağını ona hep söylemiş. Kariyer olarak modayı seçerken de o sesi dinlemiş. “Biraz o günün furyasına kapıldığımdan, biraz da tek çocuk olarak babamın işini sürdürebilmek için işletme okudum. Hatta üstüne bir de işletme master’ına başladım. Ama işletme size meslek kazandıran bir bölüm değil. Okul biterken ne yapacağıma karar vermem gerekiyordu. Bugünkü gibi popüler değildi moda tasarımı ama uzun uzun düşündükten sonra bu işi yapmak istediğimi anladım. Bunu da New York’ta Parsons’da okumalıydım.”
Cevapları erken buldu
Tıpkı haute couture’de ulaşmaya çalıştığı sadelik gibi, hayattaki duruşu da sadelikten, netlikten yana. Gamze hem kendini net buluyor, hem de hayatında yer açtığı insanlar net olsun istiyor. Karamsar düşüncelerle, saplanıp kalınan sorunlarla zaman kaybetmek de ona göre değil: “Hayatı nasıl gelirse öyle yaşayan biri değilim, çalışırım uğraşırım ama mutsuz olduğum yerde de durmam. Bugün yaptığım her şeyi çok sevdiğim için yapıyorum. Yarın başka bir şey beni mutlu ederse ona geçerim. Hayatımı mutlu ve huzurlu olmak üzerine kurdum. En yakın arkadaşım olan kocamla da, iş yaptığım insanlarla da bu anlayışla sürdürüyorum ilişkilerimi. Mutluluk nedir, hayat nedir, sorunlarla nasıl başa çıkılır... Galiba bu sorulara çok genç yaşta kendimce cevaplar buldum.”
Çalışıp uğraşırım
Hayatı nasıl gelirse öyle yaşayan biri değilim, çalışırım uğraşırım ama mutsuz olduğum yerde de durmam
Couture’le de sade olunabilinir...
Tasarımcı markasının onuncu yılını, baştan beri birlikte yürüdüğü bu ekiple hazırladığı ilk haute couture koleksiyonuyla bu ay kutluyor. Hayal ettiği gibi bir iş çıkarabilmek için son altı aydır diğer işleri askıya almış, atölyedeki hummalı çalışmaya liderlik ediyor. Neden bu kadar bekledin sorusunu, içtenlikle “zaten daha önce yapamazmışım” diye cevaplıyor...
“Mesela, normalde fazla işleme yapmadığı halde, işlemeli bir elbiseyle bile natürel görünen kadının peşine düşmüş. Sadelik yalnızca bu koleksiyonda değil yaptığı her işte mutlaka uğramak istediği duraklardan: “İşimle ilgili en büyük korkularımdan biri, giydirdiğim kadınların çok abartılı saç ve makyaj yaparak estetikten uzaklaşmaları. Maalesef oluyor, insan özel günlerde farklı olmak için ipin ucunu kaçırabiliyor. Ben de couture’le bile sade olunabileceğini ve bu yalınlığın aslında ne kadar şık durduğunu söylüyorum hep.”