Ekranların başarılı ve güzel yüzü
.
Televizyonun tanınmış yüzü, A&D Art and Design Tasarım Atölyesi ve Mobilya Showroom kurucusu, cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Ahu Orakçıoğlu MAG Dergisi’ne konuştu.
Ahu Orakçıoğlu kimdir, kendinizden bahseder misiniz?
Üniversite öğrenimimi tamamladıktan sonra 1998 yılında TRT’nin açtığı yetenek sınavlarını kazandım ve spiker olarak kurumda on yıl çalıştım. Yirmi ana haberden eurovizyon yayınlarına, muhabirlikten programcılığa ve radyoculuğa kadar her tür yayını yaptım. İstanbul’a yerleştikten sonra NTV’den Habertürk’e pek çok kanaldan teklif aldım. 2008 de kurumdan istifa edip özel sektöre geçtim.
Kızım Sare’nin doğumu ile TV kariyerimi şimdilik noktaladım. Bir yıl önce de A&D Art ‘n Design adı altında faaliyet gösteren iç mimarlık ve dekorasyon şirketini kurdum.
Canlı yayının ve özellikle de haber sunmanın zorlukları nelerdir?
Hazırlıklı olduğunuz sürece hiç zorluğu yoktur. Yeter ki dersinize iyi çalışın. Tabii olağan bir yayın akışı içinde yanınıza İran hükümet yetkililerini sürpriz konuklar olarak oturtup hadi bir saat röportaj yap bunlarla dedikleri zaman başınızdan aşağı kaynar sular dökülebilir. Her dosyaya hakim olamayabilirsiniz. Buralarda ağzınızın iyi laf yapması önemlidir. TRT’ye ilk girdiğimizde bizden bir kurşun kalem üzerinde on beş dakika susmadan doğaçlama konuşma yapmamız istenirdi. Ne saçma iş bu dediğin her eğitimin bana neler kattığını yıllar içinde anladım.
'Eşimle eski Galata Köprüsü’ndeki canlı yayında tanıştık'
Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Ben haberciliği bıraktıktan sonra daha rahat, casual giyimi tercih ediyorum. Jean hala vazgeçilmezim. Gömlek düşkünüyümdür. Helmut Lang ceketler, asimetrik kesim elbiseler hoşuma gider. Kate Moss’un o özgür İngiliz tarzını beğenirim.
Eşinizle nasıl tanıştınız?
Eski Galata köprüsünde tanıştık. Malum edebiyatta köprülerin aşıkların hayatında yeri vardır. Birleştirir, buluşturur. Tasarım Haftası organizasyonunda yayın yapacaktım. O dönem İTKİB başkanı olan Süleyman Bey’i konuk olarak almaya karar verdim. Yanına gittim ve kendimi tanıttım. Kendisini yayına almak istediğimi söyledim. Reddetmedi ama biraz ters cevap verdi. Her iklim koşulunda; siyasi, politik yayın yapan yılların TRT spikeri ben ilk defa birinin gözlerinin içine bakamadım. Süleyman’nın gözleri bir girdap gibiydi adeta. İçine düşüp boğulmaktan korktum. Çok mu şairane? Gerçekten hissettiğim buydu.
Gelecek ile ilgili planlanlarınız arasında haber spikerliğine tekrar dönmek var mı?
Tabii odak noktam, ailem ve yatırım yaptığım işi büyütmek. Ama dediğim gibi TV kariyerimi de yok saymak istemem. Hiç belli olmaz. Aklıma yatan bir projeyle bir anda ekranlara dönebilirim.