Şehir sanat ile çevrili!

ARTER

Arter, 14 Ekim-15 Ocak tarihleri arasında, farklı sergi katlarında, Nil Yalter ve Bilge Friedlaender’ın eşzamanlı kişisel sergilerine ev sahipliği yapıyor. Nil Yalter’in, Türkiye’de bugüne kadar gerçekleşen en kapsamlı sergisi olan “Kayıt Dışı” isimli serginin küratörlüğünü Eda Berkmen yapıyor. İsmini Yalter’in eserlerinde geniş bir şekilde yer verdiği kayıt dışı kalmış kişi, duygu ve bilgilerden alan sergi, bireyin toplumsal normlar ve kontrol mekanizmaları karşısında geliştirdiği var olma stratejilerini araştırıyor. Yalter’in resim, fotoğraf, yazı, kolaj, performans, video gibi farklı mecraları bir araya getiren yerleştirmelerinin birçoğu Türkiye’de ilk kez sergileniyor.

Bilge Friedlaender’ın “Sözcükler, Sayılar, Çizgiler” isimli kişisel sergisi sanatçının 1980 yılından bu yana sergilenmemiş ve Türkiye’de izleyicilerle hiç buluşmamış eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, üretimini zaman/mekan algısı, boyutlar arası geçiş, görecelik gibi konular üzerine yoğunlaştırmış olan ve 2000 yılında aramızdan ayrılan Friedlaender’ın vefatından sonra gerçekleşen ilk kişisel sergisi olma özelliğini taşıyor. Küratörlüğünü Mira Friedlaender ile Işın Önol’un birlikte yaptıkları sergi, Friedlaender’ın 1970-1983 yılları arasında basit malzemelerle mütevazı bir görsel dili hedeflediği eserlerini bir araya getiriyor.

İstanbul Modern

Hala görmediyseniz ya da kaçırdığınıza üzülüyorsanız eğer İstanbul Modern’in düzenlediği İnci Eviner Retrospektifi, 27 Kasım’a kadar uzatıldı. İstanbul Modern, sanatçının 1980’li yıllardan günümüze uzanan yaratım sürecini bir araya getiriyor. Sergi, Eviner’in desenden resme, videodan yerleştirmeye, fotoğraftan heykele uzanan zengin ifade arayışının gelişim ve dönüşümünü görünür kılıyor. Eviner’in sanatsal birikimini kronolojik bir akış yerine, geçmiş ile şimdiyi birbiri içerisine konumlandıran ve sergi mekânını da sergilemenin içerisine dahil eden, farklı bir kurgu ile izleyiciye sunuyor. Türkiye çağdaş sanatının güncel dönüşümünde etkin rol üstlenen öncü sanatçı; toplumsal, politik ve sosyo-kültürel koşullar içerisinde kadın, toplumsal cinsiyet ve kimlik politikalarına dair farklı haller üzerine kendine özgü bir ifade alanı aralıyor. Sanatçı, kadın olma halini tek bir imgeye sığmayan, sınırsız bir hayal gücünün alanı olarak tanımlıyor.

Perili Köşk İstanbul

Borusan’ın çağdaş sanat müzesi Perili Köşk, bugün üç sergiye birden ev sahipliği yapacak ve sergiler 19 Şubat’a kadar görülebilecek. “Yazıt” sergisi, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na katılan yeni eserleri, İlhan Berk’in şiirleriyle birlikte ele alarak farklı bir yorum getirmeyi hedefliyor. Berk’in “Yazıt” adlı şiirlerinden ve onun bizzat resim yapıyor olmasından kaynaklanan özellikler, serginin çıkış noktasını oluşturuyor. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndaki video, fotoğraf, ışık heykeli, yerleştirme gibi çalışmaların İlhan Berk’in şiirleriyle birlikte ele alınacağı sergileme de, Berk’in on adet deseni ve el yazıları da yer alacak.

Hava nosyonunu şiirsel ve partik açılardan ele alan Marina Zurkow ve Paul Paradiso: Uçuş (IST, JFK, LAX, LHR) sergisi hava sahasındaki trafiğin gerçek zamanlı bir görüntüsünü veren veri tabanlı bir uygulama ile izleyicisinin karşısına çıkaracak.

‘Edward Burtynsky: Aqua Shock-Su Projesinden Bir Seçki’ ise Burtynsky’nin bugüne kadar gerçekleştirdiği en iddialı işleri bir araya getiren sergisi, ofis müze yapısıyla alanında bir öncü olan Borusan Contemporary’de. Sergi insanlığın dünyanın en vazgeçilmez doğal kaynağı olan su ile giderek daha problemli hale gelen ilişkisini ele alıyor.

Dirimart Dolapdere

Dirimart, New York’ta yaşayan Amerikalı sanatçı Sarah Morris’in Hellion Equilibrium başlıklı sergisine ev sahipliği yapacak. 1 Kasım-4 Aralık’a kadar sürecek olan sergide sanatçı, yeni resim ve desenlerinin yanı sıra önemli bir film çalışmasını da sergileyecek. Sarah Morris, filmlerinde ve resimlerinde Pekin ve Rio gibi megakentlerin kültürel, ekonomik ve toplumsal tipolojilerini keşfe çıkıyor. Morris’in özgün renk seçimleriyle bilinen resimleri, onlara verdiği başlıklardan da anlaşılacağı üzere, hem sanal bir mimari alanı hem de belirli bir anlayış biçimi oluşturuyor. Serginin başlığı ve eserler, sanatçının Abu Dhabi’de gördüğü Panama bandıralı bir geminin izinden gidiyor.