Genetik geçiş gösteren ve kronik seyreden alerjik hastalıkların teşhisinde, ailelere büyük görev düşüyor çünkü erken teşhis yaşam kalitesini yükseltiyor
ABONE OL
Vatan Haber
Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği (ÇAAAD) Başkanı/Çocuk İmmunolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nermin Güler, özellikle son yıllarda alerji vakalarının arttığına dikkat çekti. Güler, sık görülen alerji hastalıklarını anlattı ve ailelere tavsiyelerde bulundu:
“Alerji, çevremizde bulunan ve alerjen adlı çeşitli maddelere karşı bazı kişilerin gösterdiği aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Alerjen maddeler, sağlıklı kişilerde herhangi bir ters reaksiyona neden olmaz, sadece ‘alerjiye eğilimli’ denen atopik bünyeli kişilerde değişik hastalıkların ortaya çıkmasını tetikler. Çevremizde temas ettiğimiz alerjenler, ağız, deri ya da solunum yoluyla vücuda girer. En önemlileri, ev tozu akarları, polenler, hayvan tüyleri, küfler, çeşitli besinler ve böcek ısırıklarıdır.
Alerjik hastalıklar, genelde kronik seyirlidir ve genetik eğilim söz konusudur. Sıklıkları hem dünyada hem de ülkemizde son yıllarda hızla artmaktadır. Atopik dermatit, ödem, astım, alerjik rinosinüzit, anafilaksi ve sindirim sistemi alerjileri ön plandadır. Bu hastalıkların klinik bulguları kişiden kişiye değişir, hafif ya da ağır olabilir ve çevre şartlarıyla etkilenebilir.
Atopik dermatit, özellikle hayatın ilk birkaç yılında ortaya çıkan, kaşıntılı deri döküntüleriyle seyreden bir sorundur. Yanaklar, dirsek içleri, diz arkaları ve vücudun her bölgesi, hastalığın ağırlığına bağlı olarak tutulabilir. Egzema olarak da bilinir. Bu hastaların deri bariyeri bozuktur ve alerjenlerle uyarılır. Çevrenin ısısı ve nemi, ayrıca psikolojik faktörlerle şikayetler artar.
Ürtiker, deride görülen, etrafı küçük pembe, ortası basmakla solan döküntülerdir. Bazen gözler, dudaklar ve kulaklar gibi vücudun bağ dokusunun gevşek olduğu yerlerde şişliklere yol açar.
Solunum yolu alerjilerinin başında astım gelir. Öksürük, hırıltı, balgam ve nefes darlığı en önemli bulgularıdır.
Alerjik rinosinüzit, daha çok üst solunum yolu hastalığı olup, yüzde 70 oranında astıma eşlik eder. Hapşırık, burun tıkanıklığı ve kaşıntısı, aşırı burun akıntısı şikayetleri arasında bulunur.
Besin alerjileri, farklı bulgularla karşımıza gelebilir. Deride en sık ürtikeranjio ödem ve atopik dermatit tabloları karşımıza çıkar.
Ayrıca kusma, ishal, kabızlık ve büyümede gecikme gibi şikayetler de görülebilir. Çok değişik bulgularla karşımıza gelebilen alerjik hastalıklar ne kadar erken teşhis edilirse, tedavi başarısı o kadar yüksektir. Bu nedenle aileler, çocuklarının doğduğu günden itibaren dikkatli davranmalı, gözlem yaparak alerjik hastalıkların erken tanınmasına katkıda bulunmalı. Saptanan belirtilerle ilgili uzman görüşü alınmalı ve gereken testler yapılarak çocuklar takip edilmeli.”
Çocukluk çağında ortaya çıkar
Atopik dermatit, kronik kaşıntılı egzamayla karakterize bir hastalıktır. Çoğunlukla çocukluk çağında ortaya çıksa da, erişkinleri de etkiler. Tüm dünyada çocuklarda görülme oranı, yüzde 5-20 arasındadır. Gelişmiş, endüstriyel toplumlarda daha sık rastlanır. Genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde, çevresel faktörlerin tetiklemesiyle ortaya çıkan bir sorundur. Derinin koruyucu bariyer tabakasının yetersiz olması, doğal immüne yanıtta eksiklik, kazanılmış immün yanıtın alerji lehine baskınlığı, derinin mikrobiyal florasındaki değişikler hastalığın ortaya çıkmasında, değişen derecede etkili faktörlerdir.
Kuru deri ve şiddetli kaşıntı, en önemli iki belirtisidir. Diğer şikayetler, hastanın yaşı ve rahatsızlığın aktivitesine göre değişiklik gösterir. Yeni başlamış erken lezyonlar, kızarık ve sulantılı olurken, geç lezyonlar kuru, morumsu, yüzeyde kalınlaşma ve fissür adı verilen ince deri çatlamalarıyla karakterizedir.
Erken çocukluk dönemi
Yeni doğanlarda (0-2 yaş): Tipik olarak kaşıntılı, kızarık, kepekli, kabuklu lezyonlar; yanaklar, kol ve bacakların dış yüzleriyle saçlı deride görülür. Genellikle bez bölgesinde ortaya çıkmaz. Erken başlangıç döneminde su dolu kabarcıklar olabilir. Şiddetli olgularda sulu akıntı ve kabuklar vardır.
Çocukluk dönemi (2-16 yaş): Özellikle dirsek önü ve diz arkalarıyla boyunda olmak üzere, daha az sulu, hafif kalınlaşmış, morumsu egzama lezyonları kıvrım bölgelerini etkiler.
Erişkinlerde: Daha sınırlı ve morumsu kalınlaşmış lezyonlar bulunur. Atopik dermatit, yetişkinlerde çok kıvrımlı deri bölgelerde, sıklıkla yüz, boyun ve eller görülür.
Doğru ürünü kullanmak önemli
Yoğun ve şiddetli cilt kuruluğu, sık görülen bir deri sorunudur. Son 30 yılda atopik dermatit vakalarında üç kat artış gözlemlenmekle beraber, kuru ciltli bebek sayısının yüzde 60 oranında artığını söylemek mümkün. Geçen sene IMS ile gerçekleştirdiğimiz bir araştırmaya göre, atopik dermatit rahatsızlığı dermatoloji alanında yüzde 17, pediatrideyse yüzde 68 oranında görülüyor. Bu verilerden yola çıkarak, yoğun cilt kuruluğu problemi hakkında farkındalık oluşturmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla Atopi Okulu projesine destek verdik. Cildin kendisinden ilham alarak ürünler geliştiren bir marka olarak bu sosyal sorumluluk projesi bizim için değerli. Yoğun cilt kuruluğu, başka alerjik rahatsızlıkların belirtilerinden biridir ve doğru ürün kullanımıyla cildin koruyucu bariyerindeki tahriş önlenebilir. Özellikle bebeklikten itibaren parfüm ve paraben içermeyen, nazik bir temizleyici jelle yoğun nemlendirici bakım kremi süreçte önemli rol oynar.
Son yıllarda artış gözlemledik Atopi Okulu projesi nedir?
Atopi Okulu, atopi ve halk arasında egzama adıyla bilinen atopik dermatit rahatsızlığı hakkında toplumu bilinçlendirmek amacıyla hayata geçirilmiş bir sosyal sorumluluk projesidir. Atopik dermatit cilt kuruluğu, kaşıntı, pullanma ve kızarıklık gibi belirtilerle görülen, kronik bir rahatsızlıktır. Genellikle küçük yaşta ortaya çıkar ve kişinin hayatını olumsuz yönde etkiler. Atopik dermatit sıklığı yüksek olmasına karşın, toplumda doğru bilinen yanlışlar nedeniyle teşhis ve tedavi aşamasında yaşanan sıkıntılar var. Atopi Okulu, son yıllarda vaka sayısında gözlemlenen artışı da göz önüne alarak, toplumun doğru bilgilere ulaşmasını, böylece tedavinin başarısını ve kişinin yaşam kalitesini artırmayı hedefler.
Hasta ve yakınlarına nasıl katkıda bulunuyorsunuz?
Atopi Okulu sayesinde hastalar, atopik dermatitin belirtileri ve tedavisi hakkında uzman görüşlerine, tecrübeli ailelerin hikayelerine kolaylıkla ulaşıp, bu sorunla yaşamaya dair bilgiler edinebilir. Hastanın belirtileri zamanında fark ederek, uzmana başvurması ve yaşam biçiminde doğru düzenlemeler yapması tedavinin başarısını da artıracaktır.
Proje kapsamında neler yapıyorsunuz?
Atopik dermatit, bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gereken bir rahatsızlıktır. Bu nedenle alerji ve dermatoloji uzmanı doktorlarımızı bir araya getirmeyi hedefledik. Hastalar, uzman doktorlarımızın makalelerine internet sitemiz üzerinden ulaşabilir ve varsa sorularını yönlendirebilir. Yine doktorlarımızla Türkiye’nin çeşitli illerinde ücretsiz seminerler ve video çekimleri gerçekleştirerek, hastalara doğru bilgileri ulaştırmayı amaçlıyoruz. Atopik dermatit teşhisi almış ailelerle yaptığımız röportajlarsa, bu sorunla yaşamaya dair faydalı bilgiler sunuyor. Yakın zamanda hayata geçireceğimiz Anne Okulu projesinde de ailelere pratik bilgiler vermeyi istiyoruz.
Bu yılın konusu atopik dermatit
Son yıllarda alerjik hastalıkların farkındalığını artırma çalışmaları yapılarak, hastaların mümkün olduğu kadar erken teşhis edilmelerine çalışılmaktadır. Dünya Alerji Örgütü (WAO), 22-28 Nisan tarihlerini Dünya Alerji haftası olarak ilan etmiştir. Bu kapsamda ‘Atopik Dermatit/Egzema: Döküntülü Kaşıntı’ sloganıyla bu yıl atopik dermatit konusu ele alınmaktadır. Hem ailelerin hem de hekimlerin bilinçlendirilmesiyle, atopik dermatit kontrol altına alınıp, hayat kalitesi yükseltilebilir. Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği de eğitim çalışmalarıyla bu faaliyetlere destek vermekte.