Arkadaş listesinde ilk sıradayım!
‘Altınsoylar’ dizisinde genç yaşta dul kalan kırgın gelin Saadet’i canlandıran usta oyuncu Bennu Yıldırımlar, dışarıdan ‘ulaşılmaz’ durmasını oynadığı rollere bağlıyor. “Aslında gülmek, eğlenmek ve gezmek isteyen arkadaşlarımın listesinde daima ilk sıradayımdır” diyor
‘Altınsoylar’ kadrosuna katılmanızda ne etkili oldu?
Senaryoda güzel bir aile komedisi okudum ve hikayenin gelişime açık olduğunu hissettim. Kadro içime sindi, her şeyden öte Türkan Derya ve Murat Aksu ile daha önceki projede çalışmış olmam, sevdiğim, uyum sağladığım yönetmenler olmaları benim için avantajlı bir durumdu.
Saadet, bir kadının başına gelecek en zor şeylerden birini yaşıyor...
Bir kadın için yaşanabilecek en ağır travmaları ardı arkasına yaşıyor. Ölüm elbette hayattaki en büyük travma, ardından yaşadıkları da hazmedilecek cinsten değil. Hayatımızın içinde bu yaşananlarla baş etmeye çalışan birçok kadın var maalesef.
Öyle bir durumla karşılaşsanız ne yapardınız?
Konu ne olursa olsun, yaşamadan yorum yapmak bence çok zor bir durum. Ben sakin mizaçlı bir insanım, ani ve duygusal tepkiler genellikle vermem, düşünmeden hareket etmemeyi tercih ederim. Bazen susmak gerektiğine inanırım bazen de şaşırtan kararlar alabilirim.
Dışarıdan ulaşılmaz gözüküyorsunuz. Öyle misiniz gerçekten?
Tavır olarak soğuk ve ulaşılmaz görünmek adına bir çabam yok. Önce karakterim ardından mesleğim gereği korunaklı bir yapım var ve bir mesafe olması gerektiğine inanırım. Sanırım bu yanlış algı benim oynamış olduğum rollerin yarattığı bir sonuç. Aslında gülmek, eğlenmek ve gezmek isteyen arkadaşlarımın listesinde daima ilk sıradayımdır. Ben hayatı keyifle yaşayabilen, gülmeyi bilen bir insanım, pozitif bir yaşamı tercih ediyorum.
İş dışındaki zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Boş olduğum zamanlarımı kızım Ada, spor hocam ve arkadaşlarımla geçiririm. Ada ile artık anne kız değil arkadaş gibi hayatı paylaşıyoruz. Yıllardır birlikte olduğum bir grubum var onlarla mutlaka program yaparım ve her fırsatta yurt dışına kaçarım. Gezmek, yeni yerler görmek, yeni tatlar keşfetmek bana kendimi iyi hissettirir. Eşim de yoğun çalıştığı için ikimizin kesişebildiği zamanlarda onunla hayatı paylaşmak, derin sohbetler yapmak başka bir keyif.
İLGİ ÇEKECEK ÖZEL HAYATIM YOK
Kendinizi televizyonda izlemeyi seviyor musunuz?
Seviyorum ya da sevmiyorum diye yorumlayamam. Oyuncu kimliğim ile seyrederim ve seyrederken mesleğimin gerekliliği olarak gördüğüm için o duyguda olmam önemlidir. Tüm oyuncu arkadaşlarım gibi ben de kendime dair öz eleştirilerimi yaparım.
Sizi basında da çok fazla görmüyoruz. Bilinçli bir tercih mi bu?
Bir tercih doğrultusunda hareket etmiyorum. Basında olmak adına, olmak istemediğim mekanlarda bulunmak benim elbette tarzım değil. Bu zamana kadar basın mensubu arkadaşlar da sağ olsunlar bana gereken özeni gösterdi. Özel hayatımı yaşarken ilgilerini çekecek bir tarzım yok, işimle anılıyorum. Bir oyuncunun hayatında basın çok önemli, kurulan ilişki çok önemli. Benim için haberin niteliği çok kıymetli.
‘Oyunculuğumda dönüm noktası’ dediğiniz iş hangisiydi?
Dönüm noktası diye adlandırmaktan öte hepsi çok farklı başlangıçlar ve keşiflerdi. 1988’de ilk projem ‘Perili Köşk’ idi, o ilk olduğu için değerli, ardından çok kıymetli ekiplerle yola devam ettim. ‘Süper Baba’, Bennu olarak fark edilmeme sebep oldu, ‘Yaprak Dökümü’nde Fikret çok sevildi. Oyunculuk böyle bir şey; ilk var ama son yok.
Yakın dönemde sizi göreceğimiz yeni bir projeniz var mı?
‘12. Gece’ tiyatro oyunumuz devam ediyor. Onun dışında ‘Ağustos Böceği ve Karıncalar’ Erhan Tuncer’in yönettiği hayatı sorgulatan bir film, seyretmenizi tavsiye ederim. Bildikleriniz dışında rol aldığım sürpriz bir sinema projemiz var.